Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/4171 E. 2023/5404 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/4171
KARAR NO : 2023/5404
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/37 E., 2023/1334 K.

KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2013/184 E., 2017/161 K.

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen muhdesatın aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Dairemizce İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; davalı … vekilinin istinaf nedenlerinin esastan reddine, Mahkeme kararının kaldırılmasına ilişkin önceki kararı temyizen bozulmakla yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne, diğer davalılar … ve … hakkındaki davanın hukuki yarar kalmadığından reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 75 ada, 7 parsel üzerinde bulunan muhdesatta zemin üstü 2 daireden sonraki 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 No.lu dairelerin Almanya’da eşi ile birlikte çalışan ve kredi çekerek bu binayı yapan müvekkili …’ya ait olduğunu, müvekkilinin bu daireleri kendi üzerine almak, mülk edinmek için yaptığını, kiralarını da devamlı müvekkilinin aldığını, taşınmaz hakkında Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/802 Esas sayılı dosyası ile izale-i şuyu davasının derdest olduğunu belirterek 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 No.lu dairelerin müvekkiline ait olduğunun tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … vekili; davacının ekonomik durumunun muhdesatı yaptırmaya yeterli olmadığını, muhdesatın muris tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince; taşınmaz üzerindeki muhdesat meydana getirildikten sonra davacı …’nın taşınmazın önceki hissedarı …’dan satın alma yoluyla taşınmazda malik olduğuna göre, taşınmazın üzerindeki muhdesatın tamamına da payı oranında sahip olduğu ve muhdesatın pay satın aldıktan sonra meydana getirildiği yönünde davacı …’nın bir iddiası da bulunmadığına ve davalılar … ile …’nın hisselerini satarak devrettiklerine göre Mahkemece davanın davalı … yönünden reddine, diğer davalılar … ve … yönünden hukuki yarar kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

V. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. BOZMA KARARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “… davacı …’nın, yargılama sürerken 20.03.2014 tarihinde eldeki davayı açan evvelki malik …’nın ve ayrıca davalılardan … ve …’nın hisselerini satın aldığı, davacı önceki malikten payını satın … … malik … vekilinin 16.05.2014 tarihli celsede davacının payını müvekkilinin temlik aldığını ve davaya devam ettiğini, ayrıca 30.03.2017 tarihli celsede de önceki malik MustafaYapıcı adına yapılan yapıların müvekkiline temlik olunduğunu belirttiğine göre, önceki malikin payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulünün gerektiği, kaldı ki Dairece, dosya kapsamında toplanan delillerin, davacının payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulüne yeterli görülmemesi halinde, davacıya iddiası doğrultusunda temlikin ispatı için yeterli süre ve imkan tanınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde, yanılgılı gerekçe ile davanın … yönünden reddine karar verilmesinin doğru görülmediği…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalılardan … vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, davacı vekili ve davalılardan … vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Dairemizin 20.09.2022 tarihli ve 2022/2535 Esas – 2022/5296 Karar sayılı kararı ile “Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılardan … vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. MAHKEMECE BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın muhdesatın tespitine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın paylı mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğu, paylı mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesatın pay sahiplerinden biri, payın satın alınmış olması halinde bayii ya da miras bırakanı tarafından meydana getirilmiş olabileceği, bu halde de muhdesatın tespitine karar verilmesinde engel bulunmadığı hususundaki Yargıtay’ın değişen ve gelişen içtihatları ile uyulan bozma ilamları uyarınca davalı … vekilinin istinaf nedenlerinin esastan reddine, Mahkeme kararının kaldırılmasına ilişkin önceki kararı temyizen bozulmakla yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne, diğer davalılar … ve … hakkındaki davanın hukuki yarar kalmadığından reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; …’nın, …’nın oğlu olduğunu ve adi yazılı sözleşmenin geçerliliğinin olmadığını, tanık beyanlarının yanlış değerlendirildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m).Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki … ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m).22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi eşya hukukunda, muhdesattan, birarazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve … şeklindedikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespitdavası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)

3. Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmaz hale durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemiz bozma ilamında belirtildiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozmaya uygun olarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince hüküm fıkrasının 1 … bendinde; “1-Davalı … vekilinin istinaf nedenlerinin esastan reddine,” şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nin 370/2 nci maddesinin gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı …’un diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı …’un Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin hükümden çıkarılmasına hükmün bu şekliyle DÜZELTEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.