YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/634
KARAR NO : 2023/3496
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/163 E., 2022/229 K.
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, aidiyetin tespiti ve intifa hakkının terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil davalarının reddine, aidiyetin tespiti ve intifa hakkı terkini davalarının kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı …, 1993 yılında satın aldığı ve bedelini bizzat kendisinin ödediği İzmir ili, …. ilçesi, …. mevkii 2850 parselde kayıtlı taşınmazını velayeti altında bulunan kızı davalı …’in üzerine satış olarak devrini sağladığını, 1982 doğumlu olan davalı …’in satışın yapıldığı tarihte 11 yaşında olduğunu, bu yıllarda parasını ödeyerek satın aldığı…r’da bulunan 12 adet gayrimenkulü, … bulunan çok kıymetli bir taşınmazı ve Almanya’da satın aldığı iki adet gayrimenkulü de davalı …’in adına devrini sağladığını, ayrıca eksiksiz bir şekilde davalının eğitimini yapmasını sağladığını, geçirdiği trafik kazası sonucunda %100 özürlü bir kişi haline geldiğini, bu durumun davalı … ile olan ilişkilerinde bozulmaya neden olduğunu, davacının kızı olmadığını, babasının başka birisi olduğunu iddia ettiğini, davalının annesinin sık sık Almanya’ya gitmesi nedeniyle davacı ile kızı davalının evde belirli dönemlerde yalnız kaldıklarını, davacının %100 özürlü olmasına rağmen kızı tarafından bakımının sağlanmadığını, davalının bir müddet sonra evi terk ettiğini, davalı ….’nin kendisine verilen Seferihisar’da bulunan 12 adet değerli taşınmazın 6 tanesini çok düşük fiyatlarla annesinin sevgilisi adına, 6 tanesini kendi sevgilisinin adına, bir tanesini de başka birisi adına tapuya satış göstererek devrini yaptığını, bu taşınmazların muvazaalı olarak devrinin yapıldığını, taşınmazlar üzerindeki haklarını saklı tuttuklarını, İzmir ili, …. ilçesi 2850 parselde tapuya kayıtlı 326 m² miktarlı taşınmazı 20.05.2009 tarihinde 22.500,00 TL bedelle önce Yücel Telli’ye muvazaalı bir şekilde devrinin yapıldığını, daha sonrada diğer davalı … adına 30.06.2009 tarihinde 22.500,00 TL bedelle devrin gerçekleştiğini, dava konusu İzmir ili, …. ilçesi, 2850 parselde kayıtlı 326 m² yüzölçümlü taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Birleştirilen İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/326 Esas, 2009/378 Karar sayılı dava dosyasında; davacı …, 1992 yılında 30.000,00 ETL bedelle satın aldığı ve bedelinin kendisinin ödediği İzmir ili, …. ilçesi 3210 parsel sayılı taşınmazı velayeti altında bulunan kızı davalı …’in üzerine satış olarak devrini sağladığını,1982 doğumlu olan davalının satışın yapıldığı tarihte 10 yaşında olduğunu, davacının bu yıllarda parasını ödeyerek satın aldığı Seferihisar’da bulunan 12 adet gayrimenkulü ve …. bulunan çok kıymetli bir taşınmazı davalı … adına aldığını belirterek İzmir ili, …. ilçesi, 3210 parselde kayıtlı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3. Birleştirilen İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/324 Esas, 2011/302 Karar sayılı dava dosyasında; davacı …, davalı …’a verdiği vekaleti kötüye kullanmak suretiyle 3210 parsel sayılı taşınmaz üzerine ilk eşinden olma kızı … lehine koydurduğu intifa hakkı şerhinin iptalini istemiştir.
