Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/1417 E. 2023/2551 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1417
KARAR NO : 2023/2551
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın ecrimisil istemi yönünden kabulüne, el atmanın istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yıkım istemi yönünden husumetten reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı dahili davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; paydaşı oldukları 149 ada 34 parsel sayılı taşınmaza, komşu 23 parsel maliki davalıların taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek; el atmanın önlenmesi, yıkım ve dava tarihi olan 29.03.2011 tarihinden geriye dönük 5 yıllık 10.000,00 TL (ıslah ile birlikte 10.614,00 TL) ecrimisil bedelinin davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.

II. CEVAP
1.Davalılar … ve …, cevap dilekçesi vermemişlerdir
2. Dahili davalılar …,…, ve …. husumet itirazında bulunarak davanın esastan da reddini istemişler, ayrıca savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.05.2013 tarihli ve 2011/137 Esas, 2013/182 Karar sayılı kararıyla; davacıların paydaşı olduğu taşınmaza komşu 23 parsel sayılı taşınmazdaki binanın taşkın olduğunun keşfen saptandığı gerekçesi ile davalılar ve dahili davalılar hakkındaki el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne; bilirkişi raporuna atfen dava konusu binadaki 6 adet daire için 2006-2010 dönemi için hesaplanan 50.100,00 TL ecrimisilin davalılar ve dahili davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde dahili davalılar….,… ve ….. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 17.06.2015 tarih ve 2014/8262 Esas, 2015/9025 Karar sayılı ilamında; ” … el atmanın önlenmesi ilkeleri doğrultusunda soruşturma yapılmadığı gibi keşifte yapılan uygulama ve düzenlenen bilirkişi raporu hüküm vermeye elverişli değildir. Hâl böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan, davalı taraf savunma yoluyla temliken tescil isteğinde bulunduğu halde, bu konuda olumlu olumsuz karar verilmemiş olması da isabetsizdir. Kabule göre de, tecavüzlü alanın arsa vasfı esas alınarak ecrimisil miktarı saptanması gerekirken, davalı tarafa ait taşkın yapının getireceği gelire göre belirlenen ecrimisile hükmedilmiş olması da doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuştur.

B. Karar Düzeltme
1.Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı dahili davalılar …,…,…. ve ….. vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.04.2016 tarih ve 2016/5373 Esas- 2016/5159 Karar sayılı ilamıyla; ”… dava binanın ana nüvesinin bulunduğu komşu 23 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılmasına karşın dava tarihinden önce komşu taşınmazı satın aldıkları halde dava dilekçesinde …, …, …, …, … ve …’ın davalı olarak gösterilmediği (dava dilekçesinde … ve …’ in davalı olarak gösterildiği) gibi kayıt maliki olmaları …, …, …, …, … ve …’ı davada davalı durumuna getirmez.
Diğer taraftan; bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı kazandırılmayacağı gibi, ıslah yoluyla da davanın tarafları değiştirilemez.
Öte yandan; davacıların komşu parsel maliklerini bilebilecek durumda olması karşısında davacıların kabul edilebilir bir yanılgı sonucu dava açtığından bahsedilemeyeceğinden olayda 6100 sayılı HMK.nun 124. maddesinin uygulanma yeri de yoktur.
Bu durumda, davalı …’in yargılama sırasında, diğer davalı …’in ise karar tarihinden sonra ölümü ile onlar tarafından vaki haksız fiil niteliğindeki el atmanın sona erdiğinin kabul edilmesi gerektiği, buna karşın yıkım isteği yönünden ise davada kayıt maliklerine yöneltilen bir husumet bulunmadığından davalılar … ve …’e husumet düşmeyeceği kuşkusuzdur. Esasen davaya dahil edilen kişilerin haksız eylemleri var ise ayrı bir davanın konusunu oluşturacağı da açıktır. Ancak, mirası reddetmeyen mirasçıların, murislerin halefi sıfatı ile el atmanın önlenmesi yönünden yargılama giderlerinden ve ecrimisilden sorumlu olacakları kuşkusuzdur.
…. yargılama devam ederken davalı …’in ve karar tarihinden sonra ise davalı …’in ölmesi nedeniyle tespit edilen zemine (arsaya) onlar tarafından vaki haksız fiil niteliğindeki el atmanın önlenmesi isteği yönünden dava konusuz kalmış olduğundan anılan kişiler bakımından “el atmanın önlenmesi isteği hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davanın açılmasına sebebiyet veren davalıların mirasçılarına yükletilmesi, ecrimisil isteğinin ise niteliği itibariyle ölenlerin mal varlığını ilgilendirdiği ve mirasçılara geçen haklara ilişkin bulunduğu gözetilerek davalı murislerin 34 parseldeki kullandığı taşkın kısım (zemin geliri) üzerinden talep edilen dönemler için ecrimisil miktarının belirlenmesi ve tüm mirasçıların bu miktar üzerinden miras payları oranında sorumlu tutulması, yıkım isteği yönünden ise davada kayıt maliklerine yöneltilen bir husumet bulunmadığı gözetilerek davalılar … ve … hakkında davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken haklarında usulüne uygun dava bulunmayan …, …, …, … ve … hakkında davalı murislerin mirasçısı olarak değil (davalı …’ın mirasçı sıfatı bile bulunmadığı halde) davalı olarak işin esası hakkında karar verilmesi, ölen davalıların mirasçıları belirlenerek taraf teşkili sağlanmadan, binanın davacılara ait taşınmaza tecavüz miktarı açıklığa kavuşturulmadan, davalılar tarafından yaptırılan binanın geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılarak ve 6100 sayılı HMK. nun 26. maddesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle hesaplanan ecrimisile hükmedilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” şeklindeki değişik gerekçeyle hüküm bozulmuştur.

