Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2019/17627 E. 2020/9784 K. 17.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/17627
KARAR NO : 2020/9784
KARAR TARİHİ : 17.02.2020

Hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair DENİZLİ 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/12/2018 tarihli ve 2017/238 esas, 2018/663 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13/06/2017 tarihli ve 2017/9182 esas, 2017/7045 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, hükümlü veya tutuklunun kaçması suçunun oluşabilmesi için, hakkında tutuklama veya kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunan kişinin, tutukevinden, ceza infaz kurumundan ya da gözetimi altında bulunduğu görevlilerin elinden kaçması gerektiği; somut olayda, sanık hakkında, Denizli 3. İcra Ceza Mahkemesince 3 aya kadar tazyik hapsi cezası verildiği ve tazyik hapsi cezasını infaz etmekte olan sanığın infaz kurumundan firar etmesi şeklinde gerçekleşen eylemi nedeni ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 292/1. maddesinde düzenlenen suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 05.07.2019 gün ve 8082 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.07.2019 gün ve KYB/2019-75759 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:
3 ay tazyik hapis cezasının infazı sırasında açık ceza infaz kurumundan firar eden hükümlünün eyleminin, TCK.nın 292/1. maddesinde düzenlenen hükümlünün kaçması suçunu oluşturduğu anlaşılmakla; mahkemece mahkumiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden,
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenen ihbarname içeriği açıklanan nedenle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, evrakın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 17.02.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

TCK.nun 292. maddesinde firar suçunun oluşabilmesi için sanığın tutuklu veya hükümlü statüsünde olması gerektiği belirtilmiştir. 5275 sayılı Kanunda tazyik hapsi ya da disiplin hapsi olanlar, hükümlü kapsamında değerlendirilmiş ise de bu durum bu kişilerin infazının ne şekilde yapılacağına dair bir düzenlemedir. Kaldı ki bu Kanunda ve diğer kanunlarda hükümlünün tanımı yapılmamıştır.
Tazyik hapsi ya da disiplin hapsi olanlar diğer hükümlülerin işleyebileceği 5275 sayılı Kanunun 97 ve 105/A-8 maddelerinde tanımlanan fiilleri işlemek suretiyle TCK.nun 292. maddesine göre cezalandırılmaları mümkün değildir. 5275 sayılı Kanunun hükümlülere tanıdığı bir çok haktan (izin, koşullu salıverme, açık cezaevine ayırma gibi.) yararlanmaları da mümkün değildir.
Ancak gerek doktrinde gerek uygulamada CMK.nun 223. maddesinden hareketle bir ceza mahkemesince suç olarak düzenlenen bir eylem nedeniyle mahkum olan ve mahkumiyet kararı hükmü kesinleşen kişi hükümlü olarak tanımlana gelmiştir.
Ceza hukukunun temel prensiplerinden birisi kıyas yasağı ve genişletici yorum yasağıdır. TCK.nun 292. maddesinde belirtilen hükümlü kavramına bir suçtan hükümlü olanlar dışında cezaevinde kalması gerekenlerin de dahil edilmesi bu prensiplere aykırılık teşkil edecektir. Kanun koyucu, gözaltına alınanların, özel ceza infaz kurallarına uymayanların ve hatta tutuklanmak üzere haklarında yakalama kararı verilenlerin görevlerinin elinden kaçmasını dahi suç kapsamına almamıştır. Amaçsal yorum yapacak olursak bu kişilerin de evleviyetle bu madde kapsamına alınması düşünülebilir ki, bu kanun koyucunun yerine geçmek ve genişletici yorum yapmak sonucunu doğurur. Kanun koyucu isterse bu hususu maddeye bir cümle ekleyerek düzenlemeye dahil edebilir. Nitekim 5275 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu suçun temyiz incelemesinde görevli 4, 9. ve 16. Ceza Daireleri de benzer şekilde bir suç nedeniyle mahkum olanlar dışındakileri bu madde kapsamında değerlendirmemiştir.
Sonuç olarak, sanığın hukuki durumu yani statüsü TCK.nun 292. maddesinde özgü suç olarak tanımlanan suçun faili kapsamında kalmamaktadır. Bu nedenle de bu sanığın eylemi suç kapsamına alınmadığından sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 17.02.2020