YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/10838
KARAR NO : 2021/4110
KARAR TARİHİ : 16.03.2021
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Suça sürüklenen çocuk … hakkında kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurup 18 yaşını doldurmayan suça sürüklenen çocuğa yüklenen suçun yasa maddesinde öngörülen cezasının suç tarihi itibariyle türü ve üst sınırı itibariyle 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e, 66/2 . maddelerinde belirlenen 5 yıl 4 aylık olağan dava zamanaşımı süresinin son kesen usuli işlem olan mahkumiyet kararının verildiği 05.05.2015 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nın 66/1-e, 66/2 ve CMK.nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE,
2-Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde ise;
TCK.nın 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullaanması, TCK.nın 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
Somut olayda; sanıkların haklarında arama kararı bulunması nedeniyle görevli memura başkasının kimlik bilgilerini verdikleri, parmak izi incelemesi gerçeğin ortaya çıktığı, gerçek kimlik bilgilerine göre tutanak hazırlandığı, bu aşamada TCK.nın 206/1. maddesinde tanımlanan “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu” oluşmadığı gibi TCK.nın 268. maddesindeki başkasının kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun da unsurları itibarı ile oluşmadığı, sanıkların eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahatini oluşturduğu gözetilmeden, iftira suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanıkların temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı kanun’un 40/1 maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 22.7.2014 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK.nın 322 ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanıklar hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına, 16.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.