YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/10366
KARAR NO : 2019/374
KARAR TARİHİ : 10.01.2019
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık, genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde kasten silahla ateş etme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya göre;
1- Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Dosya kapsamında mevcut Kriminal Polis Laboratuvarının ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın raporlarında; sanığa ait kuru-sıkı tabancanın, namlusu dairsel yapıda (ortasında boşluk bulunan) gaz ayırıcı parçasının mevcut olduğunu ancak bu haliyle özel nitelikteki ateşli silah fişeği durumuna dönüştürülmüş fişekleri atabildiklerinin belirtilmesi, tabanca üzerinde değişiklik yapılıp yapılmadığı hususunda mütalaa verilemeyeceğinin belirtilmesi ve sanıkta özel nitelikte tadil edilmiş mermi ele geçirilememiş olması ve sanığın tüm aşamalarda suça konu silahın kurusıkı tabanca olduğuna ilişkin savunması karşısında, sanığın savunmasının aksine ele geçen tabancanın vasfını bilerek bulundurduğuna veya sonradan değişiklik yaptığına dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, sanığın atılı suçtan beraati ve bizatihi suç teşkil eden 6136 sayılı Yasa kapsamındaki tabancanın müsaderesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, ahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca oybirliğiyle BOZULMASINA,
2- Sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemeye gelince;
Silah niteliğinde bulunmayan kuru sıkı tabanca ile havaya ateş etme eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 170/1-c madde ve fıkrasında tanımlanan ve içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan gürültüye neden olma kapsamında olup idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan sanık hakkında açılan kamu davasının konusu eylemin oluşturduğu kabahatin zamanaşımına uğraması nedeniyle 5226 sayılı Kabahatler Kanunun 20/2-c maddesi gözetilerek “İdari yaptırım uygulanmasına yer olmadığına”, 10.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.