YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3890
KARAR NO : 2023/5012
KARAR TARİHİ : 24.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/357 E., 2023/99 K.
KARAR : Davanın kabulü
TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekili, dahili davalı
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili ile dahili davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, vekil edeninin, davaya konu 31269 ada 138 parsel … taşınmazdaki, davalılar adına kayıtlı bulunan 101/138 hisseyi 1987 senesinde satın aldığını, 12.000,00 TL bedel ödeyerek taşınmaza yerleştiğini, 1990 yılına kadar kendisi oturduktan sonra taşınmazı kiraya verip kendisinin Fransa’ya gittiğini, davalıların 2010 yılına kadar hiçbir şekilde taşınmaz ile ilgilenmediklerini; ancak 13.10.2010 tarihinde vekil edeninin kiracısına karşı men’i müdahale ve ecrimisil davası açtıklarını, davalıların murisi … …’ın 1979 yılında ölmesine rağmen intikalin 21.10.2009 tarihinde yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın davalılar adına kayıtlı bulunan 101/138 payının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalıların hisselerinin devredilmesi sebebiyle seçimlik hakkını yeni malike karşı tapu iptali ve tescil yönünde kullanmıştır.
II. CEVAP
1. Davalılar vekili, satış tarihinde vekil edenleri … ve …’in küçük olduğunu, satış yapmalarının söz konusu olamayacağını, davacının, men’i müdahale ve ecrimisil davasında, taşınmazı sadece mirasçılardan …’den satın aldığını beyan ettiğini, …’nin taşınmazı bir yıllığına davacıya kiraladığını, taşınmazı işgal eden … … adlı kişiye karşı men’i müdahale ve ecrimisil davası açıldığını, taşınmazın vergilerinin vekil edeni … tarafından ödendiğini ve DASK poliçesinin de yine bu kişi tarafından yaptırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Dahili davalı, ödeme yaparak dava konusu taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.07.2016 tarihli ve 2015/118 Esas, 2016/290 Karar … kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.11.2017 tarihli ve 2016/21422 Esas, 2017/15192 Karar … ilâmıyla; “…1- Mahkemece; davacının davalı olarak gösterdiği kişiler dışında da tapuda hissedar olan kişilerin bulunduğu, davacı tarafın, ayrıca tapunun diğer hissadarlarını da dava da taraf olarak göstermediği açıklanarak bu husus ret kararına gerekçe yapılmıştır.
Bilindiği üzere, kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava, kayıt malikine, kayıt maliki ölüyse mirasçılarına yöneltilerek açılır. Bundan ayrı olarak, paylı mülkiyette her pay birbirinden bağımsız olarak dava konusu edilebilir.
Somut olayda, davaya konu taşınmazın 101/138 hissesi, her ne kadar davalıların kendi arasında … … mirasçıları olarak, elbirliği mülkiyeti şeklinde tapuda kayıtlı ise de, taşınmazın 19/38 payı … …, 18/138 payı ise … isimli, (imar ile) tapuya paydaş yapılan kişiler adına paylı mülkiyet olarak kayıtlıdır. Davacı tarafından, davalılar adına elbirliği şeklinde kayıtlı olan 101/138 payın iptali istenmiş olup, … … mirasçılarının tamamı davada davalı olarak yer almıştır. Hal böyle olunca, Mahkemenin gerekçesinin aksine, paylı mülkiyette her payın birbirinden bağımsız olarak dava konusu edilebileceği kuralı gereğince, davalılar dışındaki pay maliklerinin davada yer almasına gerek yoktur.
