Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2018/11361 E. 2019/10898 K. 19.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/11361
KARAR NO : 2019/10898
KARAR TARİHİ : 19.09.2019

İhbarname No : KYB – 2018/86205

Mala zarar verme suçundan sanıklar …, …, … ve …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1 (…), 29 (…), 62 (…) ve 52. (…) maddeleri uyarınca ayrı ayrı 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmalarına dair … 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.05.2018 tarihli ve 2015/775 esas, 2018/351 sayılı kararını kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 3. fıkrasında “Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez” şeklinde düzenlenen “…etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar…” kısmının madde metninden çıkarılarak, etkin pişmanlık hükümlerine tâbi suçların da uzlaştırma kapsamına alındığı, bu itibarla sanıkların üzerine atılı mala zarar verme suçunun da uzlaşma hükümlerine tâbi kılındığı,
Uzlaşma ile ilgili mevzuatımızda yer alan tebligata ilişkin düzenlemeler incelendiğinde,
02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; … gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya … Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki,
Aynı Kanun’un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere … gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa tebligat parçası üzerine adresin mernis adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirtilerek tebliğ yapması gerektiği;
Somut olayda uzlaştırmacının müştekiye ve sanıklara uzlaşma teklifi yapmak üzere iadeli taahhütlü davet mektubu gönderdiği akabinde de… ile aradığı, buna karşın müştekinin ve sanıklar … ve …’nun uzlaştırma görüşmelerine gelmemeleri nedeniyle uzlaştırma içeriğinin anlatılamadığı, uzlaştırmacı tarafından müşteki ve sanıklara ulaşılamaması aşamasından sonra yukarıda detaylıca açıklandığı üzere bürodan bilinen son adreslere uzlaştırma teklifinin gönderilmesini talep etmesi ve büronun da açıklandığı şekilde tebliğ yapması gerekirken, uzlaştımacı tarafından müşteki ve 2 sanığa teklif için çağrı yapmak amacıyla iadeli taahhütlü mektup yolu ile davetname gönderilmesi ve davetnameden sonra… yolu ile de uzlaştırma içeriğinden adı geçenlerin bilgilendirilememesi üzerine uzlaşma sağlanamadığı şeklinde düzenlenen raporun usulünce tanzim edilmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 19.10.2018 gün ve 9843 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.10.2018 gün ve KYB/2018-86205 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanıklara isnat edilen mala zarar verme suçunun 02.12.2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin madde metninden çıkarılması sebebiyle soruşturma ve kovuşturulması şikayete bağlı hale geldiği, soruşturma aşamasında sanıklar uzlaşmak istediklerini beyan ederken katılan, zararının giderilmesi halinde uzlaşmak istediğini bildirdiği, ancak bu tarihte suçun uzlaşma kapsamında olmaması nedeniyle sanıklar hakkında dava açıldığı, kovuşturma aşamasında 29.12.2016 tarihli duruşmada durma kararı verilerek 6763 sayılı kanunla değişik CMK.nın 253-254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu’na gönderilmesine karar verildiği, uzlaştırmacı tarafından düzenlenen 17.07.2017 tarihli raporda müştekinin… ve posta yolu ile uzlaşmaya davet edilmesine rağmen görüşmeye katılmadığı ayrıca telefonda uzlaşmayı kabul etmediğini beyan ettiğinin yazılı olduğu görülmüştür.
Adli soruşturmanın başladığı tarihten hüküm tarihine kadar geçen süre içerisinde gerek sanıkların gerek şikayetini devam ettiren katılanın uzlaşma konusunda dosyaya yansıyan bir iradelerinin bulunmadığı, uzlaştırmacı tarafından düzenlenen rapordan sonra 22.05.2018 tarihli celsede dinlenen katılan vekilinin “şikayetimiz devam etmektedir, zararımız halen giderilmemiştir, sanıkların teşdiden cezalandırılmalarını talep ederiz” şeklindeki beyanı da dikkate alındığında; yeniden uzlaştırma yoluna gidilmesinin bir fayda sağlamayacağı ve yargılamayı gereksiz yere uzatacağı anlaşıldığından mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.