Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2020/5909 E. 2023/3913 K. 30.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/5909
KARAR NO : 2023/3913
KARAR TARİHİ : 30.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR :Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının 11.04.2014 tarihli iddianamesi ile sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından, ayrıca sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan cezalandırılmaları istemiyle dava açılmıştır.
2. Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.02.2016 tarihli kararı ile sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan 6.000,00 TL ve 500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanık … hakkında kasten yaralama suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın ertelenmesine, sanık … hakkında kasten yaralama suçundan 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık … müdafinin temyiz isteği
1. Sanık hakkında verilen cezaların kişiselleştirilmesi sırasında çelişkili davranıldığına,
2. Sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine,
3. 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan kurulan hükmün çelişkili olduğuna,
4. Sanığın amacının mağduru alıkoymak veya yaralamak olmadığına,
5. Alıkoyma fiilinin birden fazla kişi ile birlikte işlenmediğine,
Ve somut bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarına ilişkindir.
B. Sanık …’ın temyiz isteği
1. Mağdura yönelik kasten yaralama eyleminde bulunmadığına,
2. Diğer sanığın mağdura yönelik alıkoyma eyleminden haberdar olmadığına,
3. Eylemin cebir, tehdit veya hileyle gerçekleştirilmediğine,
4. Suç işleme kastıyla hareket etmediğine,
5. Hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,
Ve somut bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Dava konusu olay, sanık …’ın kız kardeşi ile mağdur …’in ağabeyi arasında yaşanan sorunlar nedeniyle sanık …’ın mağdurun ailesine husumet beslediği, bu nedenle olay günü yanına aldığı arkadaşı sanık … ile birlikte mağduru dorse tamir edileceğinden bahisle ıssız bir alana götürdükleri, burada birlikte darp ettikleri, olay sırasında sanık …’ın yanında taşıdığı tabanca ile mağduru elinden yaraladığı, mağdurun bir fırsatını bularak olay yerinden kaçıp şikayetçi olduğu iddiasına ilişkindir.

IV. GEREKÇE
A. Sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından kurulan hükümler yönünden,
1.Sanıkların alıkoyma eylemi sırasında silah kullandıkları kabul edilmesine rağmen, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinin uygulanmaması ve buna göre atılı suçun silahla ve birden fazla kişi ile birlikte işlenmesi karşısında, temel ceza belirlenirken 5237 sayılı Kanun’un 3 üncü ve 61 inci maddeleri gereğince, aynı Kanunun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerindeki birden fazla nitelikli halin gerçekleştiği nazara alınarak, temel hapis cezalarının alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2.Tüm dosya kapsamına göre, sanıkların hile ile olay yerine götürdükleri mağduru darp etmek ve tabanca ile elinden vurmak suretiyle basit tıbbi müdahaleyle giderilemez şekilde kasten yaraladıkları, bir fırsatını bulan mağdurun sanıkların elinden kurtularak kaçtığı anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin kül halinde 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hile, cebir ve tehdit uygulamak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama derecesine varmayan kasten yaralama fiilinin suçun unsuru olduğu, ayrı bir suç olarak değerlendirilemeyeceği ve 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eylemin bölünerek ayrı ayrı hükümler kurulması 5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı bulunmuştur.

B. Sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan kurulan hüküm yönünden
Suç tarihinin, 7331 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin on birinci fıkrasında 08.07.2021 tarihinde yapılan değişiklikten önce olduğu anlaşılmakla;
Anayasa Mahkemesinin 02.08.2022 tarihli ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı kararı ile; 5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddesinin (d) bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresinin “…seri muhakeme usulü…” yönünden 2709 sayılı T.C. Anayasası’na aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması ve yargılama konusu suçun seri muhakeme usulüne tabi olması karşısında, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 250 nci maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet başsavcılığına tevdi edilmesinde zorunluluk bulunması bozma nedeni olarak görülmüştür.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Körfez 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 04.02.2016 tarihli kararına yönelik sanık … müdafii ile sanık …’in temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası gözetilerek 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2023 tarihinde karar verildi.