YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7881
KARAR NO : 2018/12915
KARAR TARİHİ : 19.11.2018
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, resmi belgede sahtecilik, özel belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat, kamu davasının reddi
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyizlerin kapsamına göre inceleme; sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet, sanıklar … ve … hakkında … A.Ş.’ye yönelik eylemlerinden verilen mahkumiyet, sanık … hakkında mahkumiyetler ve katılan … A.Ş.’ye yönelik davanın reddi ile … hakkında ise tüm mahkumiyet hükümlerine özgülenmiştir.
Sanıklar …, …, … ve … hakkında katılan HSBC’ye yönelik sahte üretilmiş kredi kartlarını kullanma; sanık … hakkında ayrıca katılan … A.Ş.’ye yönelik sahte hatların kullanılması nedeniyle nitelikli dolandırıcılık eylemlerinden dolayı mahallinde gereğinin takdir ve ifası mümkün görülmüştür.
1- Yokluğunda verilen ve 20.03.2014 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen hükmü, CMUK.nun 310. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal süreden sonra 28.03.2014 tarihinde temyiz eden sanık … müdafiinin temyiz ve duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 317. maddesi gereğince oybirliğiyle REDDİNE,
2- Sanık … hakkında katılan … A.Ş.’ye yönelik … kimliğiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan davada davanın reddi kararına ilişkin kurulan hükme gelince;
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle mükerrer dava açılması nedeniyle verilen red kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin oybirliğiyle ONANMASINA,
3- Sanıklar …, …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik; sanıklar … ve … hakkında katılan … A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı üretme; Denizbank, HSBC ve … A.Ş.’ye yönelik nitelikli dolandırıcılık ve sanık … hakkında katılan TEB A.Ş.’ye yönelik … kimliğiyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerde; oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; suça konu sahte nüfus cüzdanlarının farklı zaman ve yerlerde kullanıldığının anlaşılması karşısında; tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapı Kredi Bankası A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı üretme suçundan kurulan hükümde; dosya kapsamı ve katılan bankanın cevabi yazısına göre; suça konu kredi kartının basılmış olması nedeniyle suçun tamamlandığı gözetilmeden sanıklar hakkında TCK.nun 35. maddesi uyarınca teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ve temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin olduğu halde, aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunmuşsa da, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.03.2008 gün ve 47/43 sayılı kararında açıklandığı üzere, yukarıda eleştiri konusu yapılan ve sanıkların gerçekte alması gereken ceza miktarından daha az bir ceza almasına yol açan mahkeme uygulamasının sanıklar lehine olması nedeniyle bu yanılgılı uygulamada yapılan hatadan ötürü ikinci kez atıfet sağlayacak şekilde bozma yapılmasının adalet ve hakkaniyete uygun olmayacağı anlaşıldığından tebliğnamedeki düzelterek onama düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerde ise; 5237 sayılı TCK’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin TCK’nun 158/1-j-son maddesi gereğince temel ceza belirlenirken önce 150 gün adli para cezası olarak belirlenmesi, daha sonra da haksız elde olunan yararın iki katının esas alınarak hüküm kurulması, sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıklar ve müdafiilerinin suçun sabit olmadığına ve lehe hükümlerin uygulanmasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik, sanıklar … ve … hakkında ise sahte kredi kartı üretme suçlarından kurulan hükümler yönünden oyçokluğuyla, diğer hükümler yönünden oybirliğiyle ONANMASINA,
4- Sanıklar … ve … hakkında katılan HSBC A.Ş.’ye, sanık … hakkında katılanlar Fortisbank A.Ş. ve … A.Ş’ye yönelik sahte kredi kartı üretme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre katılan … A.Ş. vekilinin teşdite, sanıklar ve müdafiilerinin ise suçun sabit olmadığına ve lehe hükümlerin uygulanmasına yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazların reddine, ancak;
