Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/12270 E. 2015/22075 K. 05.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12270
KARAR NO : 2015/22075
KARAR TARİHİ : 05.10.2015

İhbarname No : KYB – 2015/245590

Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan sanıklar E.. T.., D.. A.., M.. U.. ve B.. G..’ün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245/1 ve 62. maddeleri gereğince ayrı ayrı 2 yıl 6 ay hapis ve 500,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmalarına, sanıklar hakkında anılan Kanun’un 53/1. maddesinin a, b, d ve e bentlerindeki haklardan hapis cezasının infazına kadar, (c) bendindeki haklardan ise koşullu salıverilmeye kadar ayrı ayrı yoksun bırakılmalarına dair kapatılan (TUZLA) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2011 tarihli ve 2010/206 esas, 2011/644 sayılı kararını kapsayan dosyasıyla ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre;
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesi gereğince, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilebileceği cihetle, sanık B.. G.. hakkında iddianamede, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçundan cezalandırılma talebini içerir herhangi bir anlatım bulunmadığı gibi, sanığın kredi kartı tesliminden sorumlu Kurye Türk isimli şirketin sahibi olduğu, söz konusu şirkette kredi kartı ziyanlarından hukuki olarak sorumluluğunun bulunduğu, ancak cezai anlamda hangi fiili ile sanığın sorumluluğu olduğu hususunda kararın gerekçesinde değerlendirme yapıl- maksızın yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 19.03.2011 tarihli bilirkişi raporunda, mağdurun uğramış olduğu zararın 23.10.2008 ve 04.11.2008 tarihlerinde sanık B.. G.. tarafından karşılandığının belirtilmesi karşısında, sanıklar hakkında tayin olunan cezalardan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 168/1. maddesi gereğince indirim yapılmamak suretiyle fazla ceza tayininde,
3- 5237 sayılı Türk Ceza Kanun’un 245/1. maddesinde, “Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan

altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır..”, aynı Kanun’un 52/1 ve 2. fıkrasında ise, “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hâzinesine ödenmesinden ibarettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.” hükümlerinin yer alması karşısında, sanıklar hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde, herhangi bir teşdit sebebi ve farklı uygulamanın gerekçesi gösterilmeden adli para cezasının alt sınırın üzerinde belirlenerek fazla ceza tayin edilmesinde,
4- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.06.2015 gün ve 42908 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 09.07.2015 gün ve KYB/2015-245590 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Gereği görüşülüp düşünüldü:

I- Hükümlü B.. G.. hakkında kurulan hükümle ilgili olarak kanun yararına bozma isteminin incelenmesinde;

7201 sayılı Tebligat Kanunu”nun 10. maddesinde de belirtildiği üzere, sanığın yokluğunda verilen kararın, bilinen en son adresine yapılması, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya bu adrese tebligat yapılamaması

halinde ise adres kayıt sistemindeki adresin bilinen en son adres olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılması gerekmekte olup, incelemeye konu olayda, sanığın bilinen en son adresinin, 16.02.2011 tarihinde alınan savunmasında bildirdiği adres olmasına karşın, sanığın bildirdiği adresten farklı olduğu anlaşılan adres kayıt sistemindeki adresine Tebligat Kanunu”nun 21. maddesi uyarınca yapılan tebligatın usulsüz olduğu ve bu nedenle kararın henüz kesinleşmediği cihetle kanun yararına bozmaya konu edilemeyeceği anlaşıldığından, B.. G.. hakkındaki kanun yararına bozma isteminin oybirliğiyle (REDDİNE),

II-Hükümlüler, E.. T.., D.. A.. ve M.. U.. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğine yönelik taleple ilgili olarak; 5237 sayılı TCK.nun 168/1 maddesi “ … failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir., şeklinde olup, hükümlüler E.. T.., D.. A.. ve M.. U.. hakkında TCK.nun 168/1 maddesinde ki şartlar oluşmadığından, uygulanmamasında bir isabetsizlik görülmedği cihetle, ihbarnamede yer alan 2 nolu talebin oybirliğiyle (REDDİNE),

III- Hükümlüler E.. T.., D.. A.. ve M.. U.. hakkında kurulan hükümlere ilişkin diğer kanun yararına bozma istemlerinin incelenmesinde;

1- TCK.nun 245/1 maddesi uyarınca, temel hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan tayin edilmesine karşın, hürriyeti bağlayıcı ceza yanında tayin olunan adli para cezasının farklı gerekçe göstermeksizin alt sınırın üstünde tayini suretiyle çelişkiye dü- şülmesi,

2- 5237 sayılı TCK.nun 53/3. madde ve fıkrası uyarınca, sanıkların yalnızca kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar kısıtlama uygulanabilecek iken, kendi altsoyu dışındakiler üzerindeki yetkilerini de kapsayacak şekilde uygulama yapılması,

Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Tuzla 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.09.2011 gün, 2010/206 esas, 2011/644 karar sayılı kararı ile E.. T.., D.. A.. ve M.. U.. hakkında kurulan hükümlerin CMK.nun 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 5237 sayılı TCK.nun 245/1 maddesi uyarınca temel hürriyeti bağlayıcı ceza yanında hükmedilen adli para cezasına esas alınan 30 günün 5 güne, TCK.nun 62. maddesinin uygulanması

sonucu hükmedilen 25 gün karşılığı 500 TL’nin 4 gün karşılığı 80 TL’ye indirilmesine, hükümlerden TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak ”Sanığın, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-3 madde ve fıkraları uyarınca, (c) bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı, vesayet ve kayyımlığa ait haklardan koşullu salıverilmeye kadar, madde ve bendlerde sayılan diğer haklardan ise hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibarelerinin yazılmasına, infazın bu şekilde yapılmasına dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcılığına tevdiine, 05.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.