Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/7317 E. 2015/18567 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/7317
KARAR NO : 2015/18567
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

Karşılıksız yararlanma suçundan sanık …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 58/6-7. maddesi uyarınca cezasının mükerrirleıe özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2013 tarihli ve 2012/1218 esas, 2013/426 sayılı kararını müteakip, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2013 tarihli ve 2012/1274 esas, 2013/558 sayılı kararını kapsayan dosyasıyla ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre; Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1274 esas sayılı kamu davasında suç tarihinin 07.09.2012, Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/6644 sayılı iddianame tarihinin 22.11.2012 olduğu; Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1218 esas sayılı kamu davasında ise suç tarihinin 10.10.2012. Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/7330 sayılı iddianame tarihinin 25.12.2012 olduğu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “zincirleme suç” başlığı altındak 43. maddesinde. “(1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır. (2) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da. birinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün yer alması karşısında; bir suç işleme kararının icrası kapsamında hukukî ve fiilî kesinti olmaksızın sanık hakkında, değişik zamanlarda aynı mağdura yönelik aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilmesi gerekirken sadece suç tarihlerinin değişik zamanlarda olduğundan bahisle sanık hakkında farklı mahkemelerce her biri ayrı suç olarak yazılı şekilde ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi;
Hükümlünün, sayaçsız düz borudan su kullandığının 07.09.2012 ve 10.12.2012 tarihli iki ayrı tutanakla tespit edildiği, 07.09.2012 tarihli eylemi nedeni ile 22.11.2012 tarihinde açılan kamu davasında, Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2013 tarihli kararı ile cezalandırılmasına karar verildiği, 10.12.2012 tarihi tutanakla ilgili eylemi nedeni ile 25.12.2012 günü açılan kamu davasında. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2013 tarihli kararı ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmış, her iki tutanağın aynı adrese ait olmasına rağmen farklı tarihlerde düzenlenmesi karşısında; ayın karar altında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi zincirleme suç olup zincirleme suçu oluşturan eylemin sonradan işlenen fiilleri oluşturması ve 2. olaya ilişkin cezanın kaldırılması gerektiği cihetle 10/12/2012 tarihli suç tutanağı ile ilgili olarak açılan davada Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2013 tarihli ve 2012/1218 esas, 2013/426 sayılı kararında yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.01.2015 gün ve 4446 sayılı Kanun Yararına Bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.02.2015 gün ve … sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Hükümlü hakkında, 07.09.2012 tarihli suç tutanağı üzerine, 22.11.2012 tarihinde iddianame düzenlenerek Asliye Ceza Mahkemesince yargılamaya başlandığı, 07.09.2012 tarihinde elektriğin kesilmesi nedeniyle fiili kesintinin gerçekleşmesinin ardından, izinsiz olarak tekrar sayaçsız düz borudan elektrik kullanılması üzerine 25.12.2012 tarihinde açılan ikinci davanın, ilk davanın teselsülü niteliğinde olduğu ve bu davaların birleştirilirek Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1274 esas sayılı dosyası üzerinden görülmesi ile hükmedilen cezadan TCK.nun 43. maddesi uyarınca cezadan artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, Asliye Ceza Mahkemesince 10.10.2012 tarihli eylemin bağımsız suç olarak kabul edilerek, 2 kez cezalandırmaya neden olunması,

Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Asliye Ceza Mahkemesinin 01.07.2013 gün, 2012/1274 esas, 2013/558 sayılı kararı ile Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2013 gün, 2012/1218 esas, 2013/426 sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince oybirliğiyle (BOZULMASINA),

Hükümlü hakkında Asliye Ceza Mahkemesince tayin olunan ceza üzerinden TCK.nun 43. maddesi uygulandığında sonuç ceza itibariyle TCK.nun 50/1-a maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı ve Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2013 gün, 2012/1218 esas, 2013/426 sayılı kararı ile sonuç olarak hapis cezasına hükmolunduğu gözetilerek, temel ceza üzerinden TCK.nun 43. maddesi ile sanık lehine ¼ oranında artırılıp takdiri indirim nedeni uygulanarak bulunan 2 ay 15 gün hapis cezasına hükmolunması gerektiği cihetle 10 ay hapis cezasının 2 ay 15 gün hapse indirilmesine, infazın 2 ay 15 gün hapis cezası ve Asliye Ceza Mahkemesince hükmedilen 6000 TL adli para cezası üzerinden yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.