Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/215 E. 2023/1612 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/215
KARAR NO : 2023/1612
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 1106 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı Mehmet Akın’ın 3/32 payını 21.07.2014 tarihinde 4.000,00 TL bedelle davalıya sattığını, müvekkiline satışla ilgili noter bildirimi yapılmadığını belirterek, bedeli karşılığında davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, gerçek satış bedelinin 65.000,00 TL olduğunu, bu nedenle müvekkilinin dava açılmadan önce vergi dairesine başvurarak eksik tapu harcını tamamladığını, ayrıca taşınmazda fiili taksim bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.06.2016 tarih ve 2015/147 Esas, 2016/302 Karar sayılı kararı ile “davanın 4.310,00TL önalım bedeli üzerinden kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı payın iptaline ve davacı adına tesciline” karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Yargıtay 14. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 27.02.2020 tarih ve 2016/14090 Esas, 2020/2342 Karar sayılı ilâmı ile “dava açılmadan önce gerçekleşen satış ve düzeltme işlemlerinin, bir bütün halinde ve hepsine eşit değer vererek mevcut durumun değerlendirilmesi gerekir. Önalım davasına konu satış sözleşmesine ve buradaki bilgilere dayanarak talepte bulunan davacının, dava açılmadan önce bu sözleşmedeki bir hatanın düzeltilmesine yönelik davalı işlemini kabul etmemesi 4721 sayılı Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Davanın 65.000TL satış bedeli üzerinden kabulü gerekirken, 4000TL üzerinden kabulü doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda 13.04.2021 tarih ve 2020/105 Esas, 2021/95 Karar sayılı kararı ile “davacı tarafça, daha önce depo edilen 4.310,00TL mahsup edildikten sonra eksik kalan 61.990,00TL önalım bedeli verilen süre içerisinde mahkeme veznesine yatırıldığı gerekçesiyle davanın 66.300,00TL önalım bedeli üzerinden kabulü ile dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 3/32 payın iptaline ve davacı adına tesciline” karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay 14. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 11.11.2021 tarih ve 2021/3220 Esas, 2021/2978 Karar sayılı ilâmı ile “bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamındaki açıklamalara aykırı olacak şekilde, mahallinde yeniden keşif yapılmaksızın, taraf tanıkları ve özellikle davalı tanığının taşınmaz başında dinlenmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “bozma ilamı sonrası keşif mahallinde dinlenen tanıkların beyanlarında dava konusu taşınmazsın kök murisin vefatı sonrası mirasçıları tarafından kullanıldığı, dava konusu taşınmazın taraflarca Ahmet isimli bir şahsa ölçtürülerek kendi aralarında taksim edildiği, davacıya ait olan kısım ile davlıya pay satan kişinin ayrı kullanıldığı yerler olduğu, taşınmazın yıllarca belirlenen bu fiili taksime göre kullanıldığının anlaşıldığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; fiili taksim şartlarının oluşmadığını, dinlenen tanıkların taşınmazın büyük bir kısımın ayrı ayrı kullanılmadığını beyan ettiklerini, tüm mirasçıların fiili taksime katılmadığını, uydu görüntülerine göre de her yıl taşınmazın farklı şekilde kullanıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Türk Medeni Kanunu’nun 732 nci madesi: “Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşlar önalım hakkını kullanabilirler.” düzenlemesini ihtiva etmektedir.

2. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tâbi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması hâlinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hâle gelir.

3. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 tarih ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi hâlde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı hâlinde davanın reddi gerekir.

3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
İlk Derece Mahkemesince, Yargıtay 14. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin bozma ilâmı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

HUMK’un 440/III-1 inci bendi gereğince ilâma karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.