Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2021/3517 E. 2023/8863 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3517
KARAR NO : 2023/8863
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/330 E., 2015/765 K.
SUÇLAR : Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve dolandırıcılık
SUÇ TARİHLERİ : 14.02.2014 – 17.02.2014 – 18.02.2014
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Samsun Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2015 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
2.Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.12.2015 tarihli kararı ile sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan 3 yıl 9 ay hapis ve 120,00 TL adli para cezası ile ve dolandırıcılık suçundan 1 yıl hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebebi; sübuta, lehe hükümlerin uygulanmadığına ve saire ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Dava konusu olay; bakıma muhtaç olan katılana işlerinde yardımcı olan sanığın, 2014 yılı Şubat ayı içerisinde katılana Trabzon’da olan miras davasından 400.000,00 TL kaldığını bu parayı alabilmek için icraya 15.000,00 TL ödeme yapılması gerektiğini söylediği, katılanında Trabzon da böyle bir davasının olması nedeniyle sanığa inandığı ve 4.600,00 TL parayı verdiği, sanığın aldığı bu parayı Trabzon’daki icra dosyasına gönderdiğine dair katılanı inandırmak için 25.02.2014 tarihinde Samsun … PTT Müdürlüğünden 5,00 TL para vererek açtığı posta çeki hesabına ilişkin posta çeki hesap açma belgesi üzerine açıkça anlaşılacak şekilde daktilo ile yazı kısmına “dörtbinbeşyüzaltmışbeş” ve rakam kısmına “4.565.00TL” ibarelerini yazarak bu belgeyi katılana verdiği bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği, ayrıca sanığın, katılandan banka işlerine yardım ettiği için aldığı Finansbank A.Ş’ye ait 4159 **** **** 0740 numaralı kredi kartından katılanın bilgisi ve rızası dışında 14.02.2014 tarihinde 200,00 TL, 17.02.2014 tarihinde 450,00 TL ve 20,00 TL, 18.02.2014 tarihinde ise 90,00 TL ve 50,00 TL tutarlarında farklı tarihlerde birden fazla kez nakit para çekiminde kullanarak başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunu işlediği iddiasına ilişkindir.

2.Sanık adına 25.02.2014 tarihinde Samsun … PTT Müdürlüğünden 5,00 TL para vererek açtığı posta çeki hesabına ilişkin posta çeki hesap açma belgesi üzerine daktilo ile yazı kısmına “dörtbinbeşyüzaltmışbeş” ve rakam kısmına “4.565.00 TL” ibareleri yazılı olan belge aslını katılan sunmuştur.
3.Katılana ait 4159 **** **** 0740 numaralı kredi kartından 14.02.2014 tarihinde 200,00 TL 17.02.2014 tarihinde 450,00 TL ve 20,00 TL, 18.02.2014 tarihinde ise 90,00 TL ve 50,00 TL tutarlarında toplam 810 TL ATM’den nakit çekim işlemi yapıldığı tespit edilmiştir.
4. Katılan savcılık beyanında; ”Görümcemin oğlu … bana banka ile olan işlemlerinde yardımcı olmaktadır. Samsun Ziraat Bankasından maaşımın alınması ile ilgili banka kartımı ve kredi kartlarımın borçlarının ödenmesi için …’a bu kartlarımı ve kredi kartlarımı veriyordum, o da bana yardımcı oluyordu. Şikayetten yaklaşık 6 ay kadar önce … bana … diye birisini getirdi, beni tanıştırdı. …, …’i bana akrabası olarak tanıştırdı, çok güvenilir birini olduğunu, kendisine güvendiği gibi …’e de güvenebileceğimi söyledi. Bundan sonra bir gün … ile … tekrar benim yanıma evime geldiler. … bana Trabzon’da miras davamızın olduğunu, bu miras davasındaki 400.000 TL’lik hakkımızı alabilmemiz için İcraya 15.000 TL para ödememiz gerektiğini söyledi. Bizim gerçekten de Trabzon’da miras davamız olduğu için ben de inandım ve şüphelenmedim. … bu borcun 4.600 lirasını peşin olarak vermemiz gerektiğini, geri kalan kısmını taksitler halinde 2.000 TL aylık taksit