Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2019/171 E. 2020/15115 K. 07.09.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/171
KARAR NO : 2020/15115
KARAR TARİHİ : 07.09.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanığın gerçek, kimlik bilgisinin mağdurun, hakkında açılan dava nedeniyle yapılan tebligat üzerine 18.02.2014 tarihli dilekçesinden sonra yapılan fotoğraf ve parmak izi incelemesiyle ortaya çıktığı; sanığın kabulünün ise gerçeğin ortaya çıkmasından sonra 31.10.2014 tarihinde olduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki etkin pişmanlık nedenli bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) TCK.nın 268. maddesindeki suçun oluşması için öncelikle, fail tarafından işlenen bir suçun bulunması gerekmektedir. Başka deyişle iftira suçunun aksine, bu madde bakımından gerçek bir suçun işlenmesi ve bu suçun faili ile 268. maddedeki eylemin failinin aynı kişi olması zorunludur.
İşlenmiş olması gereken suçun kasıtla veya taksirli suç olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Fakat, maddede yalnızca suçtan söz edilmekle, kabahatler veya disiplin eylemleri madde kapsamında değerlendirilmemektedir.
Maddedeki ifade biçiminin hatalı olduğu söylenebilir ise de, mevcut düzenleme karşısında, failin gerçekte o suçu işlememiş bulunduğunun anlaşılması halinde, başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin 268. maddesindeki suçu oluşturmadığını kabul etmek, kanunilik ilkesi bakımından zorunlu görülmektedir. Bu tür eylemlerde suçun diğer unsurlarının da bulunması halinde TCK.nın 206. maddesinin uygulanması gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında; sanık hakkında yağma suçundan başlatılan soruşturmada, katılan …’a ait kimlik bilgilerini kullanması sonrasında katılanm teşhisi ve parmak izi incelemesi ile gerçek kimlik bilgilerine ulaşıldığı somut olayda; sanık hakkında UYAP sisteminden yapılan inceleme ve dosya kapsamından yağma suçundan yürütülen adli soruşturma veya kovuşturmanın akıbetine dair bilgi veya belge bulunmadığı, bu suça ilişkin soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi veya kamu davası açılmışsa yargılama sonucunda beraat kararı verilmesi ve bu kararların kesinleşmesi halinde sanığın “işlediği bir suçtan” söz edilemeyeceği cihetle TCK.nın 268. maddesinde tanımlanan suçun unsurları oluşmayıp, sanığın TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan cezalandırılması gerektiğinin anlaşılması ve sanığın 17.02.2015 tarihli duruşmada yağma suçundan beraat ettiğini beyan etmesi karşısında; soruşturma veya kovuşturmanın akıbeti araştırılıp tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Tekerrüre esas sabıkası olan sanık hakkında TCK.nın 58/6. maddesi gereğince cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi ile birlikte TCK.nın 58/7. maddesi uyarınca cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin de uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.