Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/1554 E. 2023/2167 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1554
KARAR NO : 2023/2167
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı asli müdahil ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ilçesi, 1056 parsel sayılı taşınmazın evvelce davacı adına kayıtlı iken davalı şirket ile yapılan 24.06.2014 tarihli bayilik protokolü çerçevesinde davalı şirkete devredildiğini, 10 yıl süreli sözleşme gereği taşınmaz kaydının davalı şirket üzerinde kalacağı, bu sürenin sonunda da bayinin borcunun bulunmaması halinde davacıya geri verileceği konusunda anlaşmaya varıldığı halde davalı şirketin taşınmazı diğer davalı …’a devrettiğini beyanla 1056 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı …, dava konusu taşınmazı davacının da muvafakati ile diğer davalıdan satın aldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

2. Asli müdahil müdahale talep dilekçesinde; tapu kayıt malikiyken dava konusu taşınmazı inanç sözleşmesiyle davalı şirkete devrettiğini, taşınmazdaki petrol işletmesini ise …’ya adi yazılı sözleşmeyle devrettiğini belirterek davaya asli müdahil talebinde bulunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2016 tarihli ve 2015/90 Esas, 2016/315 Karar sayılı kararıyla Çavdır ilçesi, …., … Mevkii, 1056 parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken borç ödeme işletme ve bayilik protokolü çerçevesinde davalı … Petrol A.Ş’ye devredildiği, davalı … Petrolcülük tarafından taşınmazın daha sonra diğer davalı …’a devredildiği, sözleşme hükümleri gereğince taşınmazın 10 yıl sonrasında tekrar davacıya geçirileceğinden bahisle dava açılmış ise de; davalı … tarafından sunulan 03.06.2014 tarihli protokol örneğinde dava konusu yerin davalının eşine satışı konusunda anlaşıldığı, davacı …’nın da protokolde imzasının bulunduğu, daha sonra yerin davalıya devredildiği, bu haliyle davacının satıştan haberdar olduğu, bu yerin tapu iptalini istemesinde iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Yargıtay Bozma Kararı
1. Hükmü, davacı vekili ve davalı … vekili temyiz etmişlerdir.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 15.12.2020 tarihli ve 2017/895 Esas, 2020/8477 Karar sayılı kararında; “…Mahkemece öncelikle; HMK’nın 31 inci madde hükmü gereğince, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının kendi mülkiyet hakkına dayalı olarak mı yoksa murislerinin mülkiyet hakkına dayalı olarak mı tescil talebinde bulunduğu tespit edilmelidir. Davacı tapudaki mülkiyet hakkına dayalı olarak tescil talebinde bulunmakta ise; hiçbir zaman taşınmazda malik olmadığından ve tescile dair haklı ve hukuki sebep bulunmadığından şimdiki gibi davanın reddine karar vermek gerekmektedir. Davacının murislerinin mülkiyet hakkına dayanması halinde ise, murisin sağ olması halinde taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Tedavüllü tapu kayıtlarına göre kayıt maliki …’nın ölü olduğunun tespiti ve davacının miras hakkına dayalı olarak dava açtığının belirlenmesi halinde ise bu kez diğer mirasçıların davaya muvafakatının sağlanması yahut terekeye temsilci tayininden sonra inanç ilişkisi hakkında değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince, 08/09/2022 tarihli 6 No.lu celsede dava değeri belirlenip harç ikmali için kesin süre verildiği, davacı ve asli müdahil tarafından kesin süre içerisinde harcın yatırılmadığından dosyanın Harçlar Kanun’u 30 uncu ve Hukuk Muhakemeleri Kanun’u 150 nci maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, aradan geçen 3 aylık süre içerisinde harç yatırılmadığı ve yenileme talep edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asli müdahil ve davacı vekili temyiz etmiştir.

B. Temyiz Nedenleri
Asli müdahil ve davacı vekilinin ortak sunduğu temyiz dilekçesinde özetle ; davayı 05/09/2022 tarihinde ıslah ettiklerini, ıslah harcını da 05/09/2022 tarihinde yatırıldığını, mahkemece ıslah dilekçesinin hiç dikkate alınmadan hala keşifte belirtilen taşınmaz bedeli üzerinden tapu iptal ve tescil davası şeklinde harcın tamamlanmasının istenildiğini, ıslah dilekçesi doğrultusunda esasa ilişkin inceleme yapılması gerektiğini, davacı için ayrı asli müdahil için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, tek dava olduğundan tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek açıklanan ve resen nazara alınacak sebeplerle hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Uyuşmazlık, davanın açılmamış sayılmasına dair kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 65 inci, 107 inci, 109 uncu ve 150 inci maddeleri, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 uncu maddesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme
1.Mahkemece, 16.06.2022 tarihli duruşmada davacıya ve asli müdahile eksik nispi harcı tamamlamaları için ayrı ayrı ihtaratlı süre verilmiştir. Harcın mahkeme ara kararına göre en son yatırılması gereken tarih gelecek celse günü olan 08.09.2022’dir. Davacı vekili ve asli müdahil 05.09.2022 tarihinde birlikte verdikleri dilekçeyle taleplerini ıslah edip tazminata dönüştürmüştür. Her ne kadar dilekçede davalarının belirsiz alacak davası olduğunu belirtmişlerse de dava değeri belirlendiğinden ve değerin bir kısmı talep edildiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Davacı vekili ve asli müdahil dava konusu taşınmazın değerinden “şimdilik” ibaresiyle 40.000,00 TL’nin hüküm altına alınmasını istediklerinden dava HMK’nın 109 uncu maddesinde belirtilen kısmı dava niteliğindedir.

2. Davacı vekili ve asli müdahil tarafından ıslah dilekçesi 16.06.2022 tarihli duruşmada verilen ara kararı gereği sonraki duruşma tarihi olan 08.09.2022’den önce verildiğinden yargılamaya esas alınacak talep miktarı ıslah dilekçesinde belirtilen talep miktarıdır.

3. Mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, önceki ara kararın son günü olan 08.09.2022’den önce verilen ıslah dilekçesi dikkate alınarak davacı ve asli müdahil açısından 40.000,00 TL üzerinden eksik nispi harcın tamamlanması için süre vermektir. Buna aykırı olacak şekilde 08.09.2022 tarihli duruşmada davacı vekili ve asli müdahilin ıslah dilekçesi dikkate alınmadan önceki ara kararda belirlenen eksik nispi harcın tamamlanmadığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına, akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hüküm bozulmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asli müdahil ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.