Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2014/38528 E. 2015/22891 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/38528
KARAR NO : 2015/22891
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

Tebliğname No : 8 – 2014/69404
MAHKEMESİ : Kalkandere Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2013/96 (E) ve 2013/121 (K)
SUÇ : Genel güvenliği tehlikeye sokacak şekilde kasten silahla ateş etme

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan zamanaşımı süresince mahallinde her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.

Sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen kararın temyiz incelemesinde;

Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak sure- tiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, Cumhuriyet Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün (ONANMASINA), 15.10.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY: Sanığın arazi bedelinin ödenmemesi nedeniyle … İnşaatında iş makinalarının çalışmasını engellemek amacıyla excavatör operatörü mağdurun çalışmasına tehditle engel olup sopa ile kepçenin camına vurup kırmak, havaya ateş etmek suretiyle silahla ve birden fazla kişiyle iş ve çalışma hurriyetini ihlal suçunu işlediği ve yerel mahkeme ile C.Savcılığının ve heyetimiz tarafından sübutu ve suçun vasfı bu şekilde kabul edilen somut olayda;

Sanık hakkında, 11.05.2012 tarihli iddianame ile korku kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan mağdurun excavatör ile çalışma yaptığı sırada şüphelinin mağdurun yanına gelerek çalışma yapan insanların olduğu bir ortamda havaya 3-4 el ateş ettiği, olay yerinde bir adet boş kovan bulunduğu ve şüphelinin alınan el svaplarında barut izine rastlanıldığı belirtilerek, TCK.nun 170/1-c maddesinden cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

Aynı tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, 6136 sayılı Yasaya muhalefet ve mala zarar verme suçlarından yanlış bir hukuki değerlendirme ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, mala zarar verme suçlarından şikayet yokluğundan; 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan ise elde edilen boş kovanın 6136 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilemeyeceği belirtildiğinden kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, kamu adına kovuşturma yapmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa silahla ve birden fazla kişi ile birlikte gerçekleştirilmesi nedeniyle bu eylem TCK.nun 119/1 (a-c) madde ve fıkraları gereğince şikayete tabi olmayıp resen takibi gereken bir suç teşkil etmektedir. Yerel mahkeme ise çelişkiye düşerek sanığın eylemi neticesinde silahla iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun oluştuğunu kabul edip, sanığın kastının korku kaygı veya panik yaratacak tarzda silahla ateş etme suçunu oluşturmadığı gerekçesiyle, soruşturma aşamasında iş ve çalışma hürriyetini ihlalden ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğinden bahisle, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan beraat kararı vermiştir. Yargıtay ilamı ile beraat kararının onanmasına karar verilmekle garip bir durum ortaya çıkmış olmaktadır. Sanığın eyleminin iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu oluşturduğu C.Savcılığı, mahkeme ve Yargıtay tarafından kabul edildiği halde, Cumhuriyet Savcısının sanığın iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine dair doğru ve yerinde temyizine rağmen, ek takipsizlik kararı safhasında C.Savcılığı ve sonrasında yerel mahkemenin yanlış hukuki değerlendirmeleri nedeniyle cezalandırılması gereken sanık beraat etmiş olmaktadır.

Daha da önemlisi beraat kararının onanması ile silahla iş ve çalışma hürriyetinin engellenmesi suçundan dava açılması ve mahkumiyet kararı verilmesinin önü kesin hüküm itirazı nedeniyle tamamen kapanmış olmaktadır.

Sayın çoğunluk sanık hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan ek takipsizlik kararı verildiğinden ve mahallinde CMK’daki usulüne uygun olarak takipsizlik kararı kaldırılmadığı için hükmün bozulamayacağı kanaatindedir. Yargıtay’ın takipsizlik kararının kaldırılması gerektiğinden bahisle hükmü bozması çoğunluğa göre olanaklı değildir. Oysa ilamın başına 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan zamanaşımı

süresince her zaman karar verilmesi olanaklı görülmüştür denilerek bir çelişkiye düşülmüş olmaktadır. Zira 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan da aynı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. 6136 sayılı Yasaya muhalefetten dava açtırılması sağlanabiliyorsa iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan da dava açılması sağlanarak bu suçtan sanığın mahkumiyeti sağlanabilir.

Sorunun çözümü, aslında kamu davası açma görevinin doğrudan doğruya C.Savcısına verildiği, mahkemelerin C.Savcılarının bir kişi hakkında kamu davası açmaları hususundaki takdirlerini zorlayamayacakları şeklinde yorumlanan CMUK.nun 172 v.d. maddelerinin değerlendirilmesindedir. CMK.nun 172. maddesine göre yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilemezse veya kovuşturma olanağı yoksa, örneğin takibi şikayete bağlı suçta şikayet yoksa, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilecek, bu karar verildikten sonra yeni delil ortaya çıkmadıkça aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacaktır. Somut olayda sanık hakkında yeterli delil mevcut olduğu gibi kovuşturma olanağı da bulunmaktadır. Hatalı bir hukuki değerlendirme ile resen takibi gereken bir suç C.Savcısı tarafından yanlışlıkla şikayete tabi bir suç gibi değerlendirilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Burada C.Savcısının takdirine giren bir konu bulunmamaktadır. Şayet C.Savcısı suçun resen takibi gereken bir suç olduğunu bilseydi hukuki değerlendirmede yanılmasaydı zaten dava açmak zorundaydı. O nedenle mahkemece, C.Savcılığınca sübutu kabul edilen iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan suçun resen takibi gereken bir suç olduğu belirtilerek suç duyurusunda bulunulmalı ve yargılamayı etkileyecek bu halden dolayı zaten hukuki yanlışlık farkedilince dava açılacağından, açılan bu dava ile görülmekte olan genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan dava birleştirilerek, sanığın eylemi bütün halinde iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu oluşturduğundan bu suçtan mahkumiyetine karar verilerek sorun çözülmelidir. İşte bu nedenle yerel mahkemenin genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verdiği beraat kararının, C.Savcısının temyizi doğrultusunda sanık hakkında silahla iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan bu suçun resen takibi gereken bir suç olduğu belirtilerek suç duyurusunda bulunulup, bu suçtan dava açılması sağlandıktan sonra, her iki suçtan dava dosyaları birleştirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinden bahisle bozulması gerekmektedir. Yukardaki gerekçelerle sayın çoğunluğun hükmün onanmasına dair görüşlerinekatılmıyorum.