YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2684
KARAR NO : 2015/14939
KARAR TARİHİ : 23.03.2015
MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakkı olmayan yere tecavüz
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Taşınmazlar;
a- Özel mülkiyete konu olurlar. Gerçek veya tüzel kişiler, kamu kurum ve kuruluşları yada hazine adına tescil edilebilirler. Bu taşınmazlar üzerinde tasarruf etme yetkisi, tapu kütüğünde malik olarak gözüken veya mirasçılarındır.
b- Kadastro çalışmaları sırasında sınırlandırılıp özel deftere kaydedilirler. Mera, yaylak, kışlak vs. gibi.
c- Kadastro dışı olup tescil harici yerler kural olarak hazinenin olup tapu kütüğüne tescil edilmezler. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve Tasarrufu altındadır.(TMK.madde 715) Yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynakların kimsenin mülkiyetinde olmadığı anılan maddenin 2. fıkrasında açıklanmıştır.
Köy meraları sahipsiz yerlerden olmayıp, başlangıcı bilinmeyen bir tarihten beri köylüler tarafından kullanılan, yararı kamuya ait olmayan yerlerdir. Tahsis edilen köy halkı dışında başkalarının yararlanması mümkün değildir. Meralar, özel siciline kaydı yapılmakta, tapuya tescil edilmemektedir. Ancak hatalı da olsa hazine adına yapılan tescil işlemleri düzeltilinceye kadar geçerlidir.
Mera Kanunu’nun 4. maddesi hukuki durumu, 5-15. maddeleri tesbit, tahdit ve tahsisi, 16. madde tescilin iptalini, 19-21. maddeler meraların korunmasını, 22-29. maddeler ise yararlanma ve yükümlülükleri düzenlemiştir.
Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya hazinenin özel mülkiyeti altındaki araziler; mera, yaylak ve kışlak olarak belirlenmekte, mera vasfının korunarak devletin kullanımından çıkmaktadır. (4342 sayılı Mera Kanunu madde 9) Aynı kanunun 19. maddesi uyarınca muhtar veya belediye başkanları meraların sınır işaretlerinin korunmasından, tahsis amacına göre en iyi şekilde kullanılmasından sorumludur. Meralardan yararlanan hazine olmayıp, yasanın 22 ve devamı maddelerine göre meranın tahsis edildiği köyde ikamet eden çiftçi aileleridir. Ayrıca meralardan elde edilen ihtiyaç fazlası ürünler 25. madde uyarınca satılıp geliri köy sandığı veya belediye bütçesinde ayrı bir hesaba gelir kaydedilecektir.
Meraların bakım ve ıslah çalışmaları, yararlanan çiftçi aileleri tarafından yerine getirilecektir. Hazinenin meralarla bir ilgisi bulunmamaktadır. Yıllık otlatma ücreti ile cezalar yine köy sandığı veya belediye bütçesinde ayrı bir hesaba yatırılacak ve amaç dışı kullanılmayacaktır. (madde 26) Yani meraların gelir ve giderleri ile hazinenin bir ilgisi bulunmamaktadır.
Meraları koruma görevi muhtar ve belediye başkanlarına verilmiş olup hazinenin böyle bir görevi yoktur. Muhtarlar tecavüz varsa il/ilçe müdürlüklerine, onlar da valilik veya kaymakamlığa bildireceklerdir. Valilik veya kaymakamlıklar 3091 sayılı Yasa’ya göre işlem yapacaklardır. (madde 19) Ancak TCK.nun 154. maddesi karşısında 3091 sayılı Yasa meralar yönünden uygulanamaz hale gelmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2010 gün, 2010/234-248 sayılı kararında; … Bakanlığı yetkisinin; mera, yaylak ve kışlakların tesbit, tahdit ve tahsisiyle sınırlı olduğu, dava açma ve takip etme haklarının olmadığı belirtilmiştir.
Mera Kanunu’nun 4. maddesinde yer alan “Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” hükmü hazineye malik olma hakkını vermemektedir. Çünkü HGK’nun 19.03.2003 gün, 2003/171-184 sayılı kararında açıklandığı üzere, bir yerin mera olarak kabulü için, hayvan otlatmaya müsait olması yeterli olmayıp tahsis veya kadimden beri kullanma unsurunun bulunması gerekir. Tahsis, Devlet malının, genelin yararlanmasına veya herhangi bir kamu hizmetine bağlanmasıdır. Devletin özel emlakına dahil olan mal, kamu malı kategorisine sokulmaktadır. Devlet, mera üzerinde mülkiyet ve tasarruf hakkını kullanamaz. Sadece nezaret ve muhafaza yetkisine sahip olduğundan, tahsis şeklini keyfi bir şekilde değiştiremez. Meralar alınıp satılamaz, bağışlanamaz, zilyetlikten kazanılamaz, tescil ve taksim edilemez, cebri icra veya sulha konu olamazlar.
