YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/1479
KARAR NO : 2021/17096
KARAR TARİHİ : 30.06.2021
İhbarname No : KYB – 2020/21311
Yalan tanıklık suçundan şüpheliler … …, … ve … … … haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 22/04/2019 tarihli ve 2019/38995 soruşturma, 2019/24832 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İZMİR 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/09/2019 tarihli ve 2019/4089 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu;
Somut olayda müştekinin davacı tarafı olduğu, işveren şüpheli … … …’nın ise sahibi olduğu Sarılar Gıda Ltd. Şti.’nin davalı taraf olduğu, işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan ve İzmir 3. İş Mahkemesinde 2014/282 esasa kayden görülen dava sırasında, şüpheliler … … ve …’ın, diğer işveren şüphelinin sahibi olduğu şirket lehine yalan tanıklık yaptığı iddiasında bulunulduğu ve dosya kapsamında yer alan bir kısım duruşma tutanaklarında adı geçen şüphelilerin mahkeme nezdinde işveren şüphelinin sahibi olduğu şirket lehine farklı ifadelerde bulunduğu, söz konusu davanın ise, mahkemesince reddedilip istinaf edilmesi üzerine, istinaf aşamasında şüphelilerin beyanlarının aksine müştekinin lehine sonuçlandığı anlaşılmakla, şüphelilerin ifadesine başvurulmaksızın ve bahsi geçen İzmir 3. İş Mahkemesinin 15/06/2017 tarihli ve 2014/282 esas, 2017/247 sayılı kararını kapsar dava dosyası getirtilip incelenmeksizin kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği dikkate alındığında, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı, bu halde anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11/02/2020 gün ve 22027 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/02/2020 gün ve KYB/2020-21311 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Müşteki … vekili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 02.04.2019 tarihli şikayet dilekçesinde, şüpheli … …’ya ait şirkette çalışan müştekinin iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine ücret alacağını tahsil amacıyla İş Mahkemesi’nde dava açtığını, bu davanın yargılaması esnasında aynı işyerinde çalışan diğer şüpheliler … … ve …’ın müştekinin maaşı ve yıllık izinler hakkında yalan beyanda bulunduğunu, söz konusu davanın istinaf yargılaması sonucunda lehine şekilde sonuçlandığını, yargılama esnasında yalan tanıklıkta bulunan şüphelilerden şikayetçi olduğunu beyan ettiği, başlatılan soruşturmada İzmir Cumhuriyet Savcılığınca “… yargılama yapan mahkemenin bütün delilleri serbestçe takdir etme yetkisinin bulunduğu, tanıkların yalan beyanda bulunduklarına ilişkin mahkemece herhangi bir tespitin bulunmadığı, yargılama sonunda yalan tanıklık yapıldığının belirlenmesi halinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza suç duyurusunda bulunulabileceği, bu itibarla soyut iddia dışında, şüphelilerin yüklenen suçu işlediklerini gösterir, kamu davasının açılmasını gerektirir kanıt bulunmadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve verilen bu karara karşı yapılan itirazın, mercii tarafından reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemeleri Kanununda;
“Madde 160 – (1) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.
Madde 172 – (1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. Md) sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklinde yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Cumhuriyet Savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açması, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermesi gerekmektedir.
Soruşturmaya konu olayda; şüphelilerin ifadeleri alınıp, İzmir 3.İş Mahkemesinin 2014/282 Esas, 2017/247 sayılı dosyası celb edilip incelenerek tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ve müşteki vekilinin yaptığı başvuru üzerine hiçbir araştırma ve soruşturma işlemi yapılmadan soyut gerekçelerle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi karşısında, yasanın öngördüğü şekilde soruşturma yapılmasının sağlanması için itiraz merciince itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 11.09.2019 gün, 2019/4089 Değişik İş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nın 309/4-a maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, 30.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.