Sanıklar hakkında temel ceza belirlenirken hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınan birim gün sayısının alt sınırdan uzaklaşarak belirlenmesi suretiyle çelişkiye neden olunması,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK.nun 245/2. madde ve fıkrası uyarınca hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasına esas alınan 10 günün 5 güne, TCK.nun 43. maddesi uyarınca belirlenen 12 günün 6 güne, TCK.nun 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 TL’den hükmolunan 240 TL adli para cezasının ise 120 TL’ye indirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin oyçokluğuyla DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
5- Sanıklar … ve … hakkında katılan mağdur Türkiye İş Bankası A.Ş.’ye yönelik nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre sanıklar ve müdafiilerinin suçun sabit olmadığına ve lehe hükümlerin uygulanmasına yönelik yerinde görülmeyen sair temyiz itirazların reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nun 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde
sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezası belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde, 5275 sayılı Kanun’un 106. maddesinde öngörülen adli para cezası yerine çektirilecek hapis cezası süresinin belirlenmesi açısından infazda tereddüt oluşturacak şekilde doğrudan, elde olunan haksız yararın iki katı esas alınmak suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,
6- Sanıklar … ve … hakkında katılan … A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı üretme ve kullanma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
A) Sanıkların aşamalarda suçları kabul etmemeleri ve sanıkların atılı suçları işlediklerine dair sanıklar … ve …’nin savunmaları dışında bir delil de bulunmaması karşısında; suça konu kredi kartlarına ait sözleşmeler, ekleri ve kredi kartının teslimatına ilişkin belgeler üzerindeki imza ve yazıların temini, harcamaların şifre ile yapılıp yapılmadığı, şifre ile yapılmışsa şifrenin ne şekilde temin edildiği, şifreyle yapılmamışsa harcama belgelerindeki imzalar ve ATM’lerden çekime ilişkin kamera görüntüleri, bilgi ve belgelerin temin edilerek tüm belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmayla yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi,
B) Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Temel hapis cezaları alt sınırdan tayin edildiği halde, aynı gerekçelerle adli para cezasına esas tam gün sayısının alt sınırın üstünde belirlenmesi suretiyle hükümlerde çelişkiye neden olunması,
b- Suça konu kredi kartlarının sahte belgelerle ve değişik zamanlarda üretilmesi ile değişik zamanlarda birden fazla kullanılması karşısında, TCK.nun 43/1. maddesi uyarınca cezalardan arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
c- TCK.nun 245/3. madde ve fıkrası uyarınca temel hapis cezasının alt sınırının 4 yıl olduğu gözetilmeden yazılı şekilde eksik tayin edilmesi,
d- Aynı bankaya ait birden fazla kartın değişik zamanlarda kullanılarak yarar sağlanması nedeniyle TCK.nun 245/3. maddesinden kurulan hükümde TCK.nun 61. maddesi dikkate alınıp alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan … A.Ş. vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,
7- Sanık … hakkında katılan … A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı kullanma ve özel belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A) Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümde; 10.11.2008 gün ve 27050 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun hükümden sonra 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6515 sayılı Kanun ile değişik 63. maddesinin 10. fıkrası ve yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 2. ve 4. fıkralarındaki “işletmeci veya adına iş yapan temsilcisine abonelik kaydı sırasında abonelik bilgileri konusunda gerçek dışı belge ve bilgi verilemez bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez ve bunlar kullanılamaz.” hükmü karşısında; sanığın sahte abonelik sözleşmesi düzenletmek şeklindeki eyleminin, özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 56. maddesindeki suçu oluşturup oluşturmadığının karar yerinde tartışılmasında zorunluluk bulunması,
B) Sahte kredi kullanma suçundan kurulan hükümde;
a- Aynı bankaya ait birden fazla kartın değişik zamanlarda kullanılarak yarar sağlanması nedeniyle TCK.nun 61. maddesi dikkate alınıp hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
b- TCK.nun 245/3. madde ve fıkrası uyarınca temel hapis cezasının alt sınırının 4 yıl olduğu gözetilmeden yazılı şekilde eksik tayin edilmesi,
Yasaya aykırı, katılan … A.Ş. vekili ile sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,
