Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/2125 E. 2023/2752 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/2125
KARAR NO : 2023/2752
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen paydaşlar arası el atmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; tarafların 115 ada 8 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, davalı tarafından davacıların rızasını almadan ev yapmak için temel atmak suretiyle inşaat işlemlerine başladığını ve müdahalesinin devam ettiğini, bu nedenle öncelikle başlayan haksız inşaatın durdurulmasını ve davalının taşınmazın tarla olan kısmına ev yapmaya başlamasının ve taşınmazın tahsis amacını değiştirmesinin davacı tarafın kullanmasını engellediğinden müdahalesinin men’ine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.03.2015 tarihli kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili (hükümde kesinleşme şerhi bulunduğundan) kanun yararına temyiz isteminde bulunmuş, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 30.12.2019 havale tarihli yazısı ile Tebligat Kanunu’na uygun tebliğ olunmayan hükmün kesinleşmesinden söz edilemeyeceğinden, Mahkemece kararın usulüne uygun tebliği sonrası olağan temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.

2. Mahkemece bu defa davalıya usulüne uygun karar tebliği sağlanmış ve davalı vekili hükmü temyiz etmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1. Paylı mülkiyete tâbi taşınmaza ilişkin el atmanın önlenmesi davalarında, öncelikle taraflar arasında bir taksim sözleşmesi ve sair bir takım belirleyici anlaşmaların olup olmadığına bakılarak paydaşlar arasında oluşmuş herhangi bir fiili kullanım olup olmadığının belirlenmesi, uyuşmazlık konusu taşınmazın kimin kullanımına bırakılmış olduğu hususlarının tespit edilmesi gerektiğini,

2. Divriği Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/126 Esas sayılı dosyası ile görülen davada, Mahkemece bu yönde bir belirleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme sonucu karar verildiğini, ayrıca Yargıtayın, herhangi bir harici taksim ve sair belirleyici anlaşma olmaması hâlinde, el atmanın önlenmesi davası yerine, ortaklığın giderilmesi davasının hukuki yarar ve hukuk mantığı açışından daha doğru olduğunu kabul ettiğini, Mahkemece davaya konu taşınmazda ortaklığın giderilip giderilemeyeceği yönünde herhangi bir araştırma yapılmadığını,

3. Davalı … tarafından, taşınmaza yapılan binanın diğer davacıların taşınmaz üzerindeki haklarını kısıtlamadığı gibi kullanımını da engellemediğini, paydaş olan davacıların kendi hisselerine düşen miktarı istedikleri gibi kullanabildiğini, bu nedenle davacıların açtığı el atmanın önlenmesi davasında hukuki yararlarının bulunmadığını ve davanın reddi gerektiğini beyanla hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, paydaşlar arası el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 683 üncü maddesi ile 693 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olayda Mahkemece; gerekçeli kararın davalı … ….’e 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2 nci maddesine göre ve usulsüz şekilde tebliğ edildiği, davalının temyiz yoluna başvurma hakkını kullanamadan Mahkemece hükmün usulsüz tebliğe rağmen kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.

3. Davalı vekilinin kanun yararına temyiz isteminde bulunması üzerine ise; Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 30.12.2019 havale tarihli yazısı ile Tebligat Kanunu’na uygun tebliğ olunmayan hükmün kesinleşmesinden söz edilemeyeceğinden, Mahkemece kararın usulüne uygun tebliği sonrası olağan temyiz yoluna başvurulmasının mümkün olduğu belirtilmiş, Mahkemece bu defa davalıya usulüne uygun karar tebliği sağlanmış ve davalı vekili hükmü temyiz etmiştir.

4. Hâl böyle olunca, maddi anlamda kesinleşmiş bir hükümden bahsedilemeyeceğinden Dairemizce davalının temyiz itirazlarının incelenmesine geçilmiştir.

5. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, tüm dosya içeriğine göre, Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden İlk Derece Mahkemesinin 25.05.2015 tarihli kesinleşme şerhinin kaldırılmasına ve hükmün onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Divriği Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/126 Esas ve 2015/145 Karar sayılı dosyasında bulunan 25.05.2015 tarihli kesinleşme şerhinin KALDIRILMASINA,

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

22.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.