Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2018/1244 E. 2018/13600 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1244
KARAR NO : 2018/13600
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmak suçundan şüpheliler … ve … haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Didim (Yenihisar) Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06.03.2017 tarihli ve 2016/2706 soruşturma, 2017/579 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Söke Sulh Ceza Hakimliğinin 29.05.2017 tarihli ve 2017/1556 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet Savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet Savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda müşteki vekili tarafından, şüphelilerin gerçeğe aykırı olarak bilirkişi raporu düzenlediklerinden bahisle şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma sonucunda Didim (Yenihisar) Cumhuriyet Başsavcılığınca yargılaması hukuk mahkemelerinde devam eden davada bilirkişi delilinin takdir yetkisinin Hukuk Hakimine tanındığı, hukuka aykırı olarak düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz hakkının tanındığı, bilirkişi raporunun Savcılık tarafından değerlendirilmesinin hukuk yargılamasına müdahale olacağı gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şüpheliler … ve …’ın Didim Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/518 esas sayılı dosyasına sunmuş oldukları bilirkişi raporunun gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğini yine aynı raporda imzası bulunan … ‘nun, Didim (Yenihisar) Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/389 esas sayılı dosyasına hazırladığı raporda belirtmesi karşısında, … ‘nun raporun sıhhatine ilişkin tanık olarak beyanının alınması, şüphelilerin dinlenilmesi, Didim (Yenihisar) Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/518 esas ve 2014/389 esas sayılı
dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.01.2018 gün ve 10872 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2018 gün ve KYB/2018-4025 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Müşteki … vekilince Didim Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 06.06.2016 havale tarihli dilekçe ve müştekinin Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde özetle “Müştekinin … Turizm Taşımacılık isimli şirketin yetkilisi olduğu, söz konusu bu şirketin Didim … Resort isimli otelin de üzerinde bulunduğu taşınmazın %65 pay oranı ile hissedarı bulunduğunu, söz konusu taşınmazın 2010 yılı öncesine ait gelirinden hisselerine düşen miktarların taraflar üzerindeki paylarının hesaplanması ve alınması için Didim Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, 2010/518 esas sayılı dosyası üzerinden görülen dava dosyasında verilen karara esas olan bilirkişi raporunun gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş olduğu, bu dosya üzerinden verilen karar sonucunda 13.000.000 TL civarında borçlandığı, söz konusu dava sonuçlandıktan sonra 2011 yılı ve sonraki yıllara ait davacılar hissesinin tespiti için 2014 yılında yeni bir dava açıldığı, halen Didim 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/389 Esas sayılı dosyası üzerinden derdest olup yargılaması devam eden bu dava dosyası içerisinde Mali Bilirkişi olarak rapor tanzim eden …’nun, daha önceki mahkeme kararında esas alınan raporda da imzasının bulunduğu, …’nun Didim 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/389 Esas sayılı dosyasına vermiş olduğu raporda, daha önce yargılaması yapılan 2010/518 sayılı dosyada imzası bulunan raporun gerçeğe aykırı olduğunu bizzat beyan etmiş olduğu,hatta daha önceki rapora esas alındığı söylenen CD’ yi hiç bir zaman görmediğini ,heyette bulunan diğer bilirkişilerin, heyet halinde görüşüldükten sonra rapordaki rakamları değiştirmiş olduklarını ifade ettiğini belirterek gerçeğe aykırı rapor düzenleyen bilirkişiler hakkında şikayetçi olması üzerine Didim (Yenihisar) Cumhuriyet Başavcılığınca günlü kararda “Yargılaması Hukuk Mahkemesinde devam eden davada bilirkişi delilinin takdir yetkisinin Hukuk Hakimine tanındığı, hukuka aykırı olarak düzenlenen bilirkişi raporuna itiraz hakkının tanındığı, bilirkişi raporunu Savcılığımızın değerlendirmesinin Hukuk Yargılamasına müdahale olacağı ayrıca herhangi bir suç oluşması durumunda yargılama sonunda yeniden soruşturma yapılabileceği” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, verilen bu karara karşı yapılan itirazın, mercii tarafından reddedilmesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemeleri Kanununda;
“Madde 160 – (1) Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet Savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.
Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet Savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.
Madde 172 – (1) Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet Savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18.06.2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet Savcısına gönderir. Cumhuriyet Savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25.05.2005-5353 S.K./26.mad) Sulh Ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet Savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklinde yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Cumhuriyet Savcısı kendisine yapılan suç duyurusu veya şikayet üzerine suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti için hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurmalıdır. Toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açması, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermesi gerekmektedir.
Soruşturmaya konu olayda, belirtilen dava dosyalarının getirtilip incelenmesi, şüphelilerin ve Kurtul Tibet Burakoğlu’nun tanık sıfatıyla ifadelerinin alınması, mevcut raporlar arasındaki çelişki ve farklı tespitlerin neden kaynaklanmış olabileciğine ilişkin üçüncü bir bilirkişi raporunun aldırılması gerekirken, hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan müştekinin ifadesinin alınması ile yetinilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması nedeniyle itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin 29.05.2017 gün, 2017/1556 değişik iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine, 29.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.