YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/13486
KARAR NO : 2021/23295
KARAR TARİHİ : 22.12.2021
İhbarname No : KYB – 2020/93105
Başkasına ait banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245/1. ve 52. maddeleri gereğince 3 yıl 6 ay hapis ve 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/716 esas, 2018/1198 sayılı kararını kapsyan dosyası ile ilgili olarak;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 11/12/2017 tarihli ve 2017/26572 esas, 2017/26493 karar sayılı ilamında yer alan, “…Sanığın, suç tarihinde kendisini banka görevlisi olarak tanıtıp, menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edilmesi karşısında; hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 158/1. maddesine eklenen (L) bendi kapsamında öngörülen nitelikli dolandırıcılık fiiline ilişkin delillerin takdiri ile değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği zorunluluğu, bozmayı gerektirmiş…” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, sanığın kendini banka görevlisi olarak tanıtarak müştekiden kredi kartından çekim olduğunu ve bunun iadesi için kart bilgilerini istemesi, müştekinin de söz konusu bilgileri vermesi neticesinde 930,00 Türk lirası tutarında hesabından çekilmek suretiyle haksız menfaat elde edilmesi şeklinde gerçekleşen eylemin, suç tarihinden sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 158/1. maddesine eklenen (L) bendinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamına alınmış olduğundan, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesi uyarınca bu suçlardan açılan kamu davalarının ağır ceza mahkemelerinde görülmesi gerektiği gözetilmeden, görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.10.2020 gün ve 2020-11326 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.10.2020 gün ve KYB – 2020/93105 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Oluş ve tüm dosya kapsamına göre; 30/01/2016 tarihinde hükümlünün kendisini banka görevlisi olarak tanıtıp müştekiye kredi kartından hatalı çekim yapıldığını ve bunun iade edileceğini belirterek müştekinin kart bilgilerini ve telefonuna gelen şifreyi öğrenerek hesabından 930 TL çektiği olayda;
Hükümlünün eyleminin 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile 5237 sayılı TCK.nın 158/1. maddesine eklenen (L) bendinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturma ihtimaline binaen delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/716 Esas, 2018/1198 sayılı Kararının 5271 sayılı CMK.nın 309/4-b maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak üzere BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.