Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2019/6939 E. 2022/5334 K. 30.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/6939
KARAR NO : 2022/5334
KARAR TARİHİ : 30.03.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın gerekçeli kararın tebliğ edildiği 13.01.2015 tarihinde Sakarya L Tipi Ceza İnfaz Kurumunda bulunduğu, bu nedenle gerekçeli kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, temyiz süresinin öğrenme ile başlayacağı ve sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmiştir.
1)Sanık hakkında hakaret ve kamu görevlisine hakaret suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın adli sicil kaydında yer alan Karasu Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/15-2010/164 Karar sayılı kasten yaralama suçundan almış olduğu 06.04.2010 kesinleşme tarihli 5 ay süreli hapis cezası tekerrüre esas olmasına rağmen, sanık hakkında TCK 58. maddesi gereği tekerrür hükümlerinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanığın, atılı suçları işlemediğine, polislerin olay günü kendisini tahrik ettiğine, hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine dair yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2)Sanık hakkında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs, tehdit ve kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlere yönelik yapılan temyiz talebinin incelenmesinde;
Ceza Genel Kurulu’nun 25.10.2018 gün ve 2016/7-127 Esas, 2018/482 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine göre, hükmün konusu iddianamede gösterilen fiil olduğu, “Yargılamayı yapan mahkemenin fiilin hukuki niteliğini takdirde iddia ve savunmalarla bağlı olmadığı, Kanunun açık ve kesin olan bu hükmü karşısında, mahkemece sanığın yargılama sonucunda sabit kabul edilen fiilinin hukuksal niteliğine göre hüküm kurulmakla yetinilmesi gerekirken, fiil nitelik yönünden üçe bölünerek, aynı fiilden dolayı üç ayrı mahkumiyet kararı verilmesi Ceza Muhakemesi Kanununa aykırılık oluşturacaktır
Somut olayda sanığın aralarında boşanma davası devam eden eşi katılan …’yi olay tarihinde araca bindirmek istediği, katılanın karşı koyarak kaçmaya çalışması üzerine sanığın katılanı ölümle tehdit ettiği ve katılanı yakalayarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı olayda, sanığın eyleminin, kül halinde 5237 sayılı TCK’nın 109/2, 109/3-e, 35 maddelerinde yer alan eşe karşı cebir uygulamak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu, kasten yaralama ve tehdit eylemlerinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsuru olup ayrı bir suç olarak değerlendirilmeyeceği anlaşılmakla, sanık hakkında 5237 sayılı Kanunun 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren 5237 sayılı TCK’nın 109/2,3-e, 35. maddeleri gereğince tek bir hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eylemin bölünerek ayrı ayrı hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321 maddesi gereğince BOZULMASINA 30.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.