Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/3885 E. 2023/5045 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3885
KARAR NO : 2023/5045
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/465 E., 2022/723 K.
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalı … ve müvekkilinin muris … … mirasçıları olduğunu, müvekkilinin davalı …’nun Zırlankaya hudutları, Taşlıgedik mevkiinde bulunan tapusuz tarlayı diğer kardeşleri ile birlikte zeminde taksim ettiğini, herkesin kendi yerine zeytin ağacı diktiğini, zilyetliğini bizzat veya icar vererek kullanmaya başladığını, davalının önce müvekkiline ait olan yerlerde de hak iddia ettiğini, Serik Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/62 Esas … dosyası ile dava açtığını, davacının feragat etmesiyle davanın sonuçlandığını, bu kez müvekkiline ait yerleri eşi davalı … ile birlikte işgal ettiğini ileri sürerek müvekkilinin zilyetliğinin korunarak miras hissesine yönelik davalıların müdahalelerinin men’ine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili; davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, taşınmazın kardeşler arasında taksim edildiğini, dava konusu edilen yerin 25-30 senedir asli zilyedi olduğunu, davacının kendi yeri dışındaki yerleri talep ettiğini, bu durumda davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddinin gerektiğini, kendilerine hiçbir bildirim ve ihbar yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmaz üzerindeki fiili hâkimiyetin davalılar üzerinde olduğu, davacının zilyetliğine yönelik bir tecavüzlerinin olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince: “…Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davacı tarafın 12.02.2018 tarihli delil dilekçesi ile 3 tanık bildirdiği, bu tanıklardan … …’nın keşif mahallinde dinlendiği halde, diğer 2 tanık olan … ve …’nın ise dinlenmediği, dinlenmeyen 2 tanığın dinlenmesinden vazgeçildiğine dair beyanının da bulunmadığı, davacını yanın bildirdiği ancak dinlenmeyen tanıkları … ve …’nın usulüne uygun tebligat ile duruşmaya çağrılarak dava konusu edilen yerin tam olarak belirlenmesi ve dava konusu edilen kısmın fiili paylaşımda kime düştüğü ve halen fiilen de kimin kullandığı, davalıların davacıya düşen kısmı kullanıp kullanmadıkları hususlarının şüpheye yer olmayacak şekilde açıklattırılması, bu 2 tanık ile diğer tanıklar arası beyanlarda çelişki olduğu takdirde beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılması, toplanmış ve toplanacak delillere göre tüm bu hususlar tartışılıp değerlendirilerek karar verilmesi…” gerektiğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece dinlenen mahalli bilirkişiler ve tanık beyanlarından dava konusu taşınmaz üzerindeki fiili hâkimiyetin davacı üzerinde olduğuna dair bir kanaate ulaşılamadığı, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından da bu yönde bir delile rastlanmadığı, taşınmazın kullanım durumunu ve şeklini davalıların murisinin vefatından itibaren davalıların tayin ettiği, davacının zilyetliğine yönelik bir tecavüzün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın hatalı olduğunu, bozma ilâmı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının lehlerine olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, zilyetliğe dayalı el atmanın önlenmesi talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Zilyet; bir şey üzerinde zilyetlik iradesi ile fiilî hâkimiyet sahibi olan kişiye denir. Bu kişi o şeyin mâliki olabileceği gibi kiracısı da olabilir, hatta o şeyi herhangi bir hakka dayanmadan da elinde bulunduruyor olabilir. Zilyetliğin hukukî niteliği konusunda öğretide tartışmalar bulunmakla birlikte, kanun koyucu zilyetliği kimi durumlarda koruma altına almıştır. Bu korumanın sebebi zilyetliğin kimi durumlarda hakka karine olması, kimi durumlarda ise böyle bir niteliği olmasa bile zilyetliği korumanın kamu düzeninin devamı adına önemli olmasıdır. Bu koruma yollarından birisi de el atmanın önlenmesi davasıdır.

2. 4721 … … Medeni Kanunu’nun “Zilyetliğe Saldırıya Dava …” başlıklı 983 üncü maddesinin ilgili fıkrası; “Saldırıda bulunan, şey üzerinde bir hak iddia etse bile; zilyetliği saldırıya uğrayan, ona karşı dava açabilir. Dava, saldırının sona erdirilmesine, sebebinin önlenmesine ve zararın giderilmesine yönelik olur.”  düzenlemesini; yine 984 üncü maddesi de; “Gasp ve saldırıdan dolayı dava …, zilyedin fiili ve failini öğrenmesinden başlayarak iki ay ve her hâlde fiilin üzerinden bir yıl geçmekle düşer.” düzenlemesini ihtiva etmektedir.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 … Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.