Yargıtay Kararı 8. Ceza Dairesi 2014/33641 E. 2015/18429 K. 04.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 8. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2014/33641
KARAR NO : 2015/18429
KARAR TARİHİ : 04.06.2015

Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6136 sayılı Yasaya aykırılık, silahla tehdit ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma
HÜKÜM : Hükümlülük

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Oluşa, tüm dosya kapsamına göre, sanığın 2009 yılının yaz aylarında mağdurun evine gelerek kapısının önünde elinde silahla “seni vuracağım” şeklinde bağırdığının, yaklaşık bir sene sonra 01.09.2010 tarihinde ise, mağdur tarlada çalıştığı sırada yaptıkları telefon görüşmesinde “seni öldürürüm” diyerek tehdit ettiğinin, iddia ve tanık beyanları ile sabit olduğu; sanığın 2009 yılındaki ilk olay nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesine aykırı davranmak ve TCK.nun 170/1-c maddeleri uyarınca ve her iki tarihteki tehdit olayının zincirleme suç oluşturduğunun kabulü ile de TCK.nun 106/1. ve TCK.nun 43. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği olayda;

1- Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;

Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçu topluma karşı işlenen suçlardan olup oluşması için, hedefi belli olmayan kişilere yönelik olarak kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı, panik yaratacak şekilde davranılması ve Ceza Genel Kurulu ile Dairemizin süreklilik gösteren kararlarında da açıklandığı gibi, kullanılan silahın da ateşli bir silah olması zorunlu olup bu hususun maddi delillerle (ele geçen silah, boş kovan, mermi çekirdeği bulunması gibi) ispatlanması gerektiği cihetle, olayda ateşli silah kullanıldığına ilişkin somut delil bulunmadığı ve sanığın elinde bulunduğu, iddia edilen silahın oyuncak veya kurusıkı olma ihtimalinin bulunduğu kuşkunun sanık lehine yorumlanması gerektiği gözetildiğinde, 6136 sayılı Yasa kapsamına giren atışa elverişli bir silah olup olmadığı belirlenmeden ve hedef de belli bir kişi yani mağdur olduğu halde TCK.nun 170/1-c ve 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddelerinde tanımlanan suçların unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,

2- Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince;

Mağdurun aşamalardaki anlatımları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre sanığın 2009 yılında silahı göstererek “seni vuracağım” şeklindeki sözlerinin silahla tehdit suçunu; 01.09.2010 tarihli olayda ise, telefon görüşmesinde “seni öldüreceğim” şeklindeki sözlerinin TCK.nun 106/1-1. cümlede belirlenen basit tehdit suçunu oluşturduğu, aradan geçen süre, suçların işleniş nedenleri ve biçimleri gözetildiğinde aynı suç işleme kararından söz edilemeyeceği cihetle, sanığın eylemlerinin iki ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden zincirleme suç hükümlerine göre yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. ve 326. maddeleri gereğince (BOZULMASINA), 04.06.2015 gününde (1) nolu bozmaya oybirliğiyle, (2) nolu bozmaya oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE : İncelemeye konu dosya içeriğine göre; sanık …’ın 2009 yılı temmuz ayı içinde saat 21.00 sıralarında mağdur …’ın konutuna rızası dışında girip ele geçirilemeyen silahı ile mağdurun alnına dayayıp “seni vurmaya geldim, son günün” deyip tehdit ettiği, konut dışına çıktığında da havaya ateş ettiği ve “… seni vuracağım” diyerek bağırdığı, olay yerine gelen …’nin mağdur …’ı alarak evine götürdüğü iddiasıyla TCK nun 106/2-(a) maddesi, keza 01.09.2010 tarihinde de sanığın mağdura “seni öldürürüm” demesinden de TCK nun 106/1-1. maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.

Mahkeme yargılama sonucunda sanığın silahı mağdurun alnına dayayıp “seni vurmaya geldim son günün” dediğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından Beraat kararı vermiş, 01.09.2010 tarihli telefonla yapılan ölümle tehditten TCK.nun 106/1/1 . maddesi kapsamında ceza tayin edip, Temmuz 2009 tarihindeki ölümle tehdit suçunun da sabit olduğundan bahisle, aynı yasanın 43. maddesi uygulayarak hüküm kurmuştur. Olayda zincirleme suç hükümlerinin uygulama yeri bulunmadığı gibi, ayrı bir suçun oluştuğuna ilişkin çoğunluk düşüncesine katılamıyoruz şöyle ki;

Suçun mağduru Temmuz 2009 tarihindeki olayda sanığın silahı alnına dayayıp “seni vurmaya geldim, son günün” şeklinde tehdide ilişkin sözlerin söylendiğini tanık …nın ifade ettiği gibi mağdurun bahçesinde havaya ateş edilmesi ve elinde tabanca bulunduğu halde “… seni vuracağım” şeklinde kendisine yönelen bir tehditten ne soruşturma nede kovuşturma evresinde bir anlatımda bulunmadığı halde, mağdurun iddiası aşılmak suretiyle oluşmuş bir eylemden de söz edilemez. İddianameye konu fiil silahla tehdit suçudur. Bu suçtan mahkeme beraat hükmü tesis etmiştir. Ortada başkaca bağımsız bir fiil bulunmamaktadır. Sadece 01.09.2010 tarihli olayda telefonla yapılan ölümle tehdit suçuyla sınırlı hüküm kurulması yeterli olup, ayrıca bir yıl evvel işlendiği iddia olunan eylemden hüküm kurma olanağı da bulunmadığından çoğunluğun bu yoldaki görüşüne katılmamaktayız.