Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2020/7435 E. 2023/4812 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/7435
KARAR NO : 2023/4812
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/130 E., 2016/204 K.
SUÇLAR : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22.02.2016 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçlarından kamu davası açılmıştır.
2-İstanbul 20.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.04.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 6.000,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan 2.000,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da erteleme kararı verilmesine ve somut bir nedene dayanmayan diğer hususlara ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
İncelemeye konu olay; sanığın, kolluk ekibi tarafından şüphe üzerine durdurulup yapılan kaba üst aramasında esrar maddesi ele geçmesi, sanığın kendisini amcası mağdur … olarak tanıtıp, mağdur hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dava açılmasına sebebiyet vermesi, …’ın yakalanıp bir gün gözaltında kalması, yargılama sırasında eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiği belirlenerek, … hakkında beraat kararı verilmesi, iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
A-Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden
1.Sanığın adli sicil kaydından anlaşılan, suç işleme eğilimi ve kişiliği ile tüm dava dosyası kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde; lehe hükümlerin uygulanması hususuna ilişkin İstanbul 20.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.04.2016 tarihli kararında, hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2.Mağdurun anlatımını doğrulayan Olay Tutanağı ve Bilirkişi Raporu ile sanığın ikrar içerikli savunması karşısında, sanığın bu yöndeki temyiz gerekçeleri yerinde görülmemiştir.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
B-Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hüküm yönünden
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer itirazlarının reddine, ancak;

1.Suç tarihinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 250 nci maddesinin birinci fıkrasında 08.07.2021 tarihinde yapılan değişiklikten öncesine ait olmakla;
Anayasa Mahkemesi’nin, 02.08.2022 gün ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 21.04.2022 gün ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı Kararı ile; 5271 sayılı Kanun’a 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “”…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresinin “…seri muhakeme usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması ve yargılama konusu suçun seri muhakeme usulüne tabi olması karşısında; sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 250 nci maddesinde düzenlenen Seri Muhakeme Usulü’nün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdii edilmesinde zorunluluk bulunması,

2.Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında etkin pişmanlık hükmü uygulanırken, uygulama maddesinin “5237 sayılı Kanun’un 269 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının a bendi” yerine “5237 sayılı Kanun’un 263 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının a bendi” olarak yazılması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A-Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle, İstanbul 20.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.04.2016 tarihli kararında, sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
B-Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hüküm yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle, İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 28.04.2016 tarihli kararına yönelik sanığın temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE,
14.06.2023 tarihinde karar verildi.