Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/892 E. 2023/3222 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/892
KARAR NO : 2023/3222
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ortaklığın giderilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili; dava konusu 690 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili; taşınmaz üzerinde müvekkillerine ait bina bulunduğunu, arz ve muhdesat oranı kurularak muhdesat oranının davalılara ödenmesine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2016 tarih ve 2014/437 Esas, 2016/615 Karar sayılı kararıyla; satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2016 tarih ve 2014/437 Esas, 2016/615 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesi 07.04.2021 tarih ve 2018/606 Esas, 2021/2551 Karar sayılı ilamında;
“… Dava konusu taşınmaz ile ilgili davalılar vekili, binanın davalılara ait olduğunu beyan etmiştir. Davacılar vekilinin bu beyana karşı bir itirazı olmadığı gibi binanın davalılar tarafından yapıldığı dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden de anlaşılmaktadır. Mahkemece; dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda muhdesat oranı tespit edilerek bu oranda satış bedelinin davalılara, kalan miktarın ise tüm paydaşlara ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun, “dava konusunun devri” başlıklı 125/2. maddesinde; ”davanın açılmasında sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden devam eder”, hükümlerine yer verilmiştir. Davacı … dava konusu taşınmazdaki payını diğer davacı …’ya devretmiş olup Hukuk Muhakemeleri Kanununun 125/2. maddesi gereği Seyit Hakan’ın davada taraf sıfatı kalmadığından lehine vekalet ücreti takdiri de doğru değildir.
Diğer yandan hüküm sonucunun 5- numaralı bendinde davalılar için takdir edilen vekalet ücretinin davacıya ödenmesine şeklinde yazılması ve taşınmazın ada numarası 690 olduğu halde pafta numarası şeklinde yazılması da doğru görülmemiş hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında; “… Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları ile imar mevzuatına ve genel hükümlere göre davaya konu taşınmazın aynen taksiminin ya da paydaşların birbirine ivaz vermeleri suretiyle bölüştürülmesinin taşınmazın niteliği, paydaşların pay durumu bakımından mümkün olmadığı; taraflar arasında muhdesatın aidiyeti hususunda bir ihtilaf bulunmadığından, ayrıca muhdesatın aidiyeti davası açılmasına gerek duyulmadığı ve taşınmaz üzerindeki muhdesatın davalılara (davalı … ve diğer davalıların murisi …’e) ait olduğunun sabit olduğu, böylece satıştan elde edilecek paranın; yukarda açıklanan gerekçelerle bilirkişi raporunda belirtilen arsa ve bina bedelleri esas alınarak, toplam bedelin %15’inin davalılara ait muhdesata isabet ettiği (bina bedeli olan 536.030,40 TL taşınmazın tüm değeri olan 3.567.155,40 TL’ye bölünerek bulunmuştur.) ve davalılara tapudaki ve muris ….’in veraset ilamındaki payları oranında ödenmesi gerektiği; kalan %85′ lik paya isabet eden bedelin ise davalılar ve davacı …’a tapu kaydındaki ve muris …’in veraset ilamındaki payları oranında paylaştırılması gerektiği…” gerekçesiyle;

a. Davanın; davacı … ve … yönünden taraf sıfatı kalmadığından reddine,

b. Diğer taraflar yönünden açılan davanın kabulüne,
1. İstanbul ili, Küçükçekmece ilçesi, …. Mahallesi, …. mevkii, 690 ada 7 parselde kayıtlı arsa vasfında taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından üzerindeki muhdesatlarla birlikte, tüm hak, yükümlülük ve şerhleri ile birlikte olmak üzere umuma açık, açık artırma suretiyle satışının yapılarak ortaklığın giderilmesine,
2. Satış bedelinin %15’inin muhdesat bedeli olarak davalılara tapudaki ve muris …’in veraset ilâmındaki payları oranında ödenmesine, kalan arsa payı olan %85’inin tarafların tapu kaydındaki ve muris …’in veraset ilâmındaki payları oranında paylaştırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya yeterli olmadığını, dava konusu taşınmaza emsallerine göre çok düşük değer biçildiğini, muhdesata ayrılan %15 değerin de çok düşük olduğunu, 1976 yılında yapılan bina üzerinde davacıların herhangi bir haklarının bulunduğunu, kararın bozulması gerektiğini beyan ederek; usul ve yasaya aykırı hüküm bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ortaklığın üzerindeki muhdesatlarla birlikte satış suretiyle giderilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Taşınmaz malın satış bedelinden payına düşecek paranın %011,38 oranında hesaplanacak onama harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiyesinin temyiz edene yükletilmesine,

Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.