Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/12275 E. 2015/22071 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12275
KARAR NO : 2015/22071
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

İhbarname No : KYB – 2014/252376

Sahtecilik suçundan sanık N.. B..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 202/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalan- dırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair (İSTANBUL) 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.10.2011 tarihli ve 2010/1373 esas, 2011/582 sayılı kararını kapsayan dosyasıyla ilgili olarak;
Sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31/10/2006 tarihli iddianamede, hırsızlık suçundan cezalandırılması talep edildiği halde, iddianamede gösterilen bu suç yönünden sanık hakkında hüküm kurulmamış olmasının, mahallinde zamanaşımı süresi içerisinde mahkemesince verilecek bir kararla gideri- lebilecek bir eksiklik olduğu düşünülerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre, sanığın sahtecilik suçu yönünden Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/879 sayılı dosyasında da yargılandığı, aynı sanık hakkında aynı eylem nedeniyle açılan ikinci davanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/7. maddesinde yer alan “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa, davanın reddine karar verilir.” hükmü gereğince reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 23.06.2014 gün ve 42764 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcılığının 14.07.2014 gün ve KYB/2014-252376 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Türkiye Cumhuriyet Anayasasının 90/5. maddesinde yer alan ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkın- da Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre

yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarda kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” hükmü uyarınca, 19.03.1954 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 10.03.1954 tarih ve 6366 sayılı Yasa ile onaylanmış bulunan ‘İn- san Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi’ (AİHS), iç hukukumuzun uyul- ması zorunlu bir parçası haline gelmiştir.

İnsan hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye ek 7 numaralı protokol’ün 4. maddesinde açıklandığı üzere hiç kimse, aynı suçtan ikinci kez yargılanamaz ve mahkum edilemez. Herkesin aynı suçtan ikinci kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı vardır. 3. madde uyarınca da, adli hata halinde ilgilinin tazminat hakkı mevcuttur.

Mahkum olan sanığın ikinci kez cezalandırılması, 5 yıl boyunca denetim süresine tabii tutularak özgürlüğünün kısıtlanması, yaptırımlara tabi tutulması, deneme süresi içerisinde suç işlendiğinde bu hükmün açıklanması, temyiz üzerine mükerrer dava nedeniyle hükmün bozulması ve yıllar boyunca sanığın yargılanması, sonucu belli olan hükmün kesinleştirilmeyip, sanığın yargılamanın sürdürülmesi nedeniyle mağdur olması, iç hukukumuzun bir parçası olan ve öncelikle uygulanması gereken anılan sözleşme ile adil yargılanma ve bir suçtan iki kez cezalandırılmama ilkelerine aykırıdır.

Bu itibarla, Sözleşme ve Uluslararası hukukun temel ilkeleri gözetilerek yapılan incelemede;

Sanık hakkında, 12.09.2006 tarihinde sahte trafik tescil belgesi ve plakalar ile yakalanması eylemi nedeniyle, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 19.09.2006 tarihli iddianamesiyle Mühürde Sahtecilik suçundan dava açılarak, Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılama yapıldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında aynı mühürde sahtecilik eylemi ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 31.10.2006 tarihli iddianamesi ile açılan davanın, Mühürde Sahtecilik suçu yönünden CMK.nun 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi,

Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.10.2011 gün ve 2010/1373 esas, 2011/582 sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), sanık hakkında aynı fiil nedeniyle Küçükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesinde açıl-

mış bir dava bulunduğundan hükümlü hakkında mühürde sahtecilik suçundan ikinci kez, açılan davanın reddine, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.