Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/9777 E. 2015/21415 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/9777
KARAR NO : 2015/21415
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması

Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- …, … ait kredi kartı sözleşmeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 19.06.2008 tarihli raporda “…dört adet form haricindeki diğer formlar üzerindeki yazı, rakam ve imzalar ile … ve …’ın mukayese yazı, rakam ve imzaları arasında gerekli karşılaştırma yapılmış ise de, adı geçen şahısların mevcut mukayese yazı, rakam ve imzalarına kıyasla sağlıklı bir kanaate ulaşmak mümkün olamamıştır. Bahse konu belgelerdeki yazı, rakam ve imzaların … ve …’ın özellikle samimi ve huzurda (formların içeriğini kapsayacak şekilde, büyük-küçük harf formunda) alınacak bol miktarda mukayese yazı, rakam ve imzalarıyla değerlendirmesi daha sağlıklı olacaktır.” denilmesine karşın, eksiklikler giderilerek yeniden rapor aldırılması gerektiğinin gözetilmemesi ile … ve …’tan dosyada ismi geçen kişilerden hangileri adına düzenlenen kredi kartı sözleşmelerinin sahte olduğu, sözleşmeler sonucu kimler adına kredi kartı düzenlendiği ve kullanılıp kullanılmadığı ilgili bankalardan sorulmak suretiyle kesin olarak saptandıktan sonra, sahte olduğu belirtilen kredi kartı sözleşmelerinin asılları getirtilip bu sözleşmeler üzerinde de inceleme yaptırılarak, sözleşmeler üzerindeki imza ve yazıların sanıkların elinden çıkıp çıkmadığı tespit edilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a- Başkasına ait banka hesabıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi 5237 sayılı TCK.nun 245/2. maddesinde, sahte banka veya kredi kartını kullanarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlanması ise anılan maddenin 3. fıkrasında birbirinden bağımsız ve ayrı ayrı suçlar olarak düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrada yazılı sahte kartın kullanılarak çıkar sağlanması suçunun oluşması için, 2. fıkrada kabul edilen suçun işlenmesi zorunlu olmayıp üretme, satınalma veya kabul etmenin dışında bir başka yolla kartın edinilmesi örneğin sahte kartın bulunması üzerine kullanımı suretiyle çıkar sağlanması olanaklıdır. Bu durumda, 2. fıkrada yazılı suçun oluştuğundan sözedilemeyeceği için, kullanma suçunun 2. fıkrada yazılı suçu da kapsadığı kabul edilemez. Ayrıca sahte kartı satan veya devreden kişinin kartı kullanımından ve 3. fıkradaki suçu işlediği de ileri sürülemez.
TCK.nun 245. maddesinin 2 ve 3. fıkralarının geçitli suç kabulü halinde, kullanmaya teşebbüs durumunda hükmolunacak asgari hapis cezası, 2. fıkrada düzenlenen sahte banka veya kredi kartını satın alma veya kabul etmenin asgari cezasının üçte biri olacaktır. Diğer bir anlatımla sahte kartı kullanmayan, kullanmaya teşebbüs etmeyen sadece bulunduran fail en az üç yıl hapis ve adli para cezası ile cezalandırılırken, satın aldığı veya ürettiği sahte kartı kullanmaya teşebbüs eden sanığın ise 1 yıl hapis ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilecek ve bu durum yasa koyucunun amacına, yasanın ruhuna, cezada orantılılık ilkesine aykırı olacaktır.
Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu malvarlığı aleyhine işlenen suçlardan olup, yasada “bilişim alanında suçlar” bölümünde düzenlenmesi niteliğini değiştirmeyecektir. TCK.nun 245. maddesinin 2. fıkrası banka ve kredi kartlarında sahteciliği, 3. fıkrası ise sahte belgenin kullanılmak suretiyle çıkar elde edilmesini düzenlemiştir. TCK.nun 212. maddesi gözetildiğinde, bu şekilde düzenleme ve her iki fiili işleyen failin, TCK.nun 245. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ile ayrı ayrı cezalandırılmaları yasada düzenlenen benzer suçlarla uyumlu ve yasa koyucunun amacına uygun olacaktır.
Ayrıca 2. fıkrada yazılı fiillerle 3. fıkrada yazılı suçun unsurlarını oluşturan fiiller farklı olup ”işlenen bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşması” gerçekleşemeyeceğinden farklı nev’iden fikri içtimayı düzenleyen TCK.nun 44. maddesinin uygulanması da mümkün değildir.
TCK.nun 245/2 maddesinde belirtilen suç seçimlik hareketli bir suç olup, belirtilen hareketlerden birinin yapılması suçun oluşumu için yeterli olup, suçun oluşması için üretme tek heraket değildir, sahte kart fail tarafından üretilmesede kabul edilmesi de suçu oluşumu için yeterlidir.
TCK.nun 245/2-3 maddesinde tanımlı olan bu suçların mağduru sahte banka veya kredi kartı ile ilişkilendirilen hesapların bulunduğu bankadır. Suçun mağdurunun ilgili banka olması nedeniyle, adlarına kart üretilen gerçek kişi sayısınca değil, banka sayısınca suç oluşacaktır. TCK.nun 245/2. maddesi ile aynı bankanın birden fazla kartının değişik zamanlarda üretilmesi halinde 43. maddesinin, sahte olarak üretilen kartların alışverişte kullanılması halinde ise banka sayısınca TCK.nun 245/3. maddesi ile aynı bankaya ait birden fazla kart ile veya bir kart ile değişik zamanlarda para çekilmesi veya harcama yapılması halinde ise TCK.nun 43. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Aynı bankaya yönelik olarak birden fazla gerçek kişi adına sahte kredi kartı ürettirmek amacıyla başvuru yapılması üzerine, bu başvurulardan bir kısmının kabul edilip kredi kartının üretilmesi durumunda ilgili bankaya yönelik olarak TCK.nun 245/2, 43 mad- desindeki suç oluşacak olup, 5464 sayılı Yasanın 37/2 maddesindeki suçun mağduruda banka olduğundan, aynı banka tarafından bir kısım başvuruların reddedilerek kartın üretilmemesi durumunda ayrıca 5464 sayılı Yasanın 37/2 maddesindeki suç oluşmayacak olup bu durum teşdit nedeni olarak değerlendirilmelidir.
Somut olayda; TCK.nun 61. maddesi dikkate alınıp alt sınırdan uzaklaşılarak sahte kart ürettirilen banka sayısınca ve aynı bankaya ait birden fazla sahte kartın üretilmesi ve kullanılması halinde ise kendi içerisinde zincirleme şekilde TCK.nun 245/2 ve 245/3. madde ve fıkralarında düzenlenen suçların oluşacağı gözetilerek uygulama yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde suçun mağdurunun adına sahte kart düzenlenen gerçek kişiler olarak kabul edilip buna göre ceza tayin edilmesi,
b- Sanık … hakkında, 5237 sayılı TCK.nun 245/2-3 madde ve fıkraları uyarınca temel hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hürriyeti bağlayıcı ceza yanında tayin olunan adli para cezalarının farklı gerekçe göstermeksizin alt sınırın üstünde tayini suretiyle çelişkiye neden olunması,
Yasaya aykırı, sanık … müdafiinin, sanık …’ın ve katılan … vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZUL- MASINA), 14.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.