Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2014/37537 E. 2015/18898 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/37537
KARAR NO : 2015/18898
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Parada sahtecilik ve resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük ve müsadere

Gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, bir nedene dayanmayan temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün oybirliğiyle (ONANMASINA),

2- Sanık hakkında parada sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;

5237 sayılı TCK.nun 197/1. madde ve fıkrasında memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.

Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerleri piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına girmemesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır.

Aynı anda üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan paraların tümü tek bir suç oluşturmaktadır. Sayılan fiillere katılmadan, yasal olmayan yollardan elde edilen bir miktar sahte para ve paraya eşit sayılan değerlerin kullanıma sunulması ise, “tedavüle koymak” fiilini oluşturmakta ve niteliği itibariyle sürekliliği gerektirmesi nedeniyle tek bir suçu teşkil etmektedir. Ancak bu durum, yıllarca devam eden fiilin her zaman tek bir suçu oluşturacağı şeklinde de yorumlanmamalıdır. Fiili veya hukuki kesintinin varlığı halinde ayrı suçların oluştuğu kabul edilmelidir. Hukuki kesinti iddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi durumların ortaya çıkması ile gerçekleşmektedir. Fiili kesinti ise failin eylemine ara vermesi, yakalanması veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir nedenle eylemin sürdürülememesi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda eylemlerin gerçekleştirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir.

Bu açıklamalar doğrultusunda; UYAP sorgusundan sanık hakkında işlediği iddia olunan parada sahtecilik suçundan 17.09.2012 tarihli eylemi nedeniyle 21.11.2013 tarihli iddianameyle Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/434 esas, 20.11.2012-23.03.2013 tarihleri arasındaki eylemleri nedeniyle 02.05.2013 tarihli iddianameyle Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/246 esas, 12.09.2012 tarihli eylemi nedeniyle 20.08.2013 tarihli iddianame ile Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/78 esas sayılı dosyalarında dava açıldığının anlaşılması karşısında, sanığın mükerrer cezalandırılmasının önlenmesi bakımından, anılan dosyaların getirtilip incelenerek davaların birleştirilmesi, mümkün olmadığında dosya içerisine alınıp bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulduktan sonra hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığı, suç işleme kararları ile tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 11.06. 2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.