Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2017/19406 E. 2018/1720 K. 19.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/19406
KARAR NO : 2018/1720
KARAR TARİHİ : 19.02.2018

Nitelikli hırsızlık ve banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarından sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1…b, 245/1, 43/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis, 3 yıl 10 ay 7 gün hapis ve 1.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Malatya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli ve 2013/401 esas, 2014/381 sayılı kararının Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 26.01.2017 tarihli ve 2016/3325 esas, 2017/722 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlü müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin anılan Mahkemenin 13.04.2017 tarihli ve 2013/401 esas, 2014/381 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair mercii Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.04.2017 tarihli ve 2017/429 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Malatya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli kararını müteakip, sanık müdafiinin, etkin pişmanlık hükümlerinin sanık hakkında uygulanması gerektiğinden bahisle yaptığı yeniden yargılanma talebinin reddine karar verilmiş ise de,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli ve 2012/3…909 esas, 2014/121 sayılı kararında, “Delil ve olayların, yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için “yeni” olması gerekmektedir. Hükmü veren mahkemeye bildirilmemesi sebebiyle, hükümde dikkate alınmamış olan her olay ve delil hükümlü tarafından bilinip bilinmemesi önemli olmaksızın “yeni” olarak nitelendirilmektedir. Olay ya da delilin yeniliği, olayın kesin hükümden sonra meydana gelmiş olmasıyla değil, kesinleşmiş olan hükmün verilmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ile bağlantılıdır. Kesin hükümden önce meydana gelen ancak mahkemenin bilgisine sunulmayan ya da mahkeme tarafından değerlendirilmeyen deliller ve olaylar da “yeni” sayılmalıdır. Bu doğrultuda hükmü veren mahkemeye bildirilmediğinden yargılama yapılırken değerlendirilemeyen her türlü olgu ve delil de “yeni” sayılmaktadır.” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, sanık müdafii tarafından yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin dilekçe ekinde bulunan 25.08.2013 tarihli “BELGEDİR” başlıklı belgenin incelenmesinde, olay nedeniyle mağdurun uğramış olduğu zararın, iddianame tanzim tarihinden önce kefil tarafından giderildiği hususuna ilişkin olduğu, yine mağdur tarafından sunulan 07.04.2017 tarihli dilekçe ile de zararının kefil tarafından 25.08.2013 tarihinde tamamen giderildiğinin, ancak kefilin kendisine yapmış olduğu ödemeyi sanıktan geri alabilmesi için zararın karşılanmadığı yönünde beyanda bulunduğunu
belirtmiş olması karşısında, anılan belgede kefil olarak imzası bulunan…’un ve mağdur …’in dinlenilmesinin mağdurun uğramış olduğu zararın giderilip giderilmediği hususunda olayı aydınlatacak mahiyette bulunduğu, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiği de gözetildiğinde, yargılamanın yenilenmesi talebi olarak ileri sürülen delillerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 318 ilâ 321. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesini gerektirecek mahiyette olup olmadığının tespiti bakımından, kabule değer görülerek, toplanacak diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul veya reddine karar verilmesinin uygun olacağı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.08.2017 gün ve 2017/6378 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.09.2017 gün ve KYB/2017…50758 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dosya kapsamına göre; hükümlü hakkında nitelikli hırsızlık ve başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçlarından yapılan yargılama sonucunda her iki suçtan da cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz üzerine, Dairemizin 26.01.2017 tarih, 2016/3325…2017/722 esas…karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, kararın infazı sırasında, sanık müdafiinin yeni delil ortaya çıktığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, talebin aynı mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine, bu karara itiraz edildiği, itirazın da reddedilmesi üzerine merci kararına yönelik olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK.nun “Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri” başlıklı 311. maddesinin (e) bendinde; “Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılamanın yenilenmesi konusunun ele alındığı 11.03.2014 tarih ve 2012/3…909 esas ve 2014/121 sayılı kararında; “Yeni olay ya da delilin yargılamanın yenilenmesi sebebi olması için aynı zamanda “önemli” de olması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile yeni deliller ve olaylar ortaya konulduklarında tek başlarına ya da önceden sunulan delillerle birlikte değerlendirildiğinde sanığın beraatini veya daha hafif bir ceza uygulanmasını gerektirecek nitelikte olmalıdır.
Yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule şayan olup olmadığı konusunda şekil şartının yerine getirilmesi yeterli olmayıp, ikame olunan olay ve delillerin önceden ileri sürülmeyen ve tamamen yeni nitelik taşıyan yapıda olması ve tek başına veya diğer deliller birlikte incelendiğinde hükümlü lehine değerlendirmeye ve önceki hükmü değiştirmeye mahkemeyi yönlendirecek ciddiyette bulunması gerekmektedir. Bu özelliği taşımayan iddialarla, sırf şekli unsurların yeterliliğinden bahisle yargılamanın yenilenmesinde delil toplamaya ya da bu safha aşılarak duruşmalı incelemeye yönelmek kanun koyucunun amacıyla ve olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesinin yapısıyla uyuşmamaktadır. Diğer bir ifade ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilmesi için kesin hükümden dönülmesini gerektirecek, duruşma açılmasını haklı ve gerekli kılacak ciddiyette yeni delil ve olayların ortaya konulması zorunludur.
Buna göre, yargılama aşamasında yerel mahkemece temas edilen, bilgi sahibi olunan, incelenen ve hüküm verilirken göz önüne alınan, temyiz aşamasında da Özel Dairece incelenip değerlendirilen bir delile ilişkin olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmak mümkün olmadığı gibi, bu tür nedenlere dayalı olarak yapılan taleplerin de kabul edilmemesi gerekmektedir.
Bu nedenle, gerek ilk derece yargılamasında gerekse temyiz aşamasında ileri sürülen, yargılama makamlarının bilgi sahibi olduğu, suçun sübutu ve nitelendirmesi bakımından göz önüne alınan, bu şekilde aşamalarda değerlendirilen olay ve delillere dayalı olarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulması durumunda, CMK.nun 318/3. maddesi uyarınca mahkemece yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.” görüşlerine yer verilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi kurumu kesin hükme karşı öngörülen olağanüstü yasayolları arasında yer aldığından, bu yola başvurulabilmesi için ortaya konulan gerekçelerin, yeniden yargılamaya başlanmasını gerektirecek nitelik, önem ve ciddiyete sahip olması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; yargılamanın yenilenmesi istemi, katılan … ve hükümlü müdafiinin hükümden sonra dosyaya sunduğu dilekçelerine ilişkindir. Yerel mahkeme tarafından CMK.nun 311. maddesinde düzenlenen koşulları taşımadığı, sanık müdafiinin yeni delil olarak dosyaya sunduğu belgenin daha önce dosyaya sunulduğu, katılan vekilinin son celse zararın giderilmediğini beyan ettiği ve belgenin gerekçeli kararda değerlendirildiği gerekçeleriyle reddedilmiş, bu karara yapılan itiraz da Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yerinde görülmemiştir.
Yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde, katılan …, hükümden sonra dosyaya sunduğu dilekçesinde; zararın, hükümden önce, 25.08.2013 günü kefil…tarafından giderildiğini, ….’un parayı hükümlüden alabilmesi için ricası üzerine mahkemede zararın giderilmediğini beyan etmek durumunda kaldığını söylemiştir.
Hükümden sonra şikayetinden vazgeçtiği anlaşılan katılan … ve vekili yargılama sürecindeki tüm beyanlarında, zararın giderilmediğini ileri sürmüşler; hükümlü 27.02.2014 tarihli savunmasında zararın giderildiğine dair bir beyanda bulunmamış ve mahkeme de katılan ile sanığın beyanlarına itibar ederek sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerini uygulamamıştır.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararındaki açıklamalar, soruşturma ve kovuşturma sürecindeki ifadeler ile dilekçelerdeki anlatımlara göre, yargılamanın yenilenmesine yönelik istemde ileri sürülen katılan ve hükümlü müdafiinin sonradan ileri sürdüğü iddialarının, Yerel Mahkemece ve bu kararı denetleyen Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek nitelik ve ciddiyette görülmemesinde, hukuka aykırılık bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, evrakın Adalet Bakanlığına gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.