8- Sanık … hakkında katılan …Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı üretme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
a- Sahte banka veya kredi kartını üretmek ve kullanmak suretiyle yarar sağlama eylemlerinin mağduru, sahte oluşturulan banka veya kredi kartlarıyla ilişkilendirilen banka olduğu, suç tarihi itibariyle sahte belgelerle aynı bankaya ait birden fazla sahte kartların üretilmesi halinde zincirleme şekilde işlenen TCK.nun 245. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suçun oluştuğu cihetle; dosya kapsamından sanığın … adına katılan …Ş.’den sahte kredi kartı aldığı iddiası ile sanık hakkında açılan dava sonucunda Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarih, 2011/132-2012/546 esas-karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanarak kesinleştiğinin
./…
S/6
anlaşılması karşısında, eylemlerin bir bütün halinde zincirleme tek suç oluşturduğu gözetilerek TCK.nun 245/2, 43. maddeleri uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilip, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/132 esas sayılı dosyası üzerinden verilen cezanın, verilecek cezadan mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
b- Kabul ve uygulamaya göre de; temel hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, aynı gerekçelerle adli para cezasına esas tam gün sayısının alt sınırın üstünde belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince oyçokluğuyla BOZULMASINA, 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına,
9- Sanık … hakkında katılan … A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı kullanma suçlarından kurulan mahkumiyet ve … adına üretilen kartı kullanma suçundan verilen davanın reddi hükümlerinin incelenmesinde;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- Sahte banka veya kredi kartını üretmek ve kullanmak suretiyle yarar sağlama eylemlerinin mağduru, sahte oluşturulan banka veya kredi kartlarıyla ilişkilendirilen banka olduğu, suç tarihi itibariyle aynı bankaya ait sahte kartların üretilmesi ile değişik yer ve zamanlarda kullanılması halinde zincirleme şekilde işlenen TCK.nun 245. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen suçun oluştuğu cihetle; dosya kapsamından … adına iki adet kart üretildiği ve sanığın … adına katılan … A.Ş.’den sahte kredi kartı kullandığı iddiası ile sanık hakkında açılan dava sonucunda Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarih, 2011/132-2012/546 esas-karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanarak kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, eylemlerin bir bütün halinde zincirleme tek suç oluşturduğu gözetilerek TCK.nun 245/3, 43. maddeleri uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilip, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/132 esas sayılı dosyası üzerinden verilen cezanın, verilecek cezadan mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi,
b- Kabul ve uygulamaya göre de;
1) Aynı bankaya ait birden fazla kartın değişik zamanlarda kullanılarak yarar sağlanması nedeniyle TCK.nun 61. maddesi dikkate alınıp hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, ayrı ayrı hükümler kurulması,
2) TCK.nun 245/3. madde ve fıkrası uyarınca temel hapis cezasının alt sınırının 4 yıl olduğu gözetilmeden yazılı şekilde eksik tayin edilmesi,
3) Suça konu kredi kartlarının değişik zamanlarda birden fazla kullanılması karşısında, TCK.nun 43/1. maddesi uyarınca cezalardan arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
4) TCK.nun 245/5. madde ve fıkrası gereği etkin pişmanlık hükümlerinin ancak TCK.nun 245/1. maddesi kapsamında uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan … A.Ş. vekili ile sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA,
10- Sanık … hakkında katılanlar … A.Ş.’ye yönelik sahte kredi kartı üretme suçundan kurulan mahkumiyet ve … adına kart üretme suçundan verilen davanın reddi hükümlerinin incelenmesinde;
