Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2020/16637 E. 2023/8581 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/16637
KARAR NO : 2023/8581
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/1049 E., 2016/348 K.
SUÇLAR : Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usul hükümlerine göre temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının 18.12.2015 tarihli iddianamesi ile, sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmaları talep olunmuştur.
2. Körfez 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2016 tarihli kararı ile, sanıkların atılı suçtan 5 ay hapis cezası ile mahkumiyetlerine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık …’ın temyiz isteği, vatandaşlık görevini yerine getirdiğine, suçun unsurlarının oluşmadığına, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkindir.
2. Sanık …’ın temyiz isteği, vatandaşlık görevini yerine getirdiğine, unsur yokluğuna, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına ilişkindir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanıkların, uyuşturucu madde sattığı kanaatiyle jandarma karakoluna götürmek amacıyla mağduru zorla araçlarına bindirdikleri, aracı muhtarlık önüne park ettikleri sırada mağdurun kaçarak kurtulması suretiyle, cebir ile hürriyetinden yoksun kıldıkları iddiasına ilişkindir.
2. 30.04.2015 tarihli tutanakta, İlçe Jandarma Komutanlığı karşısında darp olayının gerçekleştiği ve yaralıların hastanede oldukları bilgisi üzerine intikal edildiğinde, mağdur …’ın görevlilere, Körfez Adliyesinde iken, … isimli şahsın, kendisinden bonzai denen uyuşturucu madde sorduğunu, kendisinin de mahallede satanların olduğunu söylediğini, saat 18:00 sıralarında bu şahsı tekrar muhtarlık ile belediye binası arasında gördüğünü, şahsa ” satıcılar birazdan gelir, bakar alırsın” dediğini ve yaya olarak ayrıldığını, bu sırada sanıkların gelip kendisini darp ettiklerini ifade ederken, mağdurun babasının, müdahale ettiği ve olayın araçtan inen kişilerce kendilerinin darp edildiğine dair olduğunu ve olayın bu şekilde kapanmasını istediğini söylediği yazılıdır.
3. Mağdura ait 30.04.2015 ve 26.11.2015 tarihli raporlarda, mağdurun kafa ve sırt bölgesinde kesi, morarma ve hassasiyet tarifi ile, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı bildirilmiştir.
4. Sanıklar savunmalarında, mağdurun uyuşturucu madde satması nedeni ile karakola götürmek amacıyla araca bindirdiklerini beyan etmişlerdir.

IV. GEREKÇE
Mağdur aşamalarda, … isimli kişinin, sabah saatlerinde adliyede bulunduğu sırada kendisinden uyuşturucu madde sorduğunu, …’a mahallede bulabileceğini söylediğini, akşam 18:00 sıralarında eski belediye binasının orada aynı şahısla karşılaştığını, …’ın uyuşturucu madde bulamadığını söylemesi üzerine, sorarak bulabileceğini ifade ederek yanından ayrıldığını, arkasından duyduğu ıslık sesi üzerine baktığında, …’ın kendisine el işareti yaptığını, kendisinin de karşılık verdiğini, bir dakika geçmeden sanıkların gelip kendisini zorla araca bindirdiğini, araçta darp ettiklerini, jandarma karakolu istikametine giderlerken, …’a “bu mu ? ” diye sorduklarını, …’ın da evet anlamında kafa işareti yaptığını, muhtarlık önüne aracı park ederlerken kaçtığını beyan etmiştir.
Kollukta bilgisi alınan …, denetimli serbestlik tedbiri kapsamında adliyede çalıştığını, mağdurun bulunduğu mahallede oturmadığını, uyuşturucu madde nedeniyle 5 yıl hapis cezası aldığını beyan etmiştir.
Bu durumda öncelikle;
Kabule göre;
1. 18.12.2015 tarihli iddianamede sevk maddesi olarak 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası gösterildiği halde, sanıklar hakkında ek savunma hakkı verilmeden aynı maddenin ikinci fıkrasının uygulanması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 226 ncı maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması hukuka aykırı görülmüştür.
2. Olaylar ve olgular bölümündeki tespitler, mağdurun istikrarlı anlatımları, bu anlatımlarla uyumlu doktor raporu, bilgi alma tutanağı ve sanık savunmaları ile tüm dosya kapsamına göre, sanıkların, uyuşturucu madde sattığı düşüncesiyle, jandarma karakoluna teslim etmek amacıyla, mağduru zorla ve darp ederek araca bindirdikleri, muhtarlık binası yakınında aracı park etmek istedikleri sırada, mağdurun kaçarak kurtulduğu anlaşılan olayda, yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemlerin düzenlendiği 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 90 ıncı maddesinde, suçüstü hali ve suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması halinde, herkes tarafından yakalama yapılabileceğinin belirtilmesi karşısında, mağdur hakkında suç tarihi itibariyle, uyuşturucu ticareti yapma veya sağlama suçundan soruşturma yürütülüp yürütülmediği, yürütülmüşse sonucunun araştırılıp, suç işlediğinin tespiti halinde, 5271 sayılı Kanun’un 90 ıncı maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Sanıkların eylemlerini, birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirmelerine rağmen, haklarında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrası (b) bendinin uygulanmaması isabetli bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Körfez 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2016 tarihli kararına yönelik sanıkların temyiz isteği yerinde görüldüğünden, hükümlerin 1412 sayılı Kanun’un 321 inci ve 326/son maddeleri gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2023 tarihinde karar verildi.