olmak üzere ödeyeceğimizi söyledi ve benden Trabzon’daki icra dosyasına göndermek üzere 4.600 TL para aldı, bu parayı da 4.565 TL gönderdiğine dair bana makbuz verdi, bu makbuzun sahte olduğunu sonradan anladım. …’e kredi borçlarımın ödenmesi için maaş kartlarımı ve kredi kartlarımı vermiştim. Şifreleri de vermiştim. …, Finansbank kredi kartımdan şubat 2014 tarihinde 800,00 TL bilgim dışında para çekmiştir. Bilgim dışında bu kredi kartlarındna harcama yapıldığını, yada para çekildiğini mart 2014 tarihinde telefonuma bankalardan gelen kredi kartı borcumun ödenmediğini bildiren mesajlardan öğrendim. Daha sonra kardeşim … ile akrabamız … birlikte Trabzon’a gittiler, Trabzon’da böyle bir icra takibinin olmadığını öğrendiklerinde dolandırıldığımızı anladık. ” şeklinde kovuşturma aşamasındaki beyanında da; ”… bana Trabzon’da miras davamız olduğunu, bu davadaki 400.000,00 TL’lik alacağımızı alabilmek için 15.000 TL ödememiz gerektiğini söyledi. Böyle bir davamız olduğumuz için güvendim ve şüphelenmedim. Benden Trabzon’daki icra dosyasına göndermek üzere 4.600,00 TL para aldı. Ayrıca 4.565,00 TL gönderdiğine dair bana makbuz yazmış. Makbuzun sahte olduğunu sonradan öğrendim. sanığa kredi kartlarımın borçlarını ödemesi için maaş kartımı ve şifrelerimi vermiştim. İlgim dışımda Finansbank’tan 800 TL para çekmiş. şikayetçiyim, katılma talebim vardır. ” demiştir.
5.Sanık savunmasında; ” Müşteki …’ı tanık A.K vasıtası ile tanıdım, ben müştekiye birkaç sefer yardımcı oldum, iddia edildiği gibi kendisine ait kredi kartlarını ya da banka kartlarının şifrelerini kendisinden öğrenmiş ve bu kartları kullanmış değilim, bir seferinde yanılmıyorsam şubat ayı içerisinde kendisinin talebi ile Finansbanka gittik, müşteki burada 10.000 TL nakit para aldı, buradan birlikte Ziraat bankasına gittik, müşteki banka önündeki ATM’den bir icra dosyasına 9.000 TL para yatırdı, parayı yatırınca müşteki bana bir avukat numarası verdi, numarayı aradım ve parayı yatırdığımızı şahsa söyledim, ayrıca bir tarihte mecidiye çarşısında bulunan Akbanka giderek müştekinin kredi kartını birlikte yatırdık, ben herhangi bir icra dosyası için müştekiden para alıp kendisini dolandırmış değilim, suçlamaları kabul etmiyorum. ” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
6.Sanığa dosya içerisinde yer alan 25.02.2015 tarihli PTT dekontu gösterilip sorulduğunda; ” Gösterilen dekont benim posta çeki hesabı açma dekontudur, ancak bu dekontu müştekiye ben vermedim, dekont üzerindeki imzalar bana aittir ancak üzerindeki düzeltmeler benim tarafımdan yapılmamıştır, müşteki bu dekontu nasıl aldı, bilmiyorum. ” demiştir.
7.Tanık F.K ifadesinde: ”Müşteki … ablam olur. Ablam beni telefonla aradı ve kendisine bir kağıt geldiğine ve yine 400.000 TL miras kaldığını söyledi. Ben kendisine böyle bir miras olayımızın olamayacağını, birine sormasını söyledim. Daha sonra ablam gelen kağıdı sanık …’a göstermiş. …’te çalıştığı şirketin avukatına soracağını beyan ederek kağıdı elinden almış. Üç gün kadar sonra da sanık ablama bahse konu mirasın kaldığını ancak 15.000,00 TL’lik icra borcunun olduğunu, bu borcu ödemesi durumunda mirasa hak kazanacağını söyleyerek ablamdan 4.600,00 TL para almış. Kalanını da ayda 2.000,00 TL ödersin diyerek taksitlendirdiğini söylemiş. Daha sonra da havale yaptığını söyleyip dekontu ablama vermiş. Yine ablamın maaş hesabından ve kredi kartından bilgisi dışında paralar çekmiş. Ben bu durumu öğrenince Trabzon’a kadar giderek İcra Mahkemeleri’ne baktırdım ve herhangi bir borcumuzun olmadığını öğrendim. Bu olaylardan dolayı sanık …’in annesinin 1.000,00 TL’yi …’a verdiğini, …’un da bu 1.000,00 TL’yi katılan …’nın Finansbank hesabına yatırdığını öğrendim. ” şeklinde beyan etmiştir.
