Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2015/11224 E. 2015/23184 K. 21.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/11224
KARAR NO : 2015/23184
KARAR TARİHİ : 21.10.2015

Tebliğname No : 3 – 2014/47904
MAHKEMESİ : Finike Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2012/283 (E) ve 2013/559 (K)
SUÇ : Eziyet

Gereği görüşülüp düşünüldü:
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonu- cunda oluşan inanç ve takdirine, suçların oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak:
Dosya kapsamına göre; dairemizin 28.02.2012 tarih, 2009/16587 esas, 2012/6019 karar no’lu bozma kararı üzerine, 17.09.2013 tarihli 4. celsede uyma kararı verdiği anlaşılmakla, mahkemenin bozma kararı uyarınca uygulama yapması gerekti- ğinden, önceki bozma kararımız gereğince mağduredeki yara ve çiziklerin mahiyetleri, sanığın olaydan sonra mağdureyi hastaneye götürüp tedavi ettirmesi, dosya kapsamı gözetildiğinde TCK.nun 3 ve 61/1. maddeleri uyarınca işlenen fiilin ağırlıyla orantılı cezaya hükmolunması gerekirken yazılı şekilde fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 21.10.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE

İlamda belirtilen bozma gerekçesinin dışında, kararın sanığın eyleminin

vasfı yönünden de bozulması gerekirken, sadece ilamda yazılı gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi yerinde değildir. Şöyle ki;
Dosya kapsamı ile mahkemenin kabulüne göre, olay tarihinde saat 06.00 sıralarında eve gelen sanık S.. K..’ın evinin salonunda uyumakta olan mağdure İ.. G..’ün boğazına bıçak dayayarak uyandırdığı, 1 saat süreyle boğazına bıçak dayadığı mağdureye korku filmi izlettirdiği, bu sırada bıçağın arka kısmıyla mağdurenin baş ve vucudunun değişik yerlerine vurduğu, korku filmindekileri mağdureye yapacağını söylediği, film bittikten sonra mağdureyi zorla banyoya götürüp jiletle salona döndükten sonra mağdurenin sol kolundan yaraladığı, doktor raporuna göre de mağdurenin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır.
TCK.nun 96. madde gerekçesi dikkate alındığında, eziyet suçunun maddi unsurunu, insan onuruna aykırı surette bedensel veya ruhsal yönden acı çektiren veya aşağılanmaya yol açan davranışların gerçekleştirilmesi oluşturmaktadır. Maddede ne tür hareketlerin eziyet verici davranışlar olduğu belirtilmemiştir. Eziyet teşkil eden fiilleri bir bir saymak mümkün değildir. Serbest hareketli bir suçtur. Buna göre, kişilere karşı aşırı sıkıntı veren her türlü hareketle bu suç işlenebilir. Yine madde gerekçesine göre, eziyetin belli bir ağırlıkta olması gerekmemekle birlikte, eziyet teşkil eden fiillerin ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde uygulanması gerekmektir.
Eziyetin, belli bir süreç içinde sistematik olarak uygulanan hareketlerden oluşması bu suçun belirgin özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Eziyeti oluşturan fiiller aslında kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilir. Ancak bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenirse eziyet suçu söz konusu olabilir. Süreklilik suçun unsurudur. Bir süreç içinde süreklilik arz eder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Süreklilik yoksa eziyet suçu değil, kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz gibi suçlar oluşacaktır.
Somut olayda ise sanığın mağdureye karşı eyleminin sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde gerçekleşmemesi nedeniyle, eziyet suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, sanığın eyleminin yaralama suçunu oluşturduğu gözetilerek vasıf yönünden bozulması yerine, yazılı şekilde bozulmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.21.10.2015