Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/2367 E. 2023/2932 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2367
KARAR NO : 2023/2932
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekil edeninin dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 117/2400 oranında pay sahibi olduğunu, vekil edeninin murisi…’in, tapudaki hissesini vekil edeni ile birlikte dört oğluna 18.08.1975 tarihinde eşit olarak paylaştırdığını, kardeşler arasında yapılan harici taksim ile vekil edeninin o tarihten bu yana dava konusu taşınmazı fiilen kullandığını, taşınmaz üzerine sekiz adet ev ve dükkan yaptığını, dava konusu taşınmazın diğer 2283/2400 payının ise… …… adına kayıtlı olduğunu, …. oğlu…’in 1977 yılında vefat ettiğini ve mirasçı olarak davalıları bıraktığını, dava konusu taşınmazın kök kaydı olan 1 No.lu parselin ifrazı neticesinde 1520, 1521 ve 1522 numaralı parsellerin oluştuğunu, bu parsellerden 1522 numaralı parselin de 107 ada 1 parselden başlamak üzere 120 ada 16 parsele kadar 104 adet parsele bölündüğünü, kayıt maliki… ……’in mirasçıları tarafından şimdiye kadar tapuda intikal yaptırılmadığını, vekil edeninin taşınmazda 40 yıldır zilyetliğinin bulunduğunu, TMK’nın 713/2 nci maddesindeki kazanma koşullarının vekil edeni lehine gerçekleştiğini açıklayarak, dava konusu taşınmazdaki… …… adına kayıtlı payın iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalılar yargılama aşamasında, dava konusu taşınmazın tapulama kayıtlarının elle yazıldığını, imar uygulaması yapılırken, … …’nin oğlu …’nın adının… olarak kayıtlara yanlış geçirildiğini, … …’nin… isminde bir çocuğunun bulunmadığını, vekil edenlerinin… ……’in mirasçıları olmadığını, TMK’nın 713/2 nci maddesinde belirtilen zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.07.2017 tarih ve 2015/14 Esas, 2017/344 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 23.03.2018 tarih ve 2018/205 Esas, 2018/215 Karar sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 26.09.1975 tarihinde başladığı, davacının bu kullanımının, 15.09.2009 tarihine kadar, müşterek paylarla tapuda kayıtlı taşınmazın dava konusu taşınmaza karşılık gelen bölümü üzerinde olduğu, dava konusu taşınmaz üzerindeki… …… payının, 15.09.2009 tarihinden sonra, pay yığılması sonucunda 2283/2400 paya dönüştüğü, 15.09.2009 tarihinden Anayasa Mahkemesinin tedbir kararı tarihi olan 17.03.2011 tarihine kadar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/2 nci maddesinde öngörülen zilyetlik süresinin gerçekleşmediği, davacı tarafından, 15.09.2009 tarihine kadar, 1522 parsel sayılı taşınmazın dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaz bölümü üzerindeki 226.800/33.264.000 payının kazanıldığının kabulü gerektiği, 2981 sayılı Yasa’nın 10/C maddesi uyarınca 15.09.2009 tarihinde yapılan uygulama sonucunda, … …… paylarının dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yığıldığı ve pay oranının 2283/2400’e çıktığı; davacı tarafından, 15.09.2009 tarihine kadar, dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmaz bölümü üzerindeki… ……’e ait eski 226.800/33.264.000 oranındaki payın kazanıldığı, davacının; 2981 sayılı Yasa’nın 10/C maddesi uyarınca 15.09.2009 tarihinde yapılan uygulamadan önce, 1522 parselin tamamı üzerinde zilyetliğinin bulunmaması nedeniyle, dava konusu taşınmaza yığılan iptale konu payların tamamının kazanılamayacağı, dolayısıyla davanın, 2283/2400 payın 226.800/33.264.000 payı oranında kabulü gerektiği gerekçesi ile davalılar … ve arkadaşları vekilinin istinaf itirazlarının kabulüne, Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.07.2017 tarih ve 2015/14 Esas, 2017/344 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın… …… adına kayıtlı 2283/2400 payının iptali ile; iptaline karar verilen 2283/2400 pay, 189.854.280/199.584.000 kabul edilerek (paydanın 83.160 ile çoğaltılması ile), 1.294.461/ 199.584.000 payın davacı adına tesciline, geriye kalan 188.559.819/199.584.000 payın… …… üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.02.2020 tarih ve 2018/11180 Esas, 2020/1485 Karar sayılı ilâmında;
“…Her ne kadar; Bölge Adliye Mahkemesince az yukarıda yazılı olduğu şekilde kısmen kabul kısmen ret kararı verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki;
Davacının ve davalıların murisi olduğu iddia edilen… ……’in de pay sahibi olduğu dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın evveli Sazköy 1 parsel sayılı taşınmaz olup, sözkonusu parselde, 10.10.1961 tarihinde yapılan tespitte, dayanak tapu kayıtlarındaki paylara istinaden, ölümler ve halen mirasçı olanlar gözetilerek paylı mülkiyete tabi şekilde, … …… adına 226.800/33264000 pay ve 997920/33264000 pay olmak üzere iki ayrı pay tespit edilerek tapuya tescil edildiği, aynı taşınmazda davacının da 42930/33264000 oranında pay sahibi olduğu, 26.9.1984 tarihinde taşınmazın yola terk nedeniyle ifraz gördüğü ve 1521 parsel sayılı taşınmaz yola terkin edilirken, 1520 ve 1522 parsellerin aynı hisselerle malikleri adına tapuya tescil edildiği, dava konusu 116 ada 1 parselin bulunduğu alanın, 1522 parsel içinde kaldığının yapılan keşif sonucu alınan teknik rapor ile belirlendiği, 1522 parselin, 2981 Sayılı Yasanın 10/C maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması neticesinde 104 parça taşınmaza ifraz edildiği, ifraz neticesinde oluşan 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 117/2400 payının davacı … adına, 2283/2400 payının ise davalıların murisi olduğu beyan edilen… …… adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
