Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/8956 E. 2015/23774 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/8956
KARAR NO : 2015/23774
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

İhbarname No : KYB – 2015/116410

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan sanık E.. Y..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245/1, 43 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis ve 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair (BAKIRKÖY) 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2013 tarihli ve 2012/365 esas, 2013/1071 sayılı kararını kapsayan dosyasıyla ilgili olarak:
Dosya kapsamına göre; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” kenar başlıklı 245. maddesinin 1. fıkrasında, “Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” Aynı Kanun’un 52/1 ve 2. fıkralarında ise, “Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulun- durularak takdir edilir.” hükümlerinin yer alması karşısında; sanık hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, herhangi bir teşdit sebebi ve farklı uygulamanın gerekçesi gösterilmeden adli para cezasının alt sınırın üzerinde belirlenmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 18.03.2015 gün ve 19075 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Baş- savcılığının 06.04.2015 gün ve KYB/2015-116410 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde de belirtildiği üzere,

sanığın yokluğunda verilen kararın, bilinen en son adresine yapılması, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adrese tebligat yapılamaması halinde ise adres kayıt sistemindeki adresin bilinen en son adres olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılması gerekmekte olup, incelemeye konu olayda, sanığın bilinen en son adresinin 06.06.2012 tarihinde alınan savunmasında bildirdiği S. Mahallesi S. Sokak no:20/3 olmasına karşın, gerekçeli kararın S. Mahallesi S. Sokak no:20/1 adresine çıkarıldığı gibi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatın geçerli sayılabilmesi için, adresini değiştiren kimsenin yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin de tespit edilememesi gerekmekte olup, dosya içeriğindeki tebligatlardan sanığın mernis adresi bulunduğu anlaşılmakla, 05.02.2014 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca yapılan gerekçeli karar tebligatının bu nedenlerle usulüne uygun olmadığı ve kararın henüz kesinleşmediği cihetle kanun yararına bozmaya konu edilemeyeceği anlaşıldığından,

Adalet Bakanlığının Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin (REDDİNE), dosyanın Adalet Ba- kanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.