Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/609 E. 2023/1382 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/609
KARAR NO : 2023/1382
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

MAHKEMESİ : …. Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …Tapu ve Kadastro Müdürlüğü tarafından Yerlibahçe Köyü içerisinde, Tebliz mevkiinde bulunan davacıya ait taşınmazın sehven adına tescil edilmeyerek, taşınmazın tescil harici bırakıldığını ve herhangi kurum veya şahıs adına kayıtlı olmadığını, taşınmazın Yerlibahçe Köyü, Tebliz mevkiinde bulunan 186 ve 452 parsel sayılı taşınmazlar ile … arasında bulunduğunu, uzun bir süredir buğday ve sebze ekimi yaparak taşınmaz çevresini taş duvar ile ördüğünü, ve taşınmazlara meyve ağaçları dikerek bağ olarak kullandığını, ağaçların ömürlerinin 12-15 yaş arasında olduğunu, taşınmaza 86 adet fıstık ağacı, 6 asma ağacı, 2 armut ağacı ve 3 badem ağacı ektiğini, Devlet Su İşleri … tarafından yapılan kamulaştırma kapsamında taşınmazın su altında kalacağını, davacının 25 yıldır dava konusu taşınmazın bakım ve onarımını yapmakta olduğunu ve muhdesatının zilyedi olduğunu, yapı ve meyve ağaçlarının aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Hazineye ait olan taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunmasının kötü niyet olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece davanın kabulü ile Siirt ili, Merkez ilçesi, Yerlibahçe Köyü, doğusu; tescil harici alan, batısı; … Çayı ve kısmen tescil harici alan, kuzeyi; … Çayı, güneyi; kısmen 109 ada 1 parsel ve kısmen tescil harici alan olan 14.06.2019 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide “A” harfiyle gösterilen taşınmazda bulunan 90 adet fıstık ağacı, 3 adet armut ağacı ve 10 adet asma ağacının davacı tarafından yapıldığının/dikildiğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Hazine adına kayıtlı taşınmaza kötü niyetle elatan ve işgal eden davacı isteminin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde; dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfıyla tespit harici bırakıldığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bu yerin özel mülkiyete konu olamayacağı, bu nedenle de bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde meydana getirilen muhdesatlara hukuki değer verilemeyeceği, taşınmaz üzerine davacı tarafından dikildiği anlaşılan ağaçların yaşlarının ziraat bilirkişi raporuna göre 10-15 yaşlarında olduğu anlaşıldığından, mahkemenin davacının mülkiyet hakkının ihlâli açısından değerlendirmesinin usul ve yasaya aykırılığı bulunmadığı,

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ancak, yargılama giderleri yönünden davalı vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b-2 nci maddesi uyarınca Siirt 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.05.2020 tarih ve 2018/250 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,

a) Davanın kabulüne, Siirt ili, Merkez ilçesi, Yerlibahçe Köyü, doğusu; tescil harici alan, batısı; … Çayı ve kısmen tescil harici alan, kuzeyi; … Çayı, güneyi; kısmen 109 ada 1 parsel ve kısmen tescil harici alan olan 14.06.2019 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide “A” harfiyle gösterilen taşınmazda bulunan 90 adet fıstık ağacı, 3 adet armut ağacı ve 10 adet asma ağacının davacı tarafından yapıldığının/dikildiğinin tespitine,

b) Davalı kurum harçtan muaf olduğundan davacı tarafça yatırılan 1.559,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

c) Davalılar yasal hasım olduğundan davacı taraf yararına vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 05.01.2022 tarih ve 2023/609 Esas, 2023/1382 Karar sayılı kararı ile;
a. Davacının yargılama ücreti yönünden temyizinin reddine,

b. Davalı vekilinin temyizine gelince; “… mahkemece dava konusu taşınmazın dere yatağı vasfıyla tespit harici bırakılmış olduğu tespit edilmiş, iki ziraat mühendisi ve bir gayrımenkul değerlendirme uzmanı bilirkişiden oluşan heyetçe dosyaya sunulan 28.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda da taşınmazın … çayıyla arasında 5 metre kot farkı bulunduğu, mera, yaylak, kışlak olmadığı, ara sıra orta derecede taşkınlara uğrayan bu tip dava konusu taşınmazın 2. sınıf arazi kullanım kabiliyet özelliklerini gösterdiği, 14.06.2019 tarihli fen bilirkişisi raporu ekindeki krokiye göre taşınmazın … çayı aktif dere yatağında bulunduğu tespit edilmiş olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş” gerekçeleri ile bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yeterli olmadığını, kadastro müdürlüğünün ihmali nedeniyle bu yerin tescil harici bırakıldığını, jeoloji mühendisi tarafından incelemesi gerektiğini, hava fotoğraflarının da getirtilerek dere yatağı olup olmadığının kesin olarak tespit edilmesi gerektiğini, yargılama gideri yükletilmesinin yerinde olmadığını vd. nedelerle temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesatın aidiyeti istemine ilşkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilâmın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).

3. Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

4. Bilindiği üzere; 4721 sayılı TMK’nın 715 inci maddesi: “Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Aksi ispatlanmadıkça, yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar, kimsenin mülkiyetinde değildir ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamaz. Sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait malların kazanılması, bakımı, korunması, işletilmesi ve kullanılması özel kanun hükümlerine tâbidir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerdir. Ancak, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan yerler ile dolgu yapılmayan bir yerin koşulları mevcut olduğu takdirde özel mülkiyete konu olması olanaklıdır.

3. Değerlendirme
1. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden dava konusu tescil harici bırakılan yerin … çayı aktif dere yatağında bulunduğu tespit edilmiştir.

2. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz edenin sıfatına, HMK’nın 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.