1. Tapu iptal ve tescil davaları, tapu malikine karşı ve tapu maliki ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Davalı safında gösterilen tapu malikleri ölü iseler, mirasçılık belgesi alınmadan tapu malikleri veya mirasçıları davaya katılmadan davanın görülmesi mümkün değildir.
Her ne kadar, davacı tarafından, dosya arasında bulunan Bodrum 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1363 Esas ve Kocaeli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/514 Esas sayılı dosyalarındaki mirasçılık belirlemelerine istinaden davalılar davada taraf gösterilmiş ise de, gerek bahsi geçen mirasçılık belgelerinin hasımsız olarak alınmış olması, gerekse de davalıların, kayıt maliki… ……’in mirasçısı olmadıklarını beyan etmiş olmaları gözetildiğinde, Hazine hasım gösterilmek suretiyle açılacak mirasçıların tespiti davası ile belirlenecek mirasçılara davanın yöneltilmesi açısından davacıya süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, malikler hiç mirasçı bırakmadan ölmüş iseler mirasın TMK’nin 501. maddesi uyarınca Hazine’ye kalacağının gözetilmesi gerekirken izah edilen dava şartının gözardı edilmesi usul hükümlerine aykırı olmuş, ayrıca, her ne kadar dosyaya sunulan Bodrum 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1363 Esas sayılı dosyası ile dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazda hissedar olarak gözüken kayıt maliki… ……’in soyadının TAN olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, kararın Tapu Müdürlüğü nezdinde infazının yaptırılması da sağlanmamıştır.
2. Bundan ayrı olarak, Mahkemece yapılması gereken iş; dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, tapulama tutanağının kesinleşme şerhini de içerecek şekilde tüm sayfalarının onaylı ve okunaklı suretleri ile kadastro sırasında uygulanan dayanak belgelerin, taşınmaza ait tapu kayıtlarının ilk tesis tarihten itibaren atlanmaksızın tüm geldi ve gittileriyle, yola terk nedeniyle yapılan ifraz işlemlerine ilişkin ve özellikle 2981 Sayılı yasanın 10/C maddesi uyarınca yapılan işlemlere ait tüm belgelerin eksiksiz olarak getirtilmesi, kök 1 parsel ile 1522 parsel sayılı taşınmazda 226800/3326400 ve 997920/33264000 paylarla malik görünen… …… adlı kişilerin aynı kişiler olup olmadığının tespiti, aynı kişiler ise, davacı tarafın, dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tamamında malik sıfatı ile zilyet olduğu da gözetilerek, 1522 parsel sayılı taşınmazın miktarı, bu miktarın 33264000 payda davacının 226800 ve 997920 pay karşılığı miktarı üzerinde hak sahibi olması ve dağıtım sonucunda dava konusu 1 parselde davalının payının 599,62 m2 oluşu, bu payın az yukarıda bahsi geçen iki ayrı… …… payından hangisinden geldiğinin, 1522 parselden ifraz neticesinde… …… adına başka parsellerde ne miktarda pay verildiğinin, dağıtıma esas tüm bilgi ve belgeler üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi vasıtası ile tespit edilmesi, davacının… …… adına kayıtlı olan paydan fazla yer kazanamayacağının düşünülmesi, 1522 parsel sayılı taşınmazın miktarı da gözetilerek, dava konusu 116 ada 1 parselde davalıların payının tamamının iptal ve tesciline karar verilip verilemeyeceğinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra hüküm kurulması olup, eksik araştırma ve yetersiz incelemeyle karar verilmesi doğru görülmediği…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 116 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı ve davalıların murisleri adına hisseli olarak kayıtlı olduğu, kayıt maliki… ….’ın 24/05/1977 tarihinde vefat ettiği, davacının, hisseli maliki olduğu dava konusu taşınmazın tamamını 1975 yılından beri üzerine iki katlı iki adet ve bir katlı bir adet bina yaparak nizasız fasılasız malik sıfatıyla kullandığı, taşınmaz üzerinde bulunan binada davacının (hâlen) ikâmet ettiği, kayıt maliki… …..’ın ölümünden itibaren Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulmasına karar verilen 17.03.2011 tarihine kadar TMK’nın 713/2 inci maddesinde öngörülen ölüm sebebine dayalı kazanma koşullarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili özetle; cevap dilekçesi, istinaf ve dosya kapsamında sunulan açıklamalara benzer gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi karar ve gerekçesinin yerinde olmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, TMK’nun 713/2 nci fıkrasında yer alan “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK’nun 713/1 ve 2 nci fıkraları gereğince tapunun hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesinin ikinci fıkrası.
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre; bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de; bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Burada artık ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtayın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).

4. Başka bir anlatımla, Yargıtayın bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesi, bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar verir (Kuru, Baki/Aydın, Burak İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2020, s. 537).

3. Değerlendirme
1. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373’üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozma ilâmına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir.

2. Buna rağmen, Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilâmı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolaysıyla hükümsüz hâle gelen İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılar vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

29.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.