8.Tanık A.K beyanında: ” Sanık … amcamın torunu olur. Katılan …’da uzaktan akrabam olur. Bir vesile ile bunların tanışmasına sebebiyet verdim. Katılan fiziksel rahatsızlığı nedeni ile işlerini göremiyordu. Ben kendisine yardımcı oluyordum. Sanık ise o tarihte işsizdi. Katılanla tanıştıktan sonra onun bir takım işlerine yapma teklifinde bulundu. Ben aslında öncesinde katılana sanık …’e güvenmeme konusunda telkinlerde bulunmuştum. Ancak katılan buna aldırış etmemiş. Sanık bildiğim kadarıyla Trabzon ilindeki bir dava nedeni ile avukata verileceği hilesi ile katılandan paralar almış. Yine aynı şekilde katılanın kredi kartlarını onun bilgi ve rızası dışında kullanmış. Yine bu olaylardan sonra … ile görüştüğümde kendisi bana katılandan avukata vermek üzere para aldığını ve bu parayı Trabzon’da bir avukata PTT havalesi ile gönderdiğini söylemişti. Dolayısı ile sanığın mahkemenizdeki para almadığı yönündeki beyanı doğru değildir, Olaydan dolayı sanık …’in annesi Songül 1.000,00 TL parayı bana elden verdi. Bende bu parayı katılan …’nın hesabına yatırdım. ” şeklinde ifade vermiştir.
9.Tanık H.A beyanında; ” Müşteki … annemin halasının kızı olur. Tanık F. bana …’nın dolandırıldığını, Trabzon’a gitmemiz gerektiğini söyledi. Birlikte Trabzon’a gittik ve İcra Daireleri’ne baktık. Müştekinin herhangi bir borcu olmadığını öğrendik. Devamında sanık …’in çalıştığını söylediği avukatlık bürosuna gittik. Burada bayan bir avukatla görüştüğümüzde bize sanığın kendilerini de dolandırdığını, bu işle bir ilgilerinin olmadığını söyledi. Ben sanık ve müşteki arasındaki para ilişkilerini bilmiyorum.” şeklinde ifade de bulunmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden;
Sanığın katılana karşı işlediği iddia edilen dolandırıcılık suçunun başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçu ile birlikte işlenmediği, uzlaşmaya tabi olduğu kabul edilerek yapılan incelemede,
1.Hükümden sonra, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılması karşısında; dolandırıcılık suçu yönünden uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu değerlendirilmiştir.
2.Kabule ve uygulamaya göre de;
Mahkemece tekerrüre esas alınan 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin davanın uzlaşma sonucu düşürülüp düşürülmediği araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu değerlendirilmiştir.
B.Sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan kurulan hüküm yönünden;
1.Katılanın aşamalardaki beyanları, tanık beyanları, banka cevabi yazıları ve tüm dava dosyasındaki deliller karşısında; sanığın katılana ait kredi kartı ile farklı zamanlarda ATM’lerden birden fazla kez nakit çekim işlemi yapmak suretiyle yarar sağladığı anlaşılmakla; sanığın sübuta ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve hükümde bu yönde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Sanığın suç işleme eğilimi ve kişiliği ile tüm dava dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında takdiri indirim uygulanmamasına ilişkin mahkemenin değerlendirilmesinin yerinde olduğu ve hükmolunan sonuç cezaların iki yılın üzerinde olması nedeni ile yasal şartlar oluşmadığından sanığın lehe hükümler olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve ertelenmesi hükümlerinden de yararlanamayacağı anlaşılmakla, sanığın lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve hükümde bu yönde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın aşağıda belirtilen hususlar dışında yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin de reddine karar verilmiş ve hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
4.Tanık F. ve A.’nın beyanlarında, sanığın annesi tarafından katılana 1.000,00 TL ödeme yapıldığını belirtmeleri karşısında; bu husus araştırılarak ödeme yapılmış ise de ödeme tarihi de tespit edilerek sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 168 inci maddesine göre etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
5.Mahkemece tekerrüre esas alınan 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun 6763 sayılı Kanun ile uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin davanın uzlaşma sonucu düşürülüp düşürülmediği araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu değerlendirilmiştir.

V. KARAR
A. Sanık hakkında Dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.12.2015 tarihli kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükmün 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
B.Sanık hakkında başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan kurulan hüküm yönünden;
Gerekçe bölümünün (B) bendinin 4 ve 5 inci paragraflarında açıklanan nedenlerle, Samsun 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.12.2015 tarihli kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.11.2023 tarihinde karar verildi.