a- Sahte banka veya kredi kartını üretmek ve kullanmak suretiyle yarar sağlama eylemlerinin mağduru, sahte oluşturulan banka veya kredi kartlarıyla ilişkilendirilen banka olduğu, suç tarihi itibariyle sahte belgelerle aynı bankaya ait birden fazla sahte kartların üretilmesi halinde zincirleme şekilde işlenen TCK.nun 245. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen suçun oluştuğu cihetle; dosya kapsamından … adına iki adet kart üretildiği ve sanığın … adına katılan … A.Ş.’den sahte kredi kartı aldığı iddiası ile sanık hakkında açılan dava sonucunda Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarih, 2011/132-2012/546 esas-karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine karar verildiği ve hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanarak kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, eylemlerin bir bütün halinde zincirleme tek suç oluşturduğu gözetilerek TCK.nun 245/2, 43. maddeleri uyarınca sanığın mahkumiyetine karar verilip, Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/132 esas sayılı dosyası üzerinden verilen cezanın, verilecek cezadan mahsup edilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi,
b- Kabul ve uygulamaya göre de; temel hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, aynı gerekçelerle adli para cezasına esas tam gün sayısının alt sınırın üstünde belirlenmesi suretiyle hükümlerde çelişkiye neden olunması,
Yasaya aykırı, katılan … A.Ş. vekili ile sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince oyçokluğuyla BOZULMASINA,
11- Sanıklar … ve … hakkında katılan TEB A.Ş.’ye yönelik …, … ve … kimlikleriyle işlenen nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Dosya kapsamı ve katılan bankanın cevabi yazısına göre; sanıkların katılan bankadan, adı geçen şahıslar adına kredi çektiklerine ilişkin belge ve delil bulunmadığının anlaşılması karşısında atılı suçların oluşmadığı gözetilmeden beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321 maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmanın CUMK.nun 325. maddesi uyarınca hakkında süre yönünden temyiz istemi reddedilen sanık …’a ve temyize gelmeyen sanık …’ya sirayetine, 19.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanıklar …, …, … ve … hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece sanıklar Asker Dicle ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan beş (5) kez mahkumiyetlerine ve sanıklar … ile … hakkında sahte kredi kartı üretmek suçlarından Fortisbank, HSBC Bank, Yapı ve Kredi Bankası ile …’a yönelik fiilleri sebebiyle TCK.nun 245/2 maddesi uyarınca mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşlerine aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
1- Sanıklar … ve … hakkında, sanıklardan …’dan ele geçirilen …, … ve … adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanları ile sanık …’dan ele geçirilen … ve … adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanlarını sanıklar … ve … ile fikir ve eylem birliği ile sahte olarak düzenledikleri iddia ve kabul edilmiştir.
Dosyada mevcut somut deliller ile mahkemenin kabulünde açıklandığı üzere …, … ve … adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanları …, … ve … adına düzenlenen nüfus cüzdanları ise …’dan ele geçirilmiştir.
Sanıklar … ve …’ın sahte oluşturulan nüfus cüzdanlarını düzenlediklerine ilişkin, diğer sanıklar … ve …’nın aşamalarda değişen çelişkili ve tutarsız ve bu itibarla suç atmadan öteye geçmeyen soyut beyanları dışında mahkumiyetlerine yeter derecede, her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı delil mevcut değildir.
Diğer yandan, sahteciliği iddia ve kabul edilen beş adet nüfus cüzdanından hangilerinin sanık … , hangilerinin sanık … tarafından düzenlendiği hususu da açıklığa kavuşturulmadan her iki sanığın beş kez cezalandırılmaları da hukuki değildir.
Bunun yanı sıra sahte beş adet nüfus cüzdanın sanıklar Asker ve … tarafından değişil zaman dilimlerinde düzenlenip düzenlenmediği hususu da araştırılmış değildir. Eylemin tek suç veya TCK.nun 43. maddesinin uygulama koşullarının oluşup oluşmadığı da tartışılmamıştır.
Bu nedenle sanıklar … ve … hakkındaki mahkumiyet kararlarının bozulması gerekmektedir.
2- Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır.
Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2. maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nun 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK.nun 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Diğer yandan TCK.nun 245/2. maddesinde düzenlenen suçun konusu sahte banka veya kredi kartıdır. Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması için farklı zamanlarda birden fazla kart üretilmesi gerekmektedir. Sahte oluşturulan kartın dayanağını oluşturan belgelerin konusu sahte banka veya kredi kartı olan suç yönünden TCK.nun 43. maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Ancak; sahtecilik suçu yönünden hüküm kurulması durumunda koşulları varsa zincirleme suç hükümleri uygulanabilecektir.
Ceza Genel Kurlunun 09.05.2017 tarih ve 2017/11-211, 2017/259 sayılı kararında da, TCK.nun 245/2. maddesindeki suçun oluşabilmesi için sahte banka veya kredi kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirerek üretilmesi veya bu şekilde üretilen kartın satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi gerektiği, kendisine kart verilmeyen kişinin kendi hesabıyla irtibatlandırarak kart üretilmesi halinde suçun oluşmayacağı ayrıca başkasına ait sahte nüfus cüzdanı kullanılarak oluşturulan sahte kart ile aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda kullanılmak suretiyle yarar sağlaması şeklindeki eylemlerin bir bütün halinde TCK.nun 245/3. maddesindeki suçu oluşturacağı hususu açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda, sanıklar … ve …’nın, …, …, …, …, … ve … adlarına oluşturdukları sahte nüfus cüzdanları ile Fortisbank, HSBC Bank, Yapı ve Kredi Bankası ve … şubelerine başvurarak kredi kartlı sözleşmesi imzalamaları ve bu kişiler adına kredi kartı çıkarılıp kullanılması şeklinde gelişen olayda, doğrudan bankaya başvurularak kartın çıkarılması karşısında TCK.nun 245/2. maddesi kapsamında kart sahibinin banka hesabı ile bir ilişkilendirme söz konusu olmadığından unsurları oluşmayan suçtan sanıkların beraatine karar verilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkeme kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşlerine iştirak edilmemiştir.19.11.2018
KARŞI DÜŞÜNCE
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığının 09/04/2008 tarih ve 2008/7888 esas sayılı iddianamesinde sanıklar … ve …’ın eylemleri anlatılırken bu sanıkların diğer sanıkların “ ..kredi müracaatlarına ve dolayısı ile dolandırıcılık suçuna iştirakleri olmaksızın sadece para karşılığında sahte nüfus cüzdanı, nüfus cüzdanı fotokopisi ve kimlik bilgilerini temin edip verdikleri”
“Şüpheliler … ve …’nın alınan savunmalarında sahte nüfus cüzdanı ve belgelerin …’ın aracılığı ile … ve …’den temin ettiklerini” beyan ettikleri
“Şüpheliler … ve … ise sahte nüfus cüzdanlarını kendilerinin temin etmediklerini beyan edip üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri” şeklinde anlatımda bulunduğu ve sanıkların TCY’nın 204/1 (7 kez), 53/1, 63, 54/1 maddeleri gereğince cezalandırılmalarının talep edilmiştir.
Sanıklar …, … ve … aşamalardaki savunmalarında atılı suçlamaları kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
Sanıklar … ve … kovuşturma aşamasında söz konusu sahte nüfus cüzdanlarını … ve …’den aldıklarını tekrar etmemişlerdir.
Sanıklar … ve …’la ilgili mahkumiyet gerekçesinde yerel mahkeme hiçbir delile dayanmaksızın “diğer sanıklar … ve …’nin para karşılığında sahte nüfus cüzdanı, nüfus cüzdan fotokopisi ve kimlik bilgilerini temin ettiklerini kabul ederek her iki sanığın da cezalandırılmalarına karar vermiştir.
Anlatılan oluş ve dosya kapsamına göre sanıklar … ve …’ın atılı suçları işlediklerine dair şüpheden arınmış yeterli ve kesin delil bulunmadığı, haklarında beraat kararı verilmesi gerektiği,
Mahkemenin kabulüne göre de hangi sanıktan kaç adet belge alındığı, bu belgeler alındı ise aynı anda veya farklı zamanlarda alınıp alınmadığı araştırılmadan sanıkların her bir belgeden ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği, bu nedenlerde sanıklar hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan, mahkumiyet kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.19.11.2018