Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/1113 E. 2023/2205 K. 13.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1113
KARAR NO : 2023/2205
KARAR TARİHİ : 13.04.2023

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede;

7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.

1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2 nci maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10 uncu maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21 inci maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29 uncu maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.

2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2 nci maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2 nci maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.

Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2 nci maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2 nci maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.

Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,

1. Davalılardan , …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, davalı … mirasçısı …, davalı … mirasçısı … ve davalı … mirasçısı …’ya gerekçeli karar tebligatının yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK’nun 10/2 nci maddesi gözardı edilmek suretiyle, adı geçen davalılara ve mirasçılara önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK’nun 21/2 nci maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğu görülmüştür. Adı geçen davalılara ve mirasçılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği ile kanun yoluna başvuru süresinin beklenilmesi,

2. Davalı …’e gerekçeli kararın tebliğine dair tebliğ mazbatasına rastlanamadığından, davalı …’e gerekçeli karar tebliğ edildi ise buna ilişkin tebliğ mazbatasının dosyaya eklenmesi, tebliğ edilmedi ise adı geçen davalıya gerekçeli kararın tebliği ile kanun yoluna başvuru süresinin beklenilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

Açıklanan sebeplerle;
Belirtilen işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın hükmü veren Sarayönü Sulh Hukuk Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,

13.04.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.