Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/3208 E. 2015/23354 K. 22.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/3208
KARAR NO : 2015/23354
KARAR TARİHİ : 22.10.2015

Tebliğname No : 8 – 2014/115730
MAHKEMESİ : İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2012/200 (E) ve 2014/19 (K)
SUÇ : Parada sahtecilik

Gereği görüşülüp düşünüldü:

5237 sayılı TCK.nun 197/1. madde ve fıkrasında memlekette veya ya- bancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nak- leden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerleri piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına gir- memesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır.

Aynı anda üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan paraların tümü tek bir suç oluşturmaktadır. Sayılan fiillere katılmadan, yasal olmayan yollardan elde edilen bir miktar sahte para ve paraya eşit sayılan değerlerin kullanıma sunulması ise, “tedavüle koymak” fiilini oluşturmakta ve niteliği itibariyle sürekliliği gerektirmesi nedeniyle tek bir suçu teşkil etmektedir. Ancak bu durum, yıllarca devam eden fiilin her zaman tek bir suçu oluşturacağı şeklinde de yorumlanmamalıdır. Fiili veya hukuki kesintinin varlığı halinde ayrı suçların oluştuğu kabul edilmelidir. Hukuki kesinti iddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi durumların ortaya çıkması ile gerçekleşmektedir. Fiili kesinti ise failin eylemine ara

vermesi veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir nedenle eylemin sürdürülememesi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda eylemlerin gerçekleştirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.

Somut olayda; sanığın İstanbul’da gerçekleştirdiği eylemi sonucunda olay günü olan 05.01.2012 tarihinde yakalandığı ve serbest kaldığı, UYAP’tan yapılan sorgulamada sanık hakkında 05.03.2012 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirdiği sahte parayı tedavüle sürme suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.03.2012 tarihli iddia- namesiyle İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 201/384 esas sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşılmakla, araya giren zaman dilimi dikkate alındığında fiili kesintinin gerçek- leştiği, bu nedenle temadinin kesildiği ve fiili nedenle kesilen temadiden sonra sanığın gerçekleştirdiği eylemlerinin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında değerlen- dirilmesi gerektiği cihetle,

Sanığın İstanbul’da farklı tarihlerde gerçekleştirdiği eylemlerin birbirinden bağımsız ayrı suçları oluşturduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahke- menin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görül- meyen sair itirazların reddine, ancak:

1- Tekerrür hükümleri uygulanırken kanun maddesinin gösterilmemesi,

2- 5237 sayılı TCK. nun 53/3. madde ve fıkrası uyarınca sanığın yalnızca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salı verilmesine kadar kısıtlama uygulanabilecek iken, kendi altsoyu dışındakiler üzerindeki yetkilerini de kapsayacak şekilde uygulama yapılması,

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde tekerrür uygulamasına ilişkin paragrafa “TCK.nun 58. maddesi uyarınca” ibaresinin eklenmesi ve hükümden 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak yerine “sanığın 5237 sayılı TCK.nun 53/1. madde ve fıkrasında sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, bu yoksunluğunun kendi altsoyu üzerindeki

velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar, diğer hakları yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine” ibarelerinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 22.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.