Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2020/14284 E. 2023/8675 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/14284
KARAR NO : 2023/8675
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/642 E., 2016/284 K.
SUÇLAR : Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, 6136 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.09.2015 tarihli iddianamesi ile sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararı ile sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama; diğer sanıklar …, …, …, …, … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyet kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık … müdafii, Abdullah müdafii ve sanık … temyiz isteminde somut bir nedene dayanmamıştır, sanık …’in temyiz istemi haksız yere ceza aldığına, sanık …’in temyiz istemi verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanık …’ın temyiz istemi iftira atıldığına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Dava konusu olay, sanık …’in kız kardeşi olan tanık …’ya arkadaşlık teklif eden mağdurun olay günü yolda yürüdüğü sırada, sanıkların önünü kesip zorla araca bindirdikleri, sonra … mahallesindeki bir konuta götürdükleri ve burada sanık …’in bıçakla yaraladığı ardından asri mezarlığın yanındaki kulübeye götürdükleri ve bu yerde sanık …’in mağdura üç el ateş ederek yaraladığı ve bu suretle atılı suçların işlendiği iddiasına ilişkindir.
2. Mağdur hakkında Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 28.06.2015 tarihli adli raporda, mağdurun vücudunda toplam beş adet ateşli silah yarası ve sol uylukta 2 cm kesici alet yarası bulunduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği hayati tehlikenin bulunduğu belirtilmiştir. Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 10.08.2015 tarihli adli raporda ise; yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği ancak yaşamını tehlikeye sokan bir durumun bulunmadığı belirtilmiştir.
3. Tanık İ.T soruşturma aşamasındaki beyanında mağdurun, yeğeni olan tanık …’yı rahatsız etmesi nedeniyle, olay günü sanıkları çukurova caddesinde beyaz bir araçla gördüğünü, araca mağdurun da bindiğini ve yüzleşmek amacıyla gittiklerini belirtmiştir.
4. Sanık …, olay günü mağduru mahallede yürürken gördüğünü kız kardeşini rahatsız etmesinden dolayı sinirlenip rastgele ayaklarına doğru ateş edip kaçtığını; diğer sanıklar ise silah seslerini duymaları üzerine olaydan haberdar olduklarını, olayı sonradan öğrendiklerini beyan ettikleri anlaşılmıştır.
5. 28.06.2015 tarihli fotoğraf teşhis tutanağına göre, mağdurun sanıkları teşhis ettiği ve kendisini araca bindirenlerin sanıklar … ve … olduğu, sanık …’in bıçakla yaraladığını, sanık …’ın silahı sanık …’e verdiği ve …’in ateş ederek ağır şekilde yaraladığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
6. 28.06.2015 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağında, suçun işlendiği asri mezarlığın bitimindeki kulübede yer yer kan izlerinin olduğu ve 3 adet MKE yapımı boş kovan ele geçirildiği belirtilmiştir.
7. 15.07.2016 tarihli kriminal raporda, mağdurun vücudundan çıkarılan 3 adet mermi çekirdeğinin yarı otomatik tabanca ile atıldıkları tespit edilmiştir.