4. Birleştirilen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/87 Esas, 2013/368 Karar sayılı dava dosyasında; davacı …; İzmir ili, …. ilçesi, … mevkiinde bulunan 2850 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki binanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı …, dava konusu taşınmazı 30.06.2009 tarihinde …’den satın aldığını, tarafları tanımadığını, dava konusu taşınmazın 22.500,00 TL bedelle alındığı iddiasının doğru olmadığını, bu bedelin tapuda gösterilen sembolik bir değer olduğunu, dava konusu taşınmazı aldıktan sonra davacıya evi boşaltması için ihtarname çektiğini, davacının evi tahliye etmemek adına iş bu davayı açtığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı …, dava dilekçesinde yazılanların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı ile annesi … arasındaki boşanma davasında annesinin yanında durduğu için davacı tarafından iş bu davanın açıldığını, üzerine alınan taşınmazların parasının davacı tarafından verilmediğini, annesi … tarafından ödendiğini, davacının tüm taleplerinin haksız olduğunu, dava konusu taşınmazlar davacıya ait iken kendisine bağış yolu ile temlik edilmediğini, üçüncü kişiden alınması sırasında bedelin ödendiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
3. Birleştirilen dava davalıları … ve … ise savunmasında; davacının davasının menfaat uyuşmazlığından kaynaklandığını, tapunun üzerinde tesis edilmiş intifa hakkının bedelinin de ödenenerek usulüne uygun konulduğunu, intifa hakkı şerhinin kaldırılması isteminin soyut bir istek olup hiç bir dayanağının olmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.5.2015 tarihli ve 2009/325 Esas, 2015/297 Karar sayılı kararıyla;
A. 2009/325 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden;
1. Davalı … aleyhine açılan davanın reddine,
2. Davalı … hakkında açılan davada tapu iptali ve tescil talebinin reddine, ıslah yolu ile talep edilen alacak davası ile ilgili olarak davanın kabulüne ve bilirkişi raporunda hesaplanan 550.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
B. Birleştirilen 2009/326 Esas sayılı dosyası yönünden;
Davalı … hakkında açılan davada tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak davası ile ilgili olarak davanın kabulüne ve bilirkişi raporunda hesaplanan 610.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
C. Birleştirilen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/87 Esas sayılı dosyası yönünden;
Davacı … tarafından açılan mülkiyetin tespiti davasının kabulüne, dava konusu olan Güzelbahçe 2850 sayılı parseldeki binanın davacı …’a ait olduğunun tespitine,
D. Birleştirilen 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/324 Esas sayılı dosyası yönünden;
Davacı …’ın davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 13.12.2016 tarih ve 2016/4310-11071 sayılı kararı ile hükmü bozmuştur.
Yerel mahkeme hükmü ”…. asıl dava ile birleştirilen 2009/326 Esas sayılı davanın hukuki nitelendirilmesi mahkemece “bağıştan rücu” olarak yapılmış ise de; taraflar arasında resmi şekilde yapılmış bir “bağış” işlemi bulunmadığından, hukuki ilişkinin “bağış” ilişkisinden değil satış bedelinin ödenmesinden doğan “inanç” ilişkisinden kaynaklandığının kabulü gerekir….O halde; asıl dava ile birleştirilen 2009/326 Esas sayılı davada, toplanan deliller “inançlı işlem” hukuki nitelendirmesi çerçevesinde değinilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılmalıdır.
Diğer taraftan; birleştirilen 2013/87 Esas sayılı davada ileri sürülen 2850 No.lu parseldeki binanın mülkiyetinin davacı …’a ait olduğunun tespiti isteği bakımından, …’ın 26.11.2015 tarihinde ölmüş olması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640 ıncı maddesinin devreye gireceği ve davanın görülebilirlik koşulunun sağlanması için tüm mirasçıların (kızları … ve … ile dava dışı oğlu …) muvafakatinin alınmasının ya da …’ın terekesine atanacak temsilci aracılığıyla davanın sürdürülmesinin gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan; davalı … tarafından açılan 2011/324 Esas sayılı birleştirilen davada ileri sürülen intifa hakkının iptali isteği yönünden ise gösterilen tanıkların bu konuda da beyanlarının alınması, intifa hakkının bedel karşılığı tesis ettirildiği dikkate alınarak keşif yapılmak suretiyle akit tarihi itibariyle intifa hakkının değerinin tespit ettirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilip vekil …’in vekalet yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığının ve intifa hakkı lehdarı … ile işbirliği içerisinde hareket edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilmiştir.
