Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/2734 E. 2023/3503 K. 21.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2734
KARAR NO : 2023/3503
KARAR TARİHİ : 21.06.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1211 E., 2021/1431 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/72 E., 2021/115 K.

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 562 parsel sayılı taşınmazın tarafların murisine ait olduğunu, ortaklığın giderilmesi için dava açıldığını, taşınmaz üzerindeki mevcut binanın 2 nci katında yer alan evin ve kuruluk olarak kullanılan deponun davacı tarafından yapıldığını, muris tarafından inşa edilen dükkanlara da 2017 yılında 19.400,00 TL değerinde iyileştirme ve masraf yapıldığını, 2007 yılında tüm zemine davacı tarafından beton atıldığını belirterek muhdesat ile yapılan masrafların tespitini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalılar …. ve …… vekili, dava dilekçesinde belirtilen muhdesatların davacıya ait olmadığını, davacının muris babaları ile birlikte yaşadığını, murisin davacının borçlarını ödemek için daha önce başka taşınmazlar sattığını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

2. Davalı …, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “Davaya konu imalatların bir kısmının murisin sağlığında ve muris tarafından yapıldığı, muris ve davacının birlikte yaşadıkları ve işlerinin aynı olduğu, yapılanların murisin fındıktan elde ettiği geliri ile yapıldığı, davacının muhdesatlar üzerine bir kısım iyileştirmeler yaptığının tanık beyanları ile ortaya konulduğu ancak muhdesatların tamamen davacı adına yapıldığının ispatlanamadığı, yapılan iyileştirmeler yönünden sebepsiz zenginleşme hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddine” karar vermiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile davalarının ispat edildiğini, muhdesatları murisin yapmadığını, muris ile davacının birlikte çalışmadığı, hatta murisin çalışamayacak durumda olduğu, davacının kendi nam ve hesabına çalıştığı ve çalıştığı paralar ile dava konusu muhdesatları yaptığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, taşınmazın 2 nci katında yer alan daire ve kuruluğun tamamının davacı tarafından inşa edildiğini, murisin çalışamayacak durumda olması nedeniyle muhdesatları yapamayacağını, iyileştirme ve tadilatlar yönünden de hatalı hüküm tesis edildiğini belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK. mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1-h, 115).

3. Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.