Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2023/1035 E. 2023/1867 K. 30.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/1035
KARAR NO : 2023/1867
KARAR TARİHİ : 30.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında görülen önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Yargıtay (kapatılan) 14. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu 190 ada 6 ve 191 ada 2 parsel sayılı taşınmazların hissedarlarından Ayşen Taşdemir’in 30.07.2015 tarihinde payını davalıya sattığını, önalım hakkını kullanmak istediğini beyanla davalı adına olan payların tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, satış bedelinin 12.000,00 TL olduğunu ve taşınmazlarda fiili taksim bulunduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 07.04.2016 tarihli ve 2015/425 Esas, 2016/124 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 07.04.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve 2016/15591 Esas, 2020/3095 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece tarafların delilleri toplanmadan, fiili taksim olgusu yeterince araştırılmadan eksik incelemeyle hüküm verilmesinin doğru görülmemiştir. Bu nedenle mahkemece gerektiğinde resen yapılacak araştırmalar ile tarafların tüm delilleri toplanmalı, mahallinde keşif yapılarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 259/2 nci maddesi gereğince tarafların tanıkları varsa taşınmaz başında dinlenerek satış tarihinde davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişinin kullandığı ayrı ayrı bölümler bulunup bulunmadığı belirlenmeli, çelişkili beyanlar varsa giderilerek fiili taksim olgusu var ise fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle fiili taksimin mevcut olup olmadığı saptanmalı, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı doğrultusunda icra edilen keşif ve dinlenen mahalli bilirkişi beyanları ile taşınmazda fiili taksimin varlığının ispatlanamadığı, davalıya pay satan hissedar ile davacı paydaşın dava konusu taşınmazda kullandığı ayrı ayrı bölümlerin mevcut olmadığı, ayrıca davalı, dava konusu taşınmazlardaki payların gerçek satış değerinin tapudaki değerinden fazla olduğunu iddia etmiş ise de davalının resmi memur önünde yapılan satış işleminin tarafı olması sebebiyle bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle tapudaki satış bedeli üzerinden davanın kabulü ile dava konusu 190 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki davalı …’in 26129/492000 hissesinin ve 191 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki davalı …’in 17/320 hissesinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Bildirilen tanıklarının dinlenmediğini, tanıklarına tebligat çıkarılmadığını,
2. Mahalli bilirkişi beyanları ve keşif sırasında yapılan mahkeme gözleminin taşınmazlardaki fiili taksimi ispatladığını,

3. Bilirkişi raporlarında taşınmazın hisse satış bedellerinin daha yüksek belirlendiğini,

4. Yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle satış tarihi ile depo kararı verilen tarihler arasında taşınmazın değerlendiğini, paranın ise değerinin düştüğünü ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 732, 733,734 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

2. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir.

3. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Davacının ya da önceki malikinin kullandığı ve davalıya pay satan paydaşın kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından mahkemece davanın reddi gerekir.

4. Öte yandan tanık gösteren taraf, dinleteceği tanıkların adı ve soyadı ile tebligata elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar ve her bir tanığın hangi vakıa hakkında dinleneceğini de dilekçesinde bildirir (HMK m. 240/2). Bu hüküm, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194 üncü maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükümlülüğünün de bir gereğidir. Ayrıca bu listede gösterilmemiş olan kişiler tanık olarak dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesi de verilemez.

5. Tanık listesinde gösterilecek olan tanık sayısı hakkında herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Taraf, istediği sayıda tanığın dinlenilmesini talep edebilir. Kural bu olmakla birlikte hâkim gösterilen tanıkların tamamının dinlenilmesine gerek olmadığı veya bu hususun davayı uzatma amacıyla yapıldığı sonucuna varırsa, gerekçeli kararında belirtmek şartıyla bütün tanıkları dinlemeyebilir. Bu konuya işaret eden ve 6100 sayılı HMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan 241 inci madde “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir” düzenlemesini içermektedir.

6. Somut olayda, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.

7. O halde yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek, fiili taksim savunmasının tarafların tüm tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 259/2 nci maddesi gereğince taşınmaz başında dinlenilmek suretiyle kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Ne varki, mahkemece, davalı tanıklarının dinlenilmediği görülmüştür. 13/01/2022 tarihli duruşmada, fiili taksim konusunda dinletilecek tanıkların keşif mahallinde taraflarca hazır edilmesi yönünde ara kararı kurulmuş, tanıklara davetiye çıkarılmamış, davalı tanıklarının dinlenmesinden vazgeçmemiş, mahkemece de tanıkların dinlenilmesine gerek görülmediği hususunda bir karar verilmemiştir.

8. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı tanıkları adına, mahallinde yapılacak keşifte dinlenilmesi amacıyla davetiye çıkarılması gerekirken, HMK’nın 241 inci maddesinde belirtilen gerekçeler ileri sürülmeksizin tanıkların dinlenilmemesi ve fiili taksim savunması bakımından noksan soruşturmayla yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.