Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2019/24150 E. 2020/15245 K. 08.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/24150
KARAR NO : 2020/15245
KARAR TARİHİ : 08.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanık müdafinin, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, 08.09.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(K.D) (K.D)

KARŞI OY

Sanık … hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK.nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 43, 62. maddeleri uyarınca 3 yıl dokuz ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kararın onanmasına yönelik sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.01.2019 tarih ve 2017/14-548 (E), 2019/1 (K) sayılı kararı ile birçok kararda vurgulandığı üzere, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması ve sınırlandırılmasıdır. Bu husus madde gerekçesinde de “Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Mağdurun bir yere gitme veya kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla suç her yerde ve zamanda işlenebilir.
Suçun manevi unsuru ise; failin mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmesi ve istemesi, yani genel kasıttır.
Somut olayda, sanığın suç tarihi itibarıyla 15 yaşını ikmal etmeyen mağdure …’nin ablası … ile nişanlı olup, bu durumun sağladığı kolaylık ile mağdurenin ailesi ile birlikte yaşadığı konuta rahatlıkla girip çıkabildiği, süreç içerisinde mağdureye karşı oluşan duygusal ilişkinin cinsel ilişki boyutuna vardığı ve sanığın mağdure ile evlerinde birçok kez cinsel ilişkide bulundukları anlaşılmaktadır.
Mağdurenin, soruşturma evresinde vekili Av. … ve sosyal danışman … huzurundaki ifadesinde, sanık ile evlerinde birçok kez cinsel ilişkide bulunduklarını sanığın kendisini bir yerde kalma veya gitme özgürlüğünü engellediğine yönelik bir beyan ve iddiasının olmadığı görülmektedir.
Mağdurenin, cinsel istismar suçu ile ilgili olarak Silivri Ağır Ceza Mahkemesinde ve bu dosyanın kovuşturma evresinde de benzer beyanların yanı sıra sanığın kapıyı kilitlediğini beyan etmiş ise de, mağdurenin beyanlarının aşamalarda değişiklik göstermesi ve çelişki içermesi nedeniyle bu yönüyle itibar edilebilir değildir.
Diğer yandan kapının kilitlendiği kabul edilse dahi, mağdure ile sanığın gayri ahlaki davranışlarının aile bireylerince görülmesinin engellenmesi düşüncesiyle evin kapısının kilitlenmesi doğaldır. Mağdurenin bir yerde kalma veya gitme özgürlüğü kısıtlanmış değildir. Mağdurenin dahi bu konuda bir iddiası yoktur.
Sanık ile mağdurenin birlikteliği, mağdurenin ikamet ettiği konutta cinsel ilişki süresiyle sınırlı olup mağdurenin bir yerde kalma veya gitme özgürlüğünün kısıtlandığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığından sanığın mahkumiyetine ilişkin yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, sayın çoğunluğun yerel mahkeme kararının onanması yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir. 08.09.2020