Yukarıda özetlenen Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği üzere; devletin meralar üzerinde mülkiyet ve tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Muhafaza yetkisi de sadece 16. maddeye göre meraların zilyetlik yoluyla hasım gösterilmeksizin yapılmış olan tescillerinin iptalini sağlamaktır. Tescilin iptali dışında başka bir hukuk veya ceza davası açmak, takip etmek yetkisi veya görevi bulunmamaktadır.
Köy merasının maliki olmayan, satamayan, kiraya veremeyen, hibe edemeyen, ecri-misil alamayan, işletemeyen, tahrip edene ceza veremeyen, bedel isteyemeyen, ıslahına katılmayan hazinenin suçtan zarar gördüğü de söylenemez.
Meraların bakımından, ıslahından, korunmasından, kiraya verilmesinden sorumlu olan, katkı payını alan, para cezası veren, köy muhtarlığı veya belediye olup meraya tecavüz suçundan zarar gören de belediye veya muhtarlık olduğundan davayı takip etme görevi de onlarındır.
Öte yandan, hazinenin davaya katılabilmesi için yasada özel bir hüküm bulunmalı veya CMUK.nun 237 ve devamı maddelerindeki koşullar gerçekleşmelidir. Köy merasına tecavüz suçuna hazinenin katılacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı gibi suçtan doğrudan zarar gördüğü de kabul edilemez. Meraya tecavüz suçundan zarar gören, meradan yararlanan köylülerdir. Malik olmayan ve tasarruf hakkı bulunmayan Hazine, bu suç nedeniyle hukuki çıkarı zedelenmediğinden davaya katılamaz.
Toplumsal olaylarda maddi zarar gören Hazine’nin sanıklar hakkındaki davaya katılamayacağı (CGK.-30.06.2009-169/186; 22.10.2002-234/366; 07.07.1998-187/272), dolaylı zarar görenlerin müdahil olamayacağı (CGK.-21.02.2012-279/55; 27.03.2012-26/118; 10.05.1993-122/148), Üniversiteleri denetleme, bütçelerini onaylama yetkisi bulunan …’ün malzeme alımında görevi kötüye kullanıp zarara neden olunmasından dolayı açılan davaya, doğrudan zarar görmediği için katılamayacağı (CGK.-03.05.2011-155/80) kabul edilmiştir.
Meraya tecavüz suçuna hazinenin katılacağına dair özel bir düzenleme yapmayan ve bu görevi muhtarlara bırakan yasa koyucu, Ceza Kanunu’ndaki hükümlerin yanında, köy muhtarının meraya tecavüzünde Köy Kanunu’nun 33. maddesinde köy derneğine yetki vermiş, köy muhtarları hakkındaki davaların da takibini sağlamıştır.
Belde ve belediye sınırları içinde kalan meralara tecavüzün hazine tarafından takip edilmeyip sadece belediye başkanlıklarınca takibi, buna karşılık köy meralarına vaki tecavüzün köy muhtarları yanında hazine tarafından da takibinin kabulü çelişkilere, eşitlik kurallarına, özel hüküm düzenlemeyen yasa koyucunun amacına aykırıdır.
Ayrıca meraya tecavüz suçuna hazinenin katılması halinde, meranın gelirini mal edinen muhtar hakkında açılan zimmet davasına da, yargı kararlarının aksine hazinenin katılabileceği sonucu çıkmaktadır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasanın 1/3 maddesi ile Büyükşehir Belediyesi kurulan il ve ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köy ve belde belediyeleri ilçe belediyelerine bağlanmıştır. Geçici 1. maddenin 3. fıkrasına göre belediye ve köyler ilçe belediyelerine devredilmiş, 13. fıkraya göre de tüzel kişiliği kaldırılan köy ve belediyelerin devam eden davalarına ilçe belediyelerinin taraf olacağı düzenlenmiş, meraya tecavüz davalarını takip etmesi için hazineye yetki ve görev verilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Köy merasına tecavüz suçunun mağduru köy tüzel kişiliği olup, suçtan doğrudan zarar görme olasılığı bulunmayan Hazinenin katılma hakkı ve hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca (REDDİNE), tebliğnamedeki isteme uygun olarak 23.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.