Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/3433 E. 2023/4608 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/3433
KARAR NO : 2023/4608
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/41 E., 2022/231 K.
KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen suya el atmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davacının babasına ait taşınmazlar ile aynı yerde başka kişilerin kullanımında olan taşınmazların sulanmasında Kızlarpınarı adlı su kaynağına gelen suyun kullanılması için kadimden beri taraflar arasında anlaşma bulunduğunu, suyun kaptaja alınması suretiyle fiili kullanımın belirlendiğini, müvekkilinin babası dahil tüm taşınmaz maliklerinin su kaptajından 6 hat hâlinde kendi taşınmazlarına borular vasıtasıyla su götürdüğünü, davalının ise suyun naklini sağlayan plastik su borularını tahrip ettiğini, toprak altından çıkararak bazı kısımlarını kestiğini ve davacıya gelen suyun ağzını naylonla tıkadığını, davacının su kullanımının üç yıldır kesintiye uğratıldığını, yirmiden fazla ağacının kuruduğunu, ev ve bahçe için su ihtiyacının karşılanamadığını ileri sürerek davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davacının babasının su kullanım … olmadığını, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.09.2014 tarihli kararında “..davalının haksız müdahalesi neticesi sulanmadığından kuruduğu iddia edilen ağaçların orman arazisi içinde olduğu, davacı adına kayıtlı taşınmazda olmadığı, ziraat bilirkişi raporunda bölgenin iklimsel yapısı, bitki örtüsü, bölgenin bol yağış alması ve diğer çevresel faktörler nedeniyle meyvelerin susuzluğa bağlı olarak kurumalarının imkansız olduğu, dosya içerisinde bulunan “Yaylada Bahçe Satış Senedidir” başlıklı belge uyarınca davacının murisinin sahip olduğu taşınmazı sulu haliyle sattığı, “protokol” başlıklı belgede dava konusu kaptaj için davacının murisinin ismi yerine taşınmazı sattığı … oğlu …’ın isminin hak sahibi olarak geçtiği ve bu belgede davacı tanığı Hurşit …’ın da imzası bulunduğu gerekçesiyle davacının dava konusu su kaptajı üzerinde hiçbir hakka sahip olmadığından davanın reddine” karar vermiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Hükmün Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 20.11.2017 tarih ve 2015/5770 Esas, 2017/8594 Karar … ilâmı ile onanması üzerine davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü üzerine hükmün Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 13.11.2018 tarih ve 2018/1124 Esas, 2018/7737 Karar … ilâmı ile “Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile onama ilamının kaldırılmasına; mahkemece ziraat bilirkişisi, jeoloji bilirkişisi ve tarafsız mahalli bilirkişilerle mahallinde suların en az olduğu bir zamanda keşif yapılıp dava konusu suyun kullanımına ve kaptaja bağlanmasına ilişkin süreç ve su taksimatına ilişkin dosyaya sunulmuş 14.01.2001 tarihli protokol başlıklı belge doğrultusunda su kullanımının ne şekilde olduğu yönünde mahalli bilirkişilerin bilgisine başvurulması, dava konusu suyun kaptaja bağlanmadan önce tüm yöre halkı tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunun aydınlatılması, daha sonra suyun debisi ve niteliği şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenerek tarafların suya ihtiyacı olup olmadığının bilimsel verilere uygun olarak tespit ettirilmesi, tarafların bu ihtiyaçları şebeke suyu veya başka kaynaktan karşılayıp karşılamadıkları araştırıldıktan sonra içme suyu ihtiyacının sulama suyu ihtiyacına nazaran öncelikli olduğu da gözetilerek gerekirse taraflar arasındaki nizayı çözümler nitelikte ve herkesin ihtiyaçları oranında yararlanabileceği bir su rejimi kurulması yoluna gidilmesi gerektiğinden noksan inceleme ve araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına” karar vermiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “… bir önceki kararın gerekçeleri tekrar edilerek ilgili bölgede yaşayanların su ihtiyaçları için belediye şebeke suyundan yararlandıkları, davacı tarafından başka mahkemeden değişik iş üzerinden aldırılan raporun HMK’nın 401/son maddesi uyarınca dikkate alınmadığı, davacının söz konusu su kaynağında … olmadığı, başka şekilde su temin etmesinin mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine” karar vermiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dava değerinin üzerinde davacı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığını, bozma sonrası yapılan keşif ve hazırlanan raporun hükme esas alındığını, davacının şikayeti sonucu davalının kaptaja zarar verme suçundan mahkûm edildiği ceza davasının dosya içinde bulundurulmadığı ve incelenmediğini, yine davalı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen dosyada dinlenen tanıkların davacının babasının kadimden gelen su … olduğunu açıkça beyan ettiklerini, dava konusu su, kadim su olduğundan “satış senedi” adlı belgenin dikkate alınmasının doğru olmadığını, davacının evinin yüksekte kalması nedeniyle şebeke suyundan yararlanmadığını, davalının ise şebeke suyundan yararlanma imkanı da olduğunu, davacının evinin ve bahçesinin orman alanı içerisinde kalmadığını belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; suya el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olup uyuşmazlık, davacının suya ihtiyacı olup olmadığı, su rejimi kurulmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. … Medeni Kanunu’nun 718 inci maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki … ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.

2. Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen … Medeni Kanunu’nun 756 ncı maddesi gereğince de; “Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak … olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.”

3. Gerek … Medeni Kanunu’nun 718 nci maddesi gerekse 756/2 nci maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.

4. Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabî ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su, kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/ …/ Cansel, … Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması hâlinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 … Yeraltı Suları Kanunu’na tâbidir.

5. Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera, orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik … ihlâl edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.

6. Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tâbi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak … da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa el atma varsa el atmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.

7. … Medeni Kanunu’nun 756 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak … olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur” hükmü doğrultusunda kaynak …; ancak tapuda düzenlenecek resmî senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir.

8. Kaynak irtifakına konu olabilecek su, özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 … Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olaya gelince; Mahkemece ilk hükümdeki gerekçeler tekrar edilerek dava konusu bölgede tarafların içme suyu için şebeke suyundan yararlanma imkânı bulunduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç uyuşmazlığı giderir mahiyette olmamış, bozma ilâmımızın gerekleri yerine getirilmemiştir.

3. Dosya kapsamı itibarıyla yapılan keşif ve dinlenen tanık beyanlarından davacının murisi … …’ın dava konusu suyu kullandığı, davalının ise davacı ve murisine ait taşınmaza giden su borularına müdahalede bulunarak taşınmaza su gitmesini engellediği, davalı hakkında mala zarar verme suçundan yapılan yargılama sonucu verilen mahkûmiyet hükmü ile sabittir.

4. Öte yandan davacının suya ihtiyacı olduğu ve başkaca kaynaktan yararlanma imkânının bulunmadığı, dosya kapsamında alınan rapordan ve Hatay Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün yazı cevabından anlaşılmaktadır.

5. Hâl böyle olunca dava konusu kaptajdaki 4 No.lu hat 3 No.lu gözeden taraflar arasındaki nizayı giderir şekilde su rejimi kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 … Kanun’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,

1086 … Kanun’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilâmının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

11.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.