YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/750
KARAR NO : 2023/3329
KARAR TARİHİ : 13.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen el atmanın önlenmesi, eski hale getirme, kal ve ecrimisil davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davada, davacıların ecrimisil ve yıkım taleplerinin kabulüne, el atmanın önlenmesi talenin ise reddine, birleştirilen davada, ecrimisil ve el atmanın önlenmesi taleplerinin reddine, yıkım isteminin ise kabulüne karar verilmiştir.
Asıl ve birleştirilen dava davalı vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.06.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden asıl ve birleştirilen dava davalı vekili Av. … ile birleştirilen dava davacılar vekili Av. … geldiler. Davacı birleştirilen davada davacılar vekili Av. …’in 12.06.2023 tarihinde mazeret dilekçesi sunduğu görüldü. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl dava davacılar vekili dava dilekçesinde, paydaş oldukları 10 ada 10 parsel sayılı taşınmazda, davalının bina inşa ettiğini ve yıllardır kullandığını, taşınmazda fiili bir paylaşım olmadığını ileri sürerek; davalının haksız müdahalesinin sona erdirilmesini, inşa edilen yapının yıkımı ve eski hale iadesi ile haksız işgali başlatma tarihinden itibaren şimdilik 1.000,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte tahsilini talep etmişlerdir.
2. Birleştirilen dava davacılar vekili, aynı sebeple haksız el atmanın ve işgalin önlenmesi, inşa edilen binanın yıkımı ile eski hale getirilmesi ve 2.000,00 TL ecrimisilin tahsilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen dava davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin (asıl davaya yönelik) 09.05.2013 tarihli ve 2010/256 Esas, 2013/231 Karar sayılı kararıyla; paydaşlar arasında harici ve rızai bir taksim olmadığı, taşınmazdaki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verildiği, diğer paydaşların davada yer almadıkları gerekçesiyle el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde (asıl dava) davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin (asıl davaya ilişkin) 27.11.2013 tarihli ve 2013/12539 Esas, 2013/16813 Karar sayılı ilamıyla; “… taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçimi oluşmadığı açıktır. Ne var ki, mahkemece taşınmazda davacıların kullanabilecekleri bir yer olup olmadığı ya da taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı tam olarak araştırılmamıştır. Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılması, davacıların kullandıkları ya da kullanabilecekleri bir yer olup olmadığının belirlenmesi ve bu belirlemeye göre elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir karar verilmesi, ayrıca TMK’nun 692/1. maddesi gözetilerek tarla niteliğindeki taşınmaza bina yapılmak suretiyle niteliğinin değiştirildiği gözetilerek yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.04.2014 tarihli ve 2012/705 Esas, 2024/213 Karar sayılı kararı ile; mahkeme dosyasının aynı mahkemenin 2014/135 Esas sayılı dosyasında birleştirilmesine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/135 Esas, 2014/503 Karar sayılı kararı ile asıl davada ecrimisil talebi bakımından bozmadan önceki kararda kesinleştiği gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, el atmanın önlenmesi, yıkım ve eski hale getirme isteminin reddine ve birleştirilen davada el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.
C.İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen dava davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 08.11.2017 tarihli ve 2015/3710 Esas, 2017/6222 Karar sayılı ilamıyla; “…Gerçekten de, dosya içeriği ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 10 parsel sayılı taşınmazda yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu neticesinde, davalının yaptığı yapı dışında davacıların kullanabileceği boş alanların bulunduğu tespit edildiğine göre, elatmanın önlenmesi talebin reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; asıl dava yönünden bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur ve mahkemece, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar çerçevesinde hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu durum, mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında ki esaslar çerçevesinde işlem yapma zorunluluğu getirir. ( 09.05.1960 T, 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, HGK 29.05.2002 T, 7- 444/463 E.K sayılı kararı)
Somut olayda, hükmüne uyulan bozma ilamında TMK’nun 692/1. maddesi gözetilerek tarla niteliğindeki taşınmaza bina yapılmak suretiyle niteliğinin değiştirildiği gözetilerek yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği vurgulanmak suretiyle davacılar lehine usulî kazanılmış hak doğmuştur.
…
Yukarıda açıklanan düzenlemeler karşısında, bozma ilamına konu olmayan kısımlar bakımından hüküm kurulmadan, sadece bozma ilamında değinilen yönlerden hüküm kurulması doğru değildir. Eldeki asıl davada, ecrimisil isteğinin kabulüne ilişkin karar davalının temyizi olmadığından bozma ilamına konu edilmemiş olup, mahkemece bu hususta karar verilmemiş olması doğru değildir.
Birleştirilen dava da ise; davacılar elatmanın önlemesi, yıkım, eski hale getirme ve ecrimisil talebinde bulundukları halde dava dilekçesinde belirtilen 2.000,00 TL ecrimisil dava değeri üzerinden harç alınarak dava görülmüş, diğer istekler yönünden değer belirlenip harç tamamlanmadan karar verilmiştir.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı HMK’nın 120. (1086 sayılı HUMK’un 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin ve yıkımı istenen şeyin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (04.03.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
Hal böyle olunca, asıl davada yıkım isteğinin kabulü ile ecrimisil isteği yönünden HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli biçimde hüküm kurulması ve birleştirilen dava da öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi ve yıkım isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince (özetle);
1. Asıl dava yönünden, Yargıtay bozma ilamında belirtilen gerekçelerle davalının gerekli izin ve onay süreci işletmeksizin taşınmazın cinsini değiştirdiği,
2. Davalının kullandığı alanın tapuda hak sahibi olduğu alan miktarı ile uyumlu olduğu,
3. Ecrimisil için gerekli koşulların oluştuğu,
4. Birleştirilen dava yönünden ise Yargıtay bozma ilamında belirtilen gerekçelerle davalının gerekli izin ve onay süreci işletmeksizin taşınmazın cinsini değiştirdiği,
5. Davalının kullandığı alanın tapuda hak sahibi olduğu alan miktarı ile uyumlu olduğu,
6. Ecrimisil yönünden intifadan men şartının sağlanmadığı gerekçesiyle asıl davada, davacıların ecrimisil ve yıkım taleplerinin kabulüne, el atmanın önlenmesi talenin ise reddine, birleştirilen davada, ecrimisil ve el atmanın önlenmesi taleplerinin reddine, yıkım isteminin ise kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen dava davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl ve birleştirilen dava davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1. Her ne kadar Yargıtay ilamı esas alınarak yıkım kararı verilmiş ise de, taşınmazın niteliğinin değiştiğini,
2. İmar affı kapsamında dava konusu taşınmaz için yapı kayıt belgesi alındığını,
3. Bu hususun dile getirilmesine rağmen mahkeme tarafından irdelenmeksizin karar verildiğini,
4. Mahkemece, asıl dava davacılarının hisselerine düşen alana müdahale olmadığı ifade edilmesine rağmen vekil edenleri aleyhine ecrimisile hükmedilmesinin hatalı olduğunu,
5. Birleştirilen dava yönünden de, taşınmazın niteliğinin değiştiği ve imar affı kapsamında dava konusu taşınmaz için yapı kayıt belgesi alındığını ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen davalar, el atmanın önlenmesi, eski hale getirme, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 683, 692 ve 995 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl ve birleştirilen dava davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti 8.400,00 TL’nin asıl ve birleştirilen dava davalısından alınarak birleştirilen dava davacılarına verilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.