2- 26.01.2007 gün ve 2005/1-2007/1 … İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere; olağanüstü zamanaşımı ile taşınmazın mülkiyetinin kazanılması 4721 … … Medeni Kanunu’nun 713. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen maddenin birinci fıkrası ‘Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı; davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi …taşınmazın mülkiyet haklarının tapu kütüğüne tescilini isteyebilir.’ Zilyetliğin kazanma sağlayabilmesi için 20 yıllık sürenin ‘Davasız’ sürmesi zorunludur. Maddenin ikinci fıkrasında da zilyetliğin aynı koşullar arasında geçirilmesi gerekliliği vurgulanmıştır. Burada kanun koyucu, zilyetliğin davaya konu olmamasını amaçlamıştır. ‘Davasız’ sözcüğü açık ve emredici bir hükümdür. Borçlar Kanunu’nun 133/2. maddesine göre alacaklı borçluya karşı mahkemede dava açarak ya da karşılıklı bir iddia ileri sürerek alacağım dermeyan ettiği takdirde, zamanaşımı kesilir.
Somut olayda, davalılar tarafından, İzmir 10.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/499 … dosyası ile açıldığı bildirilen meni müdahale ve ecrimisil davasının açılması tarihine kadar, davacı aleyhine başkaca bir dava açıldığı iddia ve ispat edilmiş değildir. Taraflar arasında yaşandığı iddia edilen ve Mahkemece niza olarak kabul edilen olayların, az yukarıda yapılan açıklamalar ışığında niza sayılamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca, davaya konu 31269 ada 22 parsel … taşınmaza ait tapu kaydının, ilk tesis tarihten itibaren atlanmaksızın tüm geldi ve gittileriyle, taşınmazdaki hisselerin intikaline ilişkin resmi senetler, akit tabloları ve varsa dayanağı belgeler ile birlikte ilgili Tapu Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına alınması, ondan sonra toplanmış ve toplanacak delillere göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı ve yerinde olmayan gerekçelerle ret kararı verilmesinde isabet görülmemiştir…” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece 17.03.2023 tarihli ve 2019/357 Esas, 2023/99 karar … kararı ile;
1. Davacının çekişmeli taşınmaza zilyet olup aralıksız yirmi yılı aşkın süre kullandığı,
2. Taşınmazın, kayden intikal gördüğü 2009 tarihine kadar (20 yıldan daha fazla süre) davacı zilyetliğinde bulunduğu,
3. Davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği,
4. Tapu kaydının (davacı yönünden) hukuki kıymetini yitirdiği,
5. Davalı …’a yapılan satışın yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, davalılar tarafından dahili davalıya devredilen hissenin iptali ile davacı adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili ve dahili davalı temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalılar vekili özetle;
a. Davalılar yönünden husumetten ret kararı verilmesi gerektiğini,
b. Gerçeği yansıtmayan ve çelişkili tanık beyanları üzerinden hüküm tesis edildiğini,
c. Davacının satın alma bedeli olarak bildirdiği miktarın hayatın olağan akışı ve genel yaşam deneyimlerine aykırı olduğunu,
d. Dahili davalının tapu kaydında ihtiyati tedbir vs. sınırlandırıcı hiçbir kayıt olmadan dava konusu taşınmazı satın aldığını,
e. Kredi kullanımı ve ödeme belgelerinin dosyaya ibraz edilmesine rağmen Mahkemece, dahili davalının iddia ve delillerinin değerlendirmediğini,
f. Davalılar aleyhine vekâlet ücreti, yargılama gideri ve harç yüklenmesinin de haksız ve hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Dahili davalı özetle;
a. Dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını,
b. Toplu parası olmaması sebebiyle “Bir Evim” şirketinden faylanarak satış işlemini gerçekleştirdiğini,
c. Satın alma tarihinde taşınmaz üzerinde herhangi bir tedbir kararı olmadığını,
d. Resmî kayıtlara güvenerek hareket ettiğini,
e. İyi niyetli olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, TMK’nın 713 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 … Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 … Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
2. 4721 … … Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi,
3. 4721 … … Medeni Kanunu’nun 1023 üncü maddesi,
4. 14.02.1951 gün ve 1949/17 Esas, 1951/1 Karar … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı,
5. 08.11.1951 gün ve 1990/4 Esas, 1990/3 Karar … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verilmesine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekili ile dahili davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalılar vekili ile dahili davalının sair temyiz itirazlarına gelince;
a. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu, 31269 ada 22 parsel … taşınmazın davalılar ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet olarak kayıtlı olduğu, davalılar adına kayıtlı payların (yargılama aşamasında) 16.10.2010 tarihinde dahili davalı …’e satış yolu ile devredildiği anlaşılmaktadır.
