Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/1815 E. 2023/3482 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1815
KARAR NO : 2023/3482
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen asıl davada el atmanın önlenmesi ve kâl, karşı davada ise tazminat talepleri hakkında verilen, asıl davada davanın kısmen kabulüne, karşı davada ise davanın reddine ilişkin karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili, dava konusu 1286 ada 3 parselde (eski 320 ada 165 parsel) davalıya ait yapının malzemelerinin sökülmesi, aksi takdirde masrafın davalı tarafından karşılanması suretiyle yıkımı ya da takas isteminin kabulü ile tarafların yaptıkları yapıların bulundukları taşınmazlara aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP-KARŞI DAVA
Davalı-karşı davacı vekili, imar öncesi sahip olduğu 320 ada 20 ve 21 parsellerde kayıtlı taşınmazların imar sonrası 1286 ada 8 parsel olduğunu, kendi taşınmazı üzerindeki yapıların imar sonrası davacının taşınmazına tecavüzlü hâle geldiğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya ait tek katlı 2 adet ev için 20.000,00 TL tazminatın faiziyle davalıya ödenmesine, bedel ödenene kadar davalıya hapis hakkı tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.02.2016 tarih ve 2014/532 Esas, 2016/96 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü ile davacıya ait 1286 ada 3 parsel içinde yer alan B ile gösterilen 51,90 m² kısma yapılan müdahalenin önlenmesine, kâl gideri olan 5.190,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının takas talebinin ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 23.02.2016 tarih ve 2014/532 Esas, 2016/96 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.10.2020 tarih ve 2018/6583 Esas, 2020/6352 Karar sayılı ilâmında; mevcut durumun imar uygulamasıyla oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı-karşı davacının iddiası dikkate alınmadan eksik araştırma ile yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davaya konu edilen kısım yönünden 08.05.2013 tarih ve 163 Esas sayılı encümen kararında bu yapıya ait evraklarda gösterilmediği, temel teskeresindeki bilgilerin ise bu yapıya ait olduğuna dair bilginin bulunmadığı, davaya konu edilen kısmın imar uygulaması yapıldıktan sonra yapıldığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile davacıya ait 1286 ada 3 parsel içinde yer alan B ile gösterilen 51,90 m² kısma yapılan müdahalenin önlenmesine, kâl gideri olan 5.190,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının takas talebinin ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediğini, alınan raporlarda imar öncesine ilişkin tespit bulunmadığını, bozma ilâmında belirtilen hususların net bir şekilde açıklığa kavuşturulmadan hüküm kurulduğunu, karşı davanın kabulünün gerektiğini ve hükümde belirlenen kâl giderinin icra memurluğunca infazı sağlanmalıyken davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilâmının gereklerinin yerine getirilip getirilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 683, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi.

3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. “Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilamlar” başlığını taşıyan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 30 uncu maddesi gereğince; “Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24’üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmayı emreder. Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklı da isterse yapılması için lazım gelen masraf icra memuru tarafından ehlivukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere ifasına alacaklı muvafakat ederse alınıp hükmolunan iş yaptırılır. Muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malı haciz ile paraya çevrilerek o iş yaptırılır.
İlam, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilamın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur. Bu emirde ilam hükmüne muhalefetin 343. maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır…” düzenlemesi mevcuttur.

3. Somut olayda Mahkemece, yukarıda açıklanan madde hükmüne aykırı olacak şekilde kâl bedeli olan 5.190,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine yönelik hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.

4. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı-karşı davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı-karşı davacı tarafın Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinin 2 paragrafında yer alan “Kâl gideri 5.190,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ibaresinin çıkartılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.