Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2018/7206 E. 2018/14379 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/7206
KARAR NO : 2018/14379
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık … hakkında hükmolunan hapis cezasının süresine göre sanık müdafinin vaki duruşmalı inceleme isteminin CMUK.nun 318. maddesi uyarınca REDDİNE,
Dosya üzerinden yapılan incelemede;
I- Sanıklar …, … ve … hakkında kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde:
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık … müdafinin delil yetersizliğine, sanık … müdafinin eylemin ruhsatsız silah bulundurma olarak nitelendirilmesi gerektiğine yönelik; sanık … müdafinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle sanıklar … ve … yönünden kurulan hükümlerin oybirliğiyle, sanık … yönünden kurulan hükmün oyçokluğuyla ONANMASINA,
II- Sanık … hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde:
Sanığın 6136 sayılı Yasanın 12/1…2. madde ve fıkraları uyarınca silah ticareti yaptığı iddiası ile açılan davada; oluşa ve dosya kapsamına göre sanığın silah ticareti yaptığına dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, kişisel gereksinime dayalı bireysel satış niteliğinde olduğu saptanan eylemin 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilerek değişen suç vasfı nedeniyle sanığın 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası uyarınca
cezalandırılması ile yetinilmesi gerekirken, iddianamede sanık hakkında tek sevk maddesi olarak 6136 sayılı Yasanın 12/1…2. madde ve fıkralarının gösterildiği gözetilmeden eylemler bölünerek 6136 sayılı Yasanın 12/1…2. madde ve fıkralarından dolayı beraatine, 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık … ve müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık … hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece 6136 sayılı Kanunun 12/2, 62, 52, 53. maddeleri uyarınca altı yıl sekiz ay hapis ve 16,600 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin hükmün onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
… İl Emniyet Müdürlüğünün bazı şahısların silah kaçakçılığı yaptığı yönündeki bilgileri üzerine sanıklar …, …, …, … ve … hakkında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbirine başvurulduğu ve soruşturma kapsamında 09.04.2014 tarihinde sanıklara ait iş yeri ve konutlarında yapılan arama işlemi sonunca;
– Sanık …’un evinde 6136 sayılı Yasa kapsamına girmeyen av tüfeği ve fişeği,
– Sanık …’un evinde yapılan aramada 6.35 mm çapında tabanca ve 12 adet mermi ile 14 adet 9 mm çapında mermi,
– Sanık …’ya ait evde bir adet 9 mm çapında Kırıkkale marka tabanca,
– Sanık …’ın evinde yapılan aramda 4 adet 6136 sayılı Yasa kapsamında tabanca, bir adet kurusıkı tabanca ve mermiler ele geçirilmiştir.
Sanık …’un iletişimin tespiti kapsamında haklarında beraat kararı verilen … ve … ve sanıklardan … ile 28.10.2013, 30.11.2013, 27.12.2013, sanıklardan … ile 03.12.2013 tarihli telefon görüşmeleri bulunmaktadır.
Telefon görüşme içeriklerinin genel olarak, oto boya, jant, lastik ve oto ticareti ile ilgili olduğu görülmektedir.
Sanık tüm aşamalarda, özel bir şirkette finans işinde çalıştığını ancak geçimini sağlamak ve kazanç amacıyla zaman zaman değişik işler yaptığını bu kapsamda oto, oto lastik, jant vb. eşyaları alıp sattığını savunmuştur.
Sanığın telefon görüşme içeriklerindeki sözcük ve ifadelerin silah olarak değerlendirilmesi hukuken olanaklı değildir.
Burada dikkat çekici olan arama işlemleri 09.04.2014 tarihinde yapılmış, sanık … ile …’da bir adet tabanca, sanık …’ta beş adet tabanca ele geçmiştir.
Sanık …’ın telefon görüşmeleri diğer sanıklardaki tabancaların ele geçirilmesinden 3…4 ay öncesine aittir.
3…4 ay önce yapılan telefon görüşmelerini çok sonra ele geçen tabancalar ile ilişkilendirmek de mümkün değildir.
Başka bir anlatımla, sanığın telefon görüşmelerini görüşmeden 3…4 ay sonra sanıklar …, … ve …’ta ele geçen silahlarla ilgili konuşma olup olmadığı hususunda dosyada hiçbir kanıt yoktur.
Esasen mahkeme de bu hususta bir değerlendirme yapmamış, CMK.nun 230/1…b maddesi uyarınca mahkumiyete esas alınan deliller gösterilmemiş, suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilmemiştir.
Telefon görüşmelerinde söz geçen silah ve mermilerin hangileri olduğu kararda belirtilmemiştir.
Bu durumda Yargıtay Ceza Genel Kurulu ile 8. Ceza Dairesinin istikrar kazanan içtihatlarına göre, telefon görüşmelerinde bahsi geçen silahların ele geçmemesi ve nitelikleri itibarıyla 6136 sayılı Yasa kapsamında ve ateşe elverişli olup olmadıklarının saptanmaması ve telefon görüşmelerini somut delillerle desteklenmemesi karşısında belirti niteliğindeki iletişimin kayıtları yeterli delil sayılamayacağından beraat kararı verilmelidir.
Ayrıca Ceza Genel Kurulunun 14.07.2009 tarih ve 2009/8…72 esas, 2009/198 karar, 04.11.2014 tarih ve 2013/1…283 esas, 2014/489 sayılı kararı ile bir çok kararında “Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan ‘in dubio pro reo’ yani ‘kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanılmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu da budur. denilmek suretiyle tam aydınlatılamamış ve gerçekleşme şekli şüpheli olayların sanık aleyhine yorumlanması mümkün olmadığı ifade edilmiştir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Somut olayda, sanık …‘un evinde veya iş yerinde silah ele geçmemesi diğer sanıklar …, … ve …’ın ev ve iş yerlerinde 09.04.2014 tarihinde arama yapılması ve silahların ele geçmesi göz önüne alındığında 3…4 ay önce yapılan ve içerikleri itibarıyla silahla ilgili olduğuna dair kuşku bulunan telefon görüşmeleri dışında sanığın atılı silah ticareti suçunun işlediği hususunda her türlü şüpheden uzak yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığından yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Bu itibarla, sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.13.12.2018