Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2021/3270 E. 2023/3166 K. 10.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3270
KARAR NO : 2023/3166
KARAR TARİHİ : 10.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : İftira, hakaret
HÜKÜMLER : Beraat

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 03.06.2014 tarihli iddianamesi ile sanıkların, katılana iftira ve hakaret ettiklerinden bahisle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 125 inci maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, dördüncü fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılmaları talep edilmiştir.
2. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli kararı ile sanıklar hakkında iftira ve hakaret suçlarından, dayanak uygulama maddesi gösterilmeksizin beraat kararları verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği, suçların sabit olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanık …’ın sorumlusu olduğu www.odatv.com isimli internet sitesinde yayınlanan ve sanık … tarafından kaleme alınan haber metninde, katılana görevini kötüye kullandığı ve komutanlara şantaj yaptığını belirtmek suretiyle hakaret ve iftira ettikleri iddiasına ilişkindir.
2. “www.odatv.com” isimli internet sitesinde 02.10.2013 tarihinde yayınlanan “… bana üst düzey bir komutanın oğlu’nun cinsel ilişkiye girdiği görüntüleri izletti” alt başlıklı yazısında, ” Fikri Sağlar, Başbakan tarafından Genel Kurmay Başkanı …’a şantaj yapılmış olabileceğini ima eden yazılar yazmıştı. … ‘ben Hava Kuvvetleri Komutanlığı Savcısı olduğum dönemde bizzat gözlerimle gördüm. Karargah evleri soruşturması sırasında, bu soruşturmayı birlikte yürüttüğümüz ünlü savcı (!) … bana ve yardımcım …’e 2008 yılıında çok üst düzey bir komutanın oğlunun bir kadın ile cinsel ilişkiye girdiği görüntülerin yer aldığı video seyrettirmişti. Bu görüntülerden başka benim ve yardımcımın da şahsen tanıştığı birçok adli ve idari yargıda görevli hakim ve savcıların kadınlar ile cinsel ilişkilerini gösteren gizlice videolar göstermişti. … ” şeklinde ibareler olduğu, yine “Dolmabahçe anlaşmasının diğer kanıtları” alt başlıklı yazıda da, “… bizlere ‘… Ankara’ya Genel Kurmay Başsavcısı Saim Albayın yanına gittim. … Adli müşaviri … mu … mu diye bir general varmış ona sorman lazım dedi. Sonra gidip konuşup geldi ve bana muvazzaf generaller hariç istediğimi tutuklayabileceğimi söyledi.’İşte anlaşma bu. …” şeklinde ibareler olduğu görülmüştür.
3. Tanık …, Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde, sanık … ile birlikte, yaptıkları soruşturmayla ilgili olarak katılanla görüştüklerini, katılanın, o dönemin Genelkurmay İkinci Başkanının oğluna ait olduğu söylenen müstehcen resimlerden bahsettiğini, bu CD’lerin tutuklanan komutanın ofisinden elde edildiğini söylediğini, bir kısım görüntüleri gösterdiğini beyan etmiştir.
4. Sanık … savunmasında; Askeri Savcı …’un katılanla ortak yürüttükleri soruşturmada yaşadıklarını anlatan mektubu doğrudan yayınladıklarını ve eylemin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu beyan etmiştir.
5. Sanık … savunmasında, yazının kapsamının, Dolmabahçe görüşmelerine ait bir yorum içerdiğini, Wikileaks belgeleri hususunda da açıklamalar yaptığını, örnekseme yoluyla da …’e ait bölümü yazıp, maddi vaka bildirildiğini, askeri savcı …’in beyanlarını doğruladığını, kendilerine izletilen CD’nin, Ergenekon davasında dayanak olan ve 07.01.2009’da ele geçtiği bildirilen 51 no.lu DVD görüntüleri ile aynı olduğunu beyan etmiştir.

IV. GEREKÇE
Sanık …’a yüklenen fiillerin 5237 sayılı Kanun’un 267 nci maddesinin birinci fıkrası, 125 inci maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, dördüncü fıkrası kapsamında olduğu ve aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 8 yıllık olağan dava zamaşımı süresine tâbi olduğu, zamanaşımını kesen son işlem olan 25.11.2014 tarihli sorgu tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin dolduğu anlaşılmış ise de; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesi, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrası ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı ve 38 inci maddelerinde vurgulanan “masumiyet karinesi”, “adil yargılanma hakkı” ve “lekelenme hakkı” gözetilerek inceleme yapılmıştır.

1. Sanıklar hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz sebeplerinin incelenmesinde, olaylar ve olgular bölümünde ayrıntılı açıklanan savunma, haber içeriği ile tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların iddialarının bir kısım maddi vakalara dayandığı, sunmuş olduğu güncel haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu, sunuş biçimi ile habere konu vaka arasında fikri bağın bulunduğu ve yazı içeriğindeki sözlerin hakaret içermediği anlaşıldığından, sanıkların eylemlerinin suç işlemediğini bildiği kimselere suç atma ve hakaret biçiminde olmayıp, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 3 üncü maddesi ile 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 28 inci maddesi ile güvence altına alınan basın özgürlüğü ve haber verme hakkını kullanma niteliğinde olması nedeniyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
3. Sanıklar hakkında verilen beraat kararlarında 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin 6 ncı fıkrasına aykırı olarak uygulama maddesinin gösterilmemesi hukuka aykırı görülmüş ise de; bu hususun 1412 sayılı Kanun’un 322 nci maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde üç numaralı bentte açıklanan nedenle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının birinci paragrafında, “unsurları oluşmayan suçlardan” ibaresi çıkartılarak, yerine “eylemlerin kanunda suç olarak tanımlanmaması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin 2 nci fıkrasının (a) bendi uyarınca” ibareleri eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğnameye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.05.2023 tarihinde karar verildi.