YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/984
KARAR NO : 2023/2487
KARAR TARİHİ : 10.05.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adalar Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki vakıf şerhinin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin kayden maliki olduğu İstanbul ili, …. ilçesi, …. Mahallesinde kain 172 ada 6 parsel, bodrum kat, 2 No.lu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kütüğünde Şehzade Mehmet Vakfından mukataalı olduğuna dair şerh mevcut olduğunu, mezkur vakfın sahih olmayan vakıflardan olduğunu, zira taşınmazın gelirinin ve rüsumunun vakfedilmiş durumda olduğunu, bu tür vakıfların miri arazi hükümlerine tabi olduğundan Medeni Kanunun yürürlüğe girmesiyle devletin kuru mülkiyet üzerindeki hakkının son bulduğunu ve taşınmazın mutasarrıfın özel mülkü haline gelmekte olduğunu, 1341 tarihli ve 552 sayılı Aşar’ın ilgasına Müteallik Kanunla, devletin öşür ve bedeli öşür mukataasından vazgeçtiğini ve taşınmazların vakıfla ilişkisinin kesildiğini, bu sebeple bu yerler üzerinde Vakıflar İdaresinin hakkı mevcut olmadığından tapu kütüğünde bulunan ….Vakfına mukataalı kaydının taviz bedeli ödenmeksizin terkini gerektiğini, bu konuda mahkemece verilmiş çok sayıda emsal karar olduğunu, açıklanan nedenlerle taviz bedeli ödenmeksizin şerhin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili; …. ….Vakfına özgülenen dava konusu taşınmazın miri araziden Padişah Kanuni ….. mülkiyetine geçtiğini, doğrudan vakfiyesinde zikredildiğinden başkaca araştırmaya gerek görülmeksizin vakfın sahihliği nedeniyle davanın reddini, aksi görüş hasıl olursa tapu kayıtlarının ilk tedavülden itibaren ayrıntılı şekilde tetkiki ile mahallinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazın kadim kasaba, köy ya da şehir içerisinde bulunup bulunmadığını ve yalnızca aşar ve rüsumatının vakfedilip edilmediğinin, eski vakıflar hukuku, eski Türkçe ve Osmanlı Tarihi uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak heyet marifeti ile yöntemince araştırılmasını, yargılama sonunda haksız açılan davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “… davaya konu vakfın mülk itibariyle değil geliri itibariyle vakfedilmiş yerlerden olması nedeniyle aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan olduğunu, Vakıflar Kanunu’nun 18.maddesi kapsamında tavize tabi yerlerden sayılmayacağını, tüm Osmanlıca kayıtlar tercüme edilerek vakfın türüne bir etkisi olup olmadığı yönünde rapor alındığını, Osmanlıca kayıtların vakfın türüne etki etmediğini, gayri sahih vakıflardan olduğu gerekçesiyle taviz bedeli ödenmeksizin şerhin terkinine” karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; yetkin olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan vakıf hukukunun en temel ilkeleri ile çelişen hatalı, eksik ve ispat yapılmadan dosyada mevcut bulunan ve rapordaki tespitlerin aksine deliller içeren Defteri Hakani kayıtları yok sayılarak hazırlanmış raporla kurulan kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece görevlendirilen bilirkişi heyetinde Osmanlıca bilmeyen ve vakıf uzmanı olmayan bilirkişinin bulunduğunu, taşınmazın kök kayıtlarının incelenmediği ve krokisinin çizilmediğini, hükme dayanak yapılan raporda Osmanlı Türkçesi bilen bilirkişi tarafında yapılan tercüme evraklarından bahsedilmiş ise de; bilirkişi heyetinde böyle bir uzman bulunmadığını, dava konusu vakfın sahih vakıflardan olduğunu, kök kayıtlar ve Defteri Hakani kayıtları incelenmeden değerlendirmede bulunulduğunu, dosya kapsamında aldırılan raporlar arasında çelişki bulunduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini dile getirmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının kayden maliki olduğu taşınmazın tapu kaydında yer alan vakıf şerhinin taviz bedeli ödenmeksizin terkin edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 18 inci maddesi hükmü gereğince; miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar dışındaki icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar taviz bedeline tabidir. Yasanın 3. maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder. Hal böyle olunca somut uyuşmazlığın çözümü için, kayda işlenen vakfın mukataalı veya icareteynli vakıflardan olup olmadığının veya miri arazilerde mukataalı hayrata tahsis edilmeyen ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlardan bulunup bulunmadığının yöntemince araştırılması gerekir.
2. Vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi, vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi zorunludur.
3. Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır.
3. Değerlendirme
1. Somut olaya gelince; dosya içerisinde iki farklı tarihli bilirkişi raporu bulunmakta olup bunlardan 15.10.2016 tarihli ilk bilirkişi raporunda … Vakfının aşar ve rüsumu Hazine’ce tahsis edilen taşınmazlardan olmadığı, sahih vakıf olduğu belirtilmiş, Tapu Müdürlüğünden taşınmazın zabıt kayıtları ve istinsah varakaları getirtilip tercümeleri yaptırıldıktan sonra hazırlanan 11.01.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise; … vakfının sahih bir vakıf olmasının vakfedilen her taşınmazın sahih usulle vakfedildiğini göstermeyeceğini, bir taşınmaz gayrisahih usulle vakfedilirken başka bir yerde bulunan taşınmazın farklı coğrafi ya da hukuki statüden kaynaklı olarak sahih şekilde vakfedilmiş olabileceğini, davaya konu taşınmazın keşif tarihi yerine vakfedildiği tarih esas alınmak suretiyle yapılan değerlendirmede miri araziden olup aşar ve rüsumatı vakfedilmiş yerlerden olması nedeniyle mülk taşınmazlardan sayılamayacağı ve Vakıflar Kanunu’nun 18 inci maddesi kapsamında tavize tabi olmadığı, taviz bedelinin iadesi gerektiği, rapor edilmiştir.
2. Hal böyle olunca her iki tarihli bilirkişi raporu vakfın niteliği konusunda farklılık gösterdiğinden raporlar arasındaki mübayeneti giderir şekilde bilirkişi heyet raporu alınması gerekmektedir.
3. Bu nedenle kadastro öncesi revizyon tapu kayıtları, “Vakıfname” içeriği ve diğer tüm belgeler incelenerek vakfın niteliği hakkında üniversitelerin Medeni Hukuk kürsüsünde görevli uzman hocalardan rapor alınarak taşınmazın konumu düzenlenecek paftada kadim köy, kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.