Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2018/3652 E. 2020/10580 K. 27.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/3652
KARAR NO : 2020/10580
KARAR TARİHİ : 27.02.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İftira

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan Cumhuriyet Savcısının suçun sabit olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, 27.02.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

Sanık … hakkında iftira suçundan açılan kamu davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda beraatine ilişkin kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Sanığın, … ilçesi … mahallesi … mevkii No:1 sayılı yerde katılan …’nun işletmeciliğini yaptığı … isimli işyerinde garson-konsomatris olarak çalıştığı, 21.01.2014 tarihinde saat 08:00 sıralarında, İlçe Emniyet Müdürlüğünü arayarak işvereni olan katılan tarafından cinsel saldırıya maruz kaldığını beyanla şikayetçi olmuş, 31.01.2014 tarihinde de Cumhuriyet Savcılığı’ndaki ifadesinde, katılanın zorla ilişkiye girmediğini, rızası ile ilişkide bulunduğunu katılan ile olan sorunu ve alkolün etkisiyle iddiada bulunduğunu beyan etmiş, Cumhuriyet Savcısı tarafından CMK.nın 160/2 maddesine uygun yapılan soruşturma sonucu … hakkında delil bulunmadığından 03.03.2014 tarihinde Ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilerek sanık hakkında iftira suçundan kamu davası açılmıştır.

Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonunda “sanığın safhalardaki çelişkili beyanları, sanığın mağdurun gazinosunda konsomatris olarak çalışması, mesleği ve dosyadaki kamera görüntüleri itibariyle patronu olan mağdur ile rızası ile ilişkiye cinsel ilişkiye girmiş olabileceği gibi ekonomik, psikolojik ve fiziksel baskıyla da cinsel ilişkiye girmiş olabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve tam bir vicdani kanaat oluşturacak somut delil elde edilemediğinden şüpheden sanığın yararlanacağı, evrensel ilkesi gereği CMK.nın 232/1-e maddesi uyarınca beraatine” gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiştir.
Öncelikle şu hususu belirtmek gerekir ki, yerel mahkeme beraat gerekçesi YASAL ve CMK.nın 230 maddesine uygun değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 11.06.2019 tarih ve 2018/16-573 (E), 2019/466 (K) sayılı kararı ile birçok kararda vurgulandığı üzere Anayasanın 141 ve CMK.nın 34, 230 ve232 maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hükmün “Gerekçe” kısmında mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmelidir.
Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Kanuni yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi UYGULAMADA KEYFİLİĞE YOL AÇACAKTIR. Bu itibarla KEYFİLİĞİ ÖNLEMEK, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkan sağlamak bakımından hükmün gerekçeli olmasında ve bu gerekçeninde hukuki ve kanuni olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Somut olayda katılana ait müzikholde garson-konsomatris olarak çalışan sanığın, 21.01.2014 günü saat 08:00 de sıralarında işvereni olan katılan …’nun odasına gelerek zorla cinsel ilişkide bulunduğunu, bağırıp yardım istediğini ancak yanıt alamadığını beyanla katılandan şikayetçi olmuş, 31.01.2014 tarihinde Cumhuriyet Savcısına vermiş olduğu ifadesinde katılanla problemi olduğunu ve alkolünde etkisiyle şikayette bulunduğunu cinsel ilişkinin rızasıyla gerçekleştiğini ifade etmiştir.
Dosyada mevcut güvenlik kamera görüntüsüne göre saat 03.53’te yani cinsel saldırının gerçekleştiği iddia olunan saat 02.30 dan sonra mağdur ve sanığın yatakhane önünde konuşup öpüştükleri 21.01.2014 tarihli adli muayene raporuna göre de saat 11:22 itibariyle 2.53 promil alkollü olduğu, olayın saat 02:30 da gerçekleştiğinin iddia edilmesi karşısında Adli Tıp uygulamaları gözetildiğinde sanığın olay, anında alkol promil miktarının çok daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Soruşturma evresinde beşanlarına başvurulan tanıklar …, …, …, …, …, … ve …, sanık … çok alkol aldığı ve sorun çıkardığı, olay gün ve saatinde … … ile aynı binada yan yana veya altlı üstlü odalarda kaldıklarını bağırma veya imdat isteme olsa idi duyabileceklerini beyan etmişlerdir.

Dosyadaki tüm delillerden, sanık … …’nun sorunlu bir çalışan olup olay gün ve saatinde de aşırı derecede alkollü olduğu, zorla ilişkiye girildiğine ilişkin hiçbir somut delili bulunmadığı ve esasen sanığın iddiasından 31.01.2014 tarihinde dönmüş olması ve … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi karşısında iftira suçu subuta ermiştir.
Mahkemenin beraat gerekçesindeki “sanığın mağdurun gazinosunda konsomatris olarak çalışması, mesleği …” gibi gerekçeler YASAL OLMAYIP KEYFİ GEREKÇELERDİR.
Yukarıda özetlenen Yargıtay Ceza Genel kurul kararında da belirtildiği üzere mahkeme kararlarının gerekçeleri dosya muhtevasına, hukuka ve kanuna uygun olmalıdır. Başka türlü gerekçe KEYFİ olup hukuka ve kanuna aykırılık oluşturur.
Mahkemenin beraat gerekçesinin kabulü durumunda kişilerin yaptıkları iş, meslekleri gibi kanuni olmayan kavramlarla değerlendirme yapılarak hakimin iç dünyası olan dünyaya ve olaylara bakışı sonucu hüküm kurulacaktır ki bunu hukuki ve kanuni dayanağı olmayacağı gibi kabulü de mümkün değildir. Bu durumda hukuk aleminde kaos ve tam bir keyfilik hüküm sürecektir.
Diğer yandan maddi vaka ve somut olgulara dayanmayan ihbar ve şikayetlerin şikayet hakkı kapsamında değerlendirilmesi veya yukarıda açıklandığı üzere dosyadaki somut deliller gözardı edilerek hakimin iç donyasındaki subjektif değerlendirmeler sonucu hüküm kurulması durumunda kişilerin onur, şeref ve saygınlıkları rencide edilmiş olacak, namuslu ve dürüst kişiler korumasız kalacak ve toplum nezdinde itibarları sarsılacaktır.
Sanık … …, işvereni olan katılan … hakkında TCK.nın 102/2, 3-b maddesinde tanımı yapılan ve asgari 18 yıl hapis cezasını gerektiren cinsel saldırı suçunu işlediği yönünde iddiada bulunmuş ve bu iddianın gerçek olmadığının anlaşılması karşısında iftira suçu sübuta erdiğinden yerel mahkemenin beraat kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin beraat kararının onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir. 27.02.2020