Hâl böyle olunca; gerek asıl ve gerekse birleştirilen davalarla ilgili olarak yukarıda işaret edilen esas ve usule yönelik eksikliklerin giderilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçeleri ile bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyarak verdiği kararda;
1. Asıl tapu iptali ve tescil olmaz ise tazminat davasının reddine,
2. Bu dava ile birleştirilen 2009/326 Esas sayılı tapu iptali ve olmaz ise tazminat davasının reddine,
3. Birleşen İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/324 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile davaya konu İzmir ili, …. ilçesi, 3210 parselde kayıtlı taşınmazdaki … lehine olan 20.04.2009 tarihli intifa hakkının iptaline,
4. Bu dava ile birleştirilen İzmir 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/87 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile dava konusu İzmir ili, …. ilçesi, … Mevkii 2850 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın tarafların murisi …’a ait olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vekili; 2850 parsel sayılı taşınmazı üzerindeki bina ile birlikte iyiniyetli olarak 3 üncü kişiden satın aldığını, kendisine karşı mülkiyetin tespiti isteminde bulunmayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davacı-davalı … ve mirasçı … vekili ise; yapılan inceleme ve araştırmalarını hatalı ve eksik olduğunu, intifanın bedeli karşılığında konulduğunu, bina üzerinde tadilatlar yaptığını, vekaletin kötüye kullanılması ise vekil ile vekil eden arasında iç sorun olup vekil ile işlem yapanı bağlamayacağını belirterek tüm sebeplerle hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu iptali tescil, tazminat, mülkiyetin tespiti ve intifa hakkının iptali isteklerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir (818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) madde 81; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 97). Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler.
Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de BK’nın 19 ve 20 nci, TBK’nın 26 ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.
Burada üzerinde durulması gereken husus, taşınmaz mallar ya da şekle bağlı akitlerde inanç sözleşmelerinin ne gibi hukuki sonuç doğuracağıdır. Diğer bir anlatımla, sözleşmede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, taşınmaz mülkiyetinin naklinin sebebini oluşturup oluşturmayacağıdır.
Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
Belirtilen İçtihadı Bileştirme kararında da değinildiği gibi; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda, koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.
İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların isbatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin, sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından, kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz. Ancak, aranılan nitelikte bir yazılı delil bulunamazsa, yazılı delil başlangıcı niteliği taşıyan bir belge de ispat yönünden değerlendirilebilir.
2. Birleştirilen dava yönünden; aidiyet tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 106 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir. Bu nedenle taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu dava görülemez.
3. Değerlendirme
1. Dava konusu 2850 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişi adına kayıtlı iken 24.12.1993 tarihli resmi akitte …’a satış yoluyla devredildiği, (…. (1982 doğumlu) akit tarihinde küçük olduğundan, kendisini babası … ile annesi …’ın velayeten temsil ettiği); Yasemin’in bu taşınmazı 20.05.2009’da dava dışı …’ye sattığı; …’nin de taşınmazı 30.06.2009’da …’a sattığı,
2. Dava konusu 3210 parsel sayılı taşınmazın üçüncü kişi adına kayıtlı iken 03.03.1992 tarihli resmi akitte …’a satış yoluyla devredildiği, (…(1982 doğumlu) akit tarihinde küçük olduğundan, kendisini babası … ile annesi …’ın velayeten temsil ettiği); sonrasında bu taşınmaz üzerine, …’ın vekili sıfatıyla babası … tarafından 05.05.2009 tarihli resmi akitle … lehine 64.000,00 TL bedelle intifa hakkı tesis edildiği anlaşılmaktadır.
3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesinin tapu iptali tescil olmaz ise tazminat ve intifa hakkı şerhinin terkini davasının reddi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, inanç sözleşmesinin ispatlanamadığı anlaşılmakla; davalı ve mirasçı … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiş temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
4. Davalı … vekilinin temyizine gelince; davacı …’ın dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu 2850 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olmadığı, dolayısıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek değişik gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün (D) bendinin bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
5. Asıl ve birleştirilen dava davacısı … yargılama sırasında vefat etmiş ve mirasçılar arasında menfaat uyuşmazlığı nedeni ile muris …’ın terekesi için tereke mümessili atanarak davaya devam edilmiştir. Bu durumda terekeyi mümessil temsil ettiğinden dahili davalı …’in temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı … ve … vekilinin temyiz itirazlarını REDDİNE,
2. Davalı … vekilinin temyiz itirazını kabulü ile hükmün yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin … vd. yükletilmesine,
Davalı … vekilinin temyiz harcının iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.