YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/830
KARAR NO : 2023/2030
KARAR TARİHİ : 06.04.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan raporlar dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının Merkez …. Mahallesinde 376 ada 2 parsel sayılı taşınmazda inşaat halinde olan binadaki dava konusu daireyi davalıdan satın aldığını, dairenin 1. katta, bina cephesinin arka tarafında 85 m2 yüzölçümlü bağımsız bölüm olduğunu, inşaat aşamasında olduğundan resmi tapusunun bulunmadığını, taraflar arasında 10.04.2003 tarihinde harici satış senedi düzenlendiğini, satış bedelinin ödendiğini, inşaat tamamlandığı halde davalı tarafından tapusunun verilmediğini, ihtarname gönderilmiş ise de sonuç alınamadığını belirterek, dava konusu bağımsız bölümün sözleşme koşullarına uygun olarak davacı adına tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ve yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın tapulu olduğunu, haricen yapılan satışın geçerli olmadığını, usulüne uygun bir satış bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davacının sadece satış bedelini talep edebileceğini, sözleşmede yazılı 12.000,00 TL’nin tamamının davalıya ödenmediğini on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davacının eşinin taşınmazı beğenmemesi üzerine davacının satış bedelinin 2.000,00 TL’sini ödemediğini, anlaşmanın bozulması nedeniyle davalının aldığı 10.000,00 TL’yi peyder pey 9.600,00 TL olarak davacıya ödediğini, davacının on yıl süre ile taşınmazla hiç ilgilenmediğini, inşaatın davalı tarafından tamamlanarak kiraya verildiğini, davacının bu süre içerisinde dairenin kendisine teslimi veya kiranın ödenmesi konusunda hiç bir talepte bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2015 tarih ve 2014/201 Esas 2015/957 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarında halen tarla vasfında olduğu, taşınmaz üzerinde binanın mevcut olduğu; ancak imar uygulamasına tabi tutulmadığı ve kat irtifakının kurulamadığı açıklanmış, resmi şekilde düzenlenmiş bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 26.11.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 14 Hukuk Dairesi 03.03.2021 tarih ve 2017/5449 Esas 2021/1468 Karar sayılı ilamında; tapulu taşınmazların alım ve satımlarının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 706 ıncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 237 inci, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ncı,1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89 uncu maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığı sürece hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve alıcısına herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıklanmıştır. Bu itibarla davacı ile davalı arasında imzalanan 10.04.2003 tarihli sözleşme tapulu taşınmazın intikalinin amaçladığından geçersizdir ve böyle bir satışa dayanılarak iptal ve tescil kararı verilemeyeceği ifade edilmiştir.
3. Geçersiz sözleşmeye dayalı olarak tescil mümkün değil ise de, harici satış nedeniyle taraflar vermiş oldukları değerleri geri isteyebileceği, satış satış parasının uyarlaması yapılarak satış tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar ulaştığı değer konunun uzmanı bilirkişiye hesap ettirerek gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, varsa taşınmazdaki yararlanmalarında gözetilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözardı edilerek yanlış şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında bilirkişi raporuna göre satış parasının uyarlamasının 63.122,00 TL olduğu, dosya arasındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde taşınmazda yararlanma olduğuna dair kanaat oluşmadığı açıklanmıştır.
2. Mahkeme, davanın 63.122,00 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekiyor ise de mahkememizce davacı vekilinin bozma ilamından önce yapmış olduğu 20.11.2015 tarihli ıslahın sehven fark edilmediğini ve talep sonucunun ıslah edilmediği zannıyla taleple bağlılık ilkesi gereğince dava dilekçesinde yer alan 12.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı temyiz dilekçesinde özetle; bilirkişi raporuna karşı yaptığı itirazların mahkemece değerlendirilmediğini, Mahkemece hiçbir araştırma yapılmadan ve ıslah için süre verilmeden karar verildiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki anlaşmada belirlenen 12.000,00TL’nin son 2.000,00TL’sinin ödenmediğini, alım satım sözleşmesinden vazgeçilmesi üzerine birkaç ödeme halinde toplam 9.600,00 TL’yi karşılıklı güven kapsamında elden geri ödediğini, bu hususun tanık beyanlarında ifade edildiğini, davanın zaman aşımına uğradığını, yemin delilinin dikkate alınmadığını, bilirkişinin yaptığı hesaplamanın fahiş ve hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 70 inci, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 89 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden; Mahkemece 20.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi gözetilmeksizin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Davacı vekili temyiz itirazları yönünden Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.