C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında 23 parselde bulunan 3 katlı betonarme binanın 34 parsele 25,73 m2′ lik kısmının tecavüz ettiği, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davacıların ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği, her ne kadar hükmedilen bedel ıslahla artırılan bedeli aşmış ve talep olmasa dahi faize hükmedilmiş ise de, bu hususun davalılar tarafından daha önce temyize konu edilmemesi nedeniyle davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle; davacıların davasının el atmanın önlenmesi talebi yönünden muris … ve …’in vefat ettiği gözetilerek konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yıkım talebi yönünden davanın husumetten reddine, davacıların ecrimisil istemlerinin kabulüyle 29/03/2011 ve 01/01/2011 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle 890,00 TL’nin 01/01/2011 ve 01/01/2010 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle, 3.415,76 TL’nin 01/01/2010 ve 01/01/2009 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle, 3.137,20 TL’nin 01/01/2009 ve 01/01/2008 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle, 2.961,58 TL’nin 01/01/2008 ve 01/01/2007 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle, 2.739,46 TL’nin 01/01/2007 ve 29/03/2006 tarihleri için dönem sonunda işleyecek yasal faiziyle, 1.791,25 TL’nin davalılardan veraset ilamındaki payları oranında ( …. ve … ikişer pay, …, …, …, ….. 1’er pay olacak şekilde) alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde dahili davalılar …, …, …, …, …,…. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Dahili davalılar vekili temyiz dilekçesinde; ecrimisil talep edilebilmesi için haksız işgalin varlığı ile birlikte söz konusu haksız işgalin kötü niyetli haksız zilyet tarafından gerçekleştirilmiş olması gerektiğini, müvekkillerine davaya konu taşınmazın miras yoluyla intikal ettiğini, bilirkişi raporunda ecrimisil bedelinin ne şekilde belirlendiğinin anlaşılamadığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

Dahili davalı 24.11.2022 tarihli ek temyiz dilekçesinde ise; dava açılmadan önce 29.03.2011 tarihinde davalılar ….. ve …..’ın hisselerini, …, …, …, …, … ve …’a devrettiklerini,
Yargılama devam ederken davalılar … ve …’in vefat ettiğini, mirasçı olarak görünen torunları …, …, …, …, … ve ….ın davaya dahil edildikleri, müvekkillerinin hem tapu kayıt maliki olarak hem de mirasçı olarak dosyada davalı kaydedildiklerini, mahkemenin 26.05.2022 tarihli kararında kayıt maliki olan … hakkında hiç bir hüküm kurmadığını, davalı … hakkında hüküm kurulmamasının bozma nedeni olduğunu beliterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direnme kararı vermesi ile direnme kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Burada hemen belirtmek gerekir ki, usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerektiği de gözden kaçırılmamalıdır.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26/1 inci maddesi; “Hakim, tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Davacılar vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 10.000,00 TL ecrimisil isteğinde bulunmuş, 28.01.2013 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise; isteğini 614,00 TL artırmış, toplam talebi 10.614,00 TL olmuştur. Mahkemece verilen ilk hükmü sadece davalılar vekili temyiz etmiş olup temyiz dilekçesinde, ecrimisil bedelinin yanlış hesaplandığını belirterek kararı temyiz etmiştir. Bozma ilamında; 34 parselde davalı murislerinin kullandığı taşkın kısım (zemin geliri) üzerinden talep edilen dönemler için ecrimisil miktarının belirlenmesi gerekirken davalıların murisleri tarafından yaptırılan binanın geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılmasının doğru olmadığı belirtilerek hüküm bozulmuştur. Görüldüğü gibi ecrimisil miktarı yönünden davacı lehine kesinleşmiş bir husus bulunmadığından usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez. Ne var ki; bozma ilamında taleple bağlılık ilkesi gereği bir karar verilmesi gereğine değinildiğinden de davalılar lehine usuli kazanılmış hak durumunun oluştuğu, davacıların ecrimisil talebi 10.614,00 TL olduğu halde mahkemece, davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınmadan bilirkişi raporunda belirlenen 14.935,25 TL üzerinden ecrimisil bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hüküm bozulmuştur.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan dahili davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. (2) nolu paragrafta açıklanan nedenlerle, dahili davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine,

kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.