b. Davacı lehine zilyetlikle edinme şartlarının oluştuğu kabul edilmek suretiyle karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
c. Ancak tapuda kayıtlı olan nizalı taşınmazın yargılama sırasında dahili davalıya devredildiği, davacının HMK’nın 125 inci maddesi gereğince taşınmazı devralan yeni malike karşı davayı devam ettirdiği anlaşılmaktadır.
d. Bilindiği üzere, TMK’nın 1023 üncü maddesine göre, tapu sicilindeki tescile iyi niyete dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
e. Bununla birlikte, 28.07.1941 tarih ve 4/21 … YİBK ile Kanun’un iyi niyete hukuki sonuç bağladığı durumlarda iyi niyetin varlığının asıl olduğu; ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı kabul edilmiştir.
f. Ayrıca, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 08.11.1991 gün, 1990/4 Esas ve 1991/3 Karar … kararında “Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmaz malı iktisap eden bir kimseye karşı MK’nun 931 inci (TMK’nun 1023 üncü md.) maddesinde öngörülen iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptal davalarında dava açma iradesinin kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı, kaldı ki öyle olmasa bile buradaki kötü niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibarıyla itiraz niteliğinde bulunduğu ve bu nedenle de yargılama sona erinceye kadar iddia ve savunmanın genişletilme yasağına tâbi olmadan her zaman ileri sürülebileceği” kabul edilmiştir.
g. Yine, 14.02.1951 gün ve 1949/17 Esas, 1951/1 Karar … Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ile vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunmayacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa ispat ettirilmesine sebep ve vecih kalmayacağından dava hakkının doğumunu sağlayan ve bertaraf eden iyi veya kötü niyetinin bu durumda Mahkemece re’sen nazara alınacağı belirtilmiştir.
h. Somut olayda, yargılama sırasında taşınmazı devralan dahili davalının kazanımında iyi niyetli olup olmadığı hususunda Mahkemece yeterli bir araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme imkânı yoktur.
3. O halde Mahkemece; davacı ve yeni malik dahili davalı tarafından anılan taşınmaz devri nedeniyle HMK’nın 145 inci maddesi gereğince yeni delil bildirilmediğinden daha önce dinlenen tanıklar çağrılarak dahili davalının ediniminde iyi niyetli olup olmadığı, bir başka ifade ile TMK’nın 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağının yukarıdaki ilkelere göre araştırılarak oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4. Kabule göre de, TMK’nun 713/2 nci maddesindeki yollama nedeniyle bu tür davaların aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı koşullara tâbi olması gerektiği sonucuna ulaşılır. Maddenin 3 üncü fıkrasındaki “tescil davası” sözcüğünün 1 ve 2 nci fıkralara göre açılacak davaları kapsadığının kabulü gerekir (Yargıtay HGK’nın 17.02.2010 tarihli ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 Karar, M.R.Karahasan-İ. Özmen, Zilyetlik-Tescil-Tapu İptali Davaları, 1983-sh; 1451). Buna göre, davanın kabulü hâlinde iptal ve tescil isteği nedeniyle davada taraf durumunu almış bulunan kayıt malikleri veya mirasçılarının bakiye harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı, eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Yukarıda V.C.3.1 inci paragrafında açıklanan nedenlerle davalılar vekili ile dahili davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
V.C.3.(2.a.) ve devamındaki bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekili ile dahili davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.