IV.GEREKÇE
1. Sanık …, sanık …, sanık …, sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümler yönünden;
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu fikir ve eylem birliği içerisinde silah ile gerçekleştirdiği anlaşılan sanıklar hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca ceza arttırımı yapılmaması; sanıkların, üzerlerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu silahla ve birden fazla kişi tarafından birlikte işlemeleri karşısında, temel ceza belirlenirken 5237 sayılı Kanun’un 3 üncü ve 61 inci maddeleri gereğince aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a ve b) bentlerindeki birden fazla nitelikli halin gerçekleştiği gözetilerek, temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Olaylar ve olgular bölümünde belirtilen hususlar ile dava dosyası kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların, atılı suçu işlediklerine dair mahkeme kabulünde isabetsizlik görülmemiş, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, kurulan hükümlerde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden;
Sanığın hüküm tarihinde aynı yargı çevresi içerisinde bulunan Adana E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda başka bir suçtan hükümlü olduğunun UYAP kayıtlarından anlaşılması karşısında; sanığa duruşmadan vareste tutulmak isteyip istemediği sorulmadan ve bu hususta bir karar alınmadan, hükmün verildiği duruşmada veya SEGBİS sisteminde hazır edilmeyerek mahkûmiyetine karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı Kanun’un 196 ncı maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
3. Sanık … hakkında kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
A. 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçu yönünden;
Anayasa Mahkemesi’nin, 02.08.2022 gün ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 21.04.2022 gün ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı kararı ile; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na (5271 sayılı Kanun) 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31 inci maddesiyle eklenen geçici 5 inci maddenin (d) bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresinin “…seri muhakeme usulü…” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması ve yargılama konusu suçun seri muhakeme usulüne tabi olması karşısında, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun 250 nci maddesinde düzenlenen seri muhakeme usulünün uygulanabilmesi için yerel mahkemece dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına tevdii edilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden;
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu diğer sanıklarla fikir ve eylem birliği içerisinde silah ile gerçekleştirdiği anlaşılan sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca ceza arttırımı yapılmaması; ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu silahla ve birden fazla kişi tarafından birlikte işlemeleri karşısında, temel ceza belirlenirken 5237 sayılı Kanun’un 3 üncü ve 61 inci maddeleri gereğince aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a ve b) bentlerindeki birden fazla nitelikli halin gerçekleştiği gözetilerek, temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya kapsamında alınan beyanlardan mağdurun, sanık …’in kız kardeşine arkadaşlık teklif ettiği ancak kabul etmemesine rağmen rahatsız etmeye devam ettiği ve sanığın bu haksız hareketin hiddeti altında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.
C. Kasten yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden:
aa.) Mağdur hakkında Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 28.06.2015 tarihli adli raporda, mağdurun vücudunda toplam beş adet ateşli silah yarası ve sol uylukta 2 cm kesici alet yarası bulunduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği hayati tehlikenin bulunduğu; Adana Numune Eğitim Araştırma Hastanesinden alınan 10.08.2015 tarihli adli raporda ise; yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği ancak yaşamını tehlikeye sokan bir durumun bulunmadığı belirtilmiştir. Aynı birimden alınan her iki adli rapor arasında mağdurun yaralanması nedeniyle yaşamını tehlikeye sokan bir durumun olup olmadığı noktasına çelişkilerin mevcut olduğu anlaşılmakla, Adli Tıp Kurumundan alınacak yeni bir rapor ile mevcut çelişki giderilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
bb.) Kabule göre de; sanığın eyleminin basit yaralama kapsamında kaldığının kabul edilmesine göre,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.10.2018 gün ve 2016/7-127 Esas, 2018/482 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, fiilin nitelik yönünden bölünmek suretiyle, aynı fiilden dolayı iki ayrı karar verilmesi Ceza Muhakemesi Kanununa aykırılık oluşturacaktır. Sanığın eyleminin kül halinde cebir ve tehdit kullanmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu, kasten yaralamanın suçun unsuru olduğu ve ayrı bir suç olarak değerlendirilmeyeceği cihetle; sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 44 üncü maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan tek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eylemleri bölünerek ayrı ayrı hükümler kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 225 inci maddesinin birinci fıkrası muhalefet edilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
1. Sanık …, sanık …, sanık …, sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden;
Gerekçe bölümünde (1) numaralı bentte açıklanan nedenle Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararında sanık … müdafiinin, sanık …, sanık …, sanık …’in temyiz itirazları ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık … müdafiinin, sanık …, sanık …, sanık …’in temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
2. Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma;
Gerekçe bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararına yönelik sanık …’in temyiz isteği yerinde görüldüğünden sair yönleri incelenmeyen hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
3. Sanık … hakkında kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından kurulan hükümler yönünden;
Gerekçe bölümünde (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.04.2016 tarihli kararına yönelik sanık …’in temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi ve 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 08.11.2